"Turnalar Ali'yi görmediniz mi?"
Turna kuşu tasavvuf edebiyatında
haberci, fedakâr zarif yürekli, akıllı, iyilik sembolü bir kuştur. “Yeşilbaşlı
turnam şimdi buradan uçtu gitti”, “Turnalar sevdiğim ol”, “Allı turnam bizim
ele varırsan / Şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle” gibi türkülerde, şiir ve
hikâyelerde iyilik sembolü olarak gurbet ve sıla arasında bâzan müjde, kimi
zaman hüzünlü haber getirip götürür.
“Âşıkların, ozanların dert ortağı, gönül
nağmesidir. Sual ona sorulur, haber ondan alınır. Bu vasfından ötürü Anadolu
insanı Turna’yı av olarak görmez: “Kasımın günlerin sakın fevt itmen / Vakitsiz
çıkıp da yollara gitmen / Avcılar duyarlar çağrışıp ötmen / Sağ esen menzile
inin Turnalar.”
Bir rivayete göre sadâkatli bir kuş
olan Turna avcılar tarafından eşi öldürülürse yere iner, eşinin ölüsünün
başından ayrılmaz ve kendisi de vurulana kadar beklermiş. Sadâkat ve aşkın
hakikisi böyle olur. Dervişlerin dergâhtaki duruşları gibi bir istikamet ve
nizam içinde uçarlar. İnsanların yeryüzünde yaptıkları fena hareketlerden
üzüntü duyarak zaman zaman yollarını şaşırırlar. Anadolu’da inanılan anlayışa
göre yere bıçakla bir daire çizildiğinde ve üç İhlâs, bir Fâtiha okunduğunda
yolları açılır ve yeniden katar bağlarlarmış. “Turna katarları geçiyordu gölün
üstünden, gölgeleri maviye dönüşerek.”
“ALİ’NİN
ÂVAZI TURNA DERLER BİR KUŞTADIR”
Alevî-Bektaşî kültüründe önemli bir
sembol olan Turna kuşu Hz. Ali Efendimiz’le aynileştirilir. Sesinin
güzelliğini, yardıma koşması gibi faziletlerini Turnadan aldığına inanılır. Pîr
Sultan Abdal’ın mısraları böyle söylüyor: “Hazreti Şah’ın âvazı / Turna derler
bir kuştadır / Âsası Nil deryasında / Hırkası bir derviştedir.” Semah dönülürken
yapılan hareketler Turnaların gökyüzündeki devranına benzetilir.” Bundan dolayı
“Turna Semahı” nın ilham kaynağıdır. Ehlinin bildiği üzere semahın bir mânası
da “uçmak” ve “gökyüzü” dür.
“YEMEN ELLERİNDEN BERİ
GELİRKEN…”
Tasavvufî
mânada dostluk akîdesini bilmeyenler, yüreğini modernizmin dişlilerine
kaptıranlar “Yemen ellerinden beri gelirken / Turnalar Ali’yi görmediniz mi /
Hava üzerinde sema ederken / Turnalar Ali’yi görmediniz mi…” mısralarını
okuyunca kendilerinden geçemezler. Kalbini dostunun gönül aynasında cilalayan cezbeye
kapılır ancak.
Yürek
dilinizle birkaç kez “Turnalar Ali’yi görmediniz mi?” diye nâra atın bakalım, gönlünüzde
neler olacak? Sonra yüreğiniz koparcasına “Turnalar Ali’yi görmediniz mi?” diye
Turnaya seslenin bakalım size ne söyleyecek? Kalp rabıtanızla neler göreceksiniz?
Turna mı Ali, Ali mi Turna olarak görünecek? Hiç fark etmez. İkisi de dosttur.
“AMAN TURNAM AMAN, ALİ’MİSİN SEN”
Hz. Ali
Efendimizin güzel ismini taşıyan gönlünüze taht kurmuş âlim ve fâzıl bir dostunuzun
hasreti iç evinize düşüp yakıp kavurursa onu gökte uçan Turnalara sormaz
mısınız? Sonra Ali ve Turna üstüne türküler dinlemez misiniz? “Ali sevilmez mi” türküsünü kalp kulağıyla
dinlediğinizde Turna ve Ali bir olur gönlünüzde. “Gitme Turnam gitme / Dağlar
sağımda dağlar solumda / Hakkın selâmını hey dost kesme dilinden / Sevdiceğim
kalmış Kenan elinde / Turnalar o şahı görmediniz mi / Aman Turnam aman, aman
Ali misin sen.”
Turna
ve Ali üstüne bir tekke türküsü de Pîr Sultan’dan dinleyelim: “Seyredelim
Horasan'ın ilini / Gördüm iki Turna güzel Turnalar / Tavaf ettim
imamların yerini / Gördüm iki turna güzel turnalar / Muhammet bizimdir Ali
bizimdir…” (Unutulmaz Türküler Antolojisi / Safinaz
Yalçın)
“MUHABBET KAPISINI AÇAN DA AÇTIRAN DA ALİ’DİR”
Muhabbet
kapısına nasıl varılır? Muhabbet kapısına bizi bir Turna kuşu götürebilir
ancak. Ol vakit kalp kulağınızı Âşık Bosnavî’nin deyişlerine verelim: “Muhabbet
kapısın açayım dersen / Açan da açtıran da Ali’dir Ali / Hakk’ın cemâlini
göreyim dersen / Gören de gösteren de Ali’dir Ali / Muhammed Mustafa cihan
serveri / Miraçta açıldı bu yolun sırrı / Kimse bilmez idi Ali’den gayrı /
Bilen de bildiren Ali’dir Ali / Derviş ol hey kardeş düşme inada / Safi kıl
gönlünü olasın sade / Benliği terk edip eriş murada / Eren de erdiren Ali’dir Ali.
( Safinaz Yalçın, a.g.e.) Bu Kaynağa göre Âşık Bosnavî 19.
yüzyılda yaşamış Bektaşî bir ozandır.
“SEVERSEN ALİ’Yİ DEĞME YARAMA”
Sözün özü; Bu mânada Ali isminde dostunuz varsa ve Turnayı Ali
sembolüyle gönüllerinizin muştucusu sayıyorsanız, kalp kulağınızı Ali ve Turna
üstüne söylenen şu türküye de verin:
“Çeke çeke
ben bu dertten ölürüm / Seversen Ali’yi değme yarama / Ali’nin yoluna serim
(başım) veririm / Seversen Ali’yi değme yarama / Ali’nin yarası yâr yarasıdır /
Buna merhem olmaz dil yarasıdır / Ali’yi sevmeyen Hakk’ın nesidir / Seversen
Ali’yi değme yarama…”
(ilbeyali@hotmail.com)