Türkiye'nin Suça Sürüklenen Çocukları
“Dal nasıl, yaprak nasıl, ekin nasıl büyürse
Toprak nasıl uyanırsa bir incecik
yağmurdan
Orda bir çocuk büyür yumak yumak bir
nurdan,
Burda ben...”
Yavuz Bülent Bakiler, ne de güzel
anlatmış şiirinde, çocukları ve çocukluğu. Toprak için yağmur ve bitki için
güneş ne ise insan ve toplum için çocuk o dur. Çocuklar bir milletin var olmasının
ve gelecekte hayatta kalmasının tek yoludur. Bir milletin istikbalini,
çocuklarının bugününden ayrı düşünmek mümkün değildir. Ve bir millet ancak
çocukları kadar mutlu, çocukları kadar umutlu, çocukları kadar sağlıklı
olabilir.
Daha önceki yazılarımda defaten ifade
ettiğim üzere ülkemizin en önemli meselesi ve bana göre en büyük milli projesi
çocuklarını korumaktır. Bugün çocuklarımıza yönelik sistematik ve gayet planlı
bir saldırı yürütülmektedir. Bunun kanıtı için sadece çocuklara yönelik medya içeriklerine bakmanız
yeterli. Medya araçları ve medya içerikleriyle çocuklara şiddet, saldırganlık,
zararlı alışkanlıklar, nefret, tüketim ve daha pek çok başka olumsuzluk enjekte
edilmektedir. Ve her geçen gün daha çok sayıda çocuk bu sistematik ve planlı
saldırıların mağduru olmaktadır. Bunun bilimsel kanıtı ve olayın geldiği
noktayı görmeniz ve belki ürpermeniz için sizleri Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) tarafından sonuçları paylaşılan: “Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen
Çocuk İstatistikleri (2021)” araştırmasının sonuçlarını incelemeye davet
ediyorum.
İlgili araştırma sonuçlarına göre: “Güvenlik birimlerine gelen veya
getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2021 yılında, 2020 yılına göre %10,8
oranında artarak 499 bin 319 oldu. Bu olaylarda çocukların 207 bin 999'u mağdur
olarak, 132 bin 943'ü suça sürüklenme sebebiyle (kanunlarda suç olarak
tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla), 70 bin 905'i bilgisine başvurma
amacıyla, 67 bin 518'i kabahat işlediği iddiasıyla, 19 bin 277'si kayıp
(hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan) olması sebebiyle, 677'si
ise bu nedenlerin dışında kalan diğer nedenlerden dolayı güvenlik birimlerine
geldi veya getirildi.
Güvenlik birimilerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı
olayların 132 bin 943'ü suça sürüklenme nedeni ile gerçekleşti. Bu çocukların
%36,6'sına yaralama, %27,2'sine hırsızlık, %5,1'ine uyuşturucu veya uyarıcı
madde kullanmak, satmak veya satın almak, %4,3'üne tehdit, %3,8'ine ise cinsel
suçlar suçları isnat edildi. (TÜİK, 2022; https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Guvenlik-Birimine-Gelen-veya-Getirilen-Cocuk-Istatistikleri-2021-45586&dil=1).”
Araştırma sonuçları oldukça çarpıcı ve üzücü. Buna göre; güvenlik birimlerine gelen veya getirilen
çocukların, 207 bin 999'u mağdur olarak, 132 bin 943'ü suça sürüklenme
sebebiyle (kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla)
güvenlik birimlerine getirildi. Mağdur olma veya suça sürüklenme gerekçesiyle
güvenlik birimlerine gelen/getirilen çocukların toplam sayısı 340 bin 942.
Bu durumun ne kadar ciddi ve tehlikeli olduğunu görmemiz açısından
bazı Avrupa ülkelerinde 2021 yılında doğan çocuk sayısına birlikte göz atalım.
Mesela İspanya’da 336 bin 247 çocuk, Hollanda’da 179 bin 441 çocuk, Macaristan’da
94 bin 003 çocuk, Avusturya’da 86 bin 078, Finlandiya’da 49 bin 594 çocuk
doğmuş (Eurostat, 2022; https://ec.europa.eu/eurostat/databrowser/view/tps00204/default/table). Yani Türkiye’de bir yılda suça
sürüklenen çocuk sayısı pek çok ülkede bir yılda doğan çocuk sayısından daha
fazla.
Millet olarak kaybettiğimiz en değerli
şeyin çocuklarımız olduğunu fark edelim artık. Suça sürüklenmiş bir çocuğun
zararlı alışkanlıklara daha yatkın olacağını, suç işleme eğiliminin daha yüksek
olacağını, akademik başarısının ve olumlu gelecek beklentisinin daha düşük
olacağını unutmayalım. Çocukları korumak sadece anne babaların değil hepimizin,
ortak görevi ve sorumluluğudur. Çocukların yeri cezaevleri olmamalı.
Lütfen! Geleceğimize, çocuklarımıza
birlikte sahip çıkalım.
Vesselam…