VF kat sol
VF kat sağ

04 Ağustos 2022

Türkiye'nin Suça Sürüklenen Çocukları

“Dal nasıl, yaprak nasıl, ekin nasıl büyürse

Toprak nasıl uyanırsa bir incecik yağmurdan

Orda bir çocuk büyür yumak yumak bir nurdan,

Burda ben...”

 

Yavuz Bülent Bakiler, ne de güzel anlatmış şiirinde, çocukları ve çocukluğu. Toprak için yağmur ve bitki için güneş ne ise insan ve toplum için çocuk o dur. Çocuklar bir milletin var olmasının ve gelecekte hayatta kalmasının tek yoludur. Bir milletin istikbalini, çocuklarının bugününden ayrı düşünmek mümkün değildir. Ve bir millet ancak çocukları kadar mutlu, çocukları kadar umutlu, çocukları kadar sağlıklı olabilir.

 

Daha önceki yazılarımda defaten ifade ettiğim üzere ülkemizin en önemli meselesi ve bana göre en büyük milli projesi çocuklarını korumaktır. Bugün çocuklarımıza yönelik sistematik ve gayet planlı bir saldırı yürütülmektedir. Bunun kanıtı için sadece çocuklara yönelik medya içeriklerine bakmanız yeterli. Medya araçları ve medya içerikleriyle çocuklara şiddet, saldırganlık, zararlı alışkanlıklar, nefret, tüketim ve daha pek çok başka olumsuzluk enjekte edilmektedir. Ve her geçen gün daha çok sayıda çocuk bu sistematik ve planlı saldırıların mağduru olmaktadır. Bunun bilimsel kanıtı ve olayın geldiği noktayı görmeniz ve belki ürpermeniz için sizleri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından sonuçları paylaşılan: “Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuk İstatistikleri (2021)” araştırmasının sonuçlarını incelemeye davet ediyorum.

 

İlgili araştırma sonuçlarına göre: “Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2021 yılında, 2020 yılına göre %10,8 oranında artarak 499 bin 319 oldu. Bu olaylarda çocukların 207 bin 999'u mağdur olarak, 132 bin 943'ü suça sürüklenme sebebiyle (kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla), 70 bin 905'i bilgisine başvurma amacıyla, 67 bin 518'i kabahat işlediği iddiasıyla, 19 bin 277'si kayıp (hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan) olması sebebiyle, 677'si ise bu nedenlerin dışında kalan diğer nedenlerden dolayı güvenlik birimlerine geldi veya getirildi.

 

Güvenlik birimilerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olayların 132 bin 943'ü suça sürüklenme nedeni ile gerçekleşti. Bu çocukların %36,6'sına yaralama, %27,2'sine hırsızlık, %5,1'ine uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, %4,3'üne tehdit, %3,8'ine ise cinsel suçlar suçları isnat edildi. (TÜİK, 2022; https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Guvenlik-Birimine-Gelen-veya-Getirilen-Cocuk-Istatistikleri-2021-45586&dil=1).”

 

Araştırma sonuçları oldukça çarpıcı ve üzücü. Buna göre; güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların, 207 bin 999'u mağdur olarak, 132 bin 943'ü suça sürüklenme sebebiyle (kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla) güvenlik birimlerine getirildi. Mağdur olma veya suça sürüklenme gerekçesiyle güvenlik birimlerine gelen/getirilen çocukların toplam sayısı 340 bin 942.

 

Bu durumun ne kadar ciddi ve tehlikeli olduğunu görmemiz açısından bazı Avrupa ülkelerinde 2021 yılında doğan çocuk sayısına birlikte göz atalım. Mesela İspanya’da 336 bin 247 çocuk, Hollanda’da 179 bin 441 çocuk, Macaristan’da 94 bin 003 çocuk, Avusturya’da 86 bin 078, Finlandiya’da 49 bin 594 çocuk doğmuş (Eurostat, 2022; https://ec.europa.eu/eurostat/databrowser/view/tps00204/default/table). Yani Türkiye’de bir yılda suça sürüklenen çocuk sayısı pek çok ülkede bir yılda doğan çocuk sayısından daha fazla.

 

Millet olarak kaybettiğimiz en değerli şeyin çocuklarımız olduğunu fark edelim artık. Suça sürüklenmiş bir çocuğun zararlı alışkanlıklara daha yatkın olacağını, suç işleme eğiliminin daha yüksek olacağını, akademik başarısının ve olumlu gelecek beklentisinin daha düşük olacağını unutmayalım. Çocukları korumak sadece anne babaların değil hepimizin, ortak görevi ve sorumluluğudur. Çocukların yeri cezaevleri olmamalı.

 

Lütfen! Geleceğimize, çocuklarımıza birlikte sahip çıkalım.

 

Vesselam…