24 Aralık 2015

Ünlüler için ego-terapi

Ünlü olur da kaprisi, egosu olmaz mı?

Bizdeki ünlülerin Batı'dakilerden bir farkı var. Genellikle bizimkilerin ünü nedense hep yeteneklerinin fersah fersah üstünde oluyor. Bu açıdan bakınca kapris ve egoları daha çok can sıkıyor. 

Hele “Google”a “ünlü kaprisi” yazın, bakın önünüze neler gelecek. Yerlisinden yabancısına bitip tükenmeyen gün yüzü görmemiş kapris hikâyeleri...

Neden ego ve kapris konusuna daldığımı anlatayım.

20 yıldan beri ekranda olan ve bugüne dek başarılı “talk show”lara imza atan Beyazıt Öztürk'ün son haftalarda programında “Göz Göze” diye yeni ve güzel bir bölüm var. Bu bölümde Beyazıt Öztürk, konuklarından birini karşısına alıp ona acımasızca, hoyratça sorular soruyor. Acıtacak sorular... Bu bölümün içeriği böyle düşünülmüş...Aslında mizansen olan bir bölüm bu. Bugüne kadar Beyaz, hiç bu türden soruları yöneltmedi muhataplarına. Belki de yılların acısını şakayla karışık şimdilerde çıkartıyordur, kim bilir!

Beyaz Show'da Göz Göze bölümünü izlerken Beyaz'ın karşısına gerçekten de kaprisleriyle ve şişkin egolarıyla öne çıkan ünlülerin oturması ne iyi olurdu diye düşündüm. Çünkü iki haftadan beri ekrana gelen bu yeni bölüm yüksek egolar için tam bir “panzehir” özelliği taşıyor. Beyaz, konuğuna resmen “ego-terapi” yapıyor. Aslında Beyaz mı konuğuna yoksa konuğu mu Beyaz'a yapıyor orası biraz karışık. İki taraf da birbirine terapi yapıyor demek belki daha doğru olur.

Beyaz, bugüne dek muhataplarından daha çok acımasızca karşılık aldı. Bu açıdan ego sınavından başarıyla geçti diyebiliriz. Öyle tepkiler aldı ki adamın ne karakteri kaldı ne de yeteneği.

Magazin basınından bir heyet kurup yüksek egolu ünlüleri belirleyip sonrasında Beyaz'ın masasına oturmaya ikna etmek keşke mümkün olsaydı.

Ama bir şartla...

Bahsettiğim ego-terapide bu sefer Beyaz daha sert ve acımasız sorular soracak karşı tarafa... Göstermelik, mizansen ya da şakacıktan bir bölüm olmayacak yani. Balyoz cinsinden ağır sorulardan söz ediyorum. Çünkü sonuç almak için böyle olması şart. Ünlü egosu dediğin öyle hemen kolaycacık söner mi?

Böylelikle programda bir taşla iki kuş vurulmuş olacak. Hem ortaya daha da eğlenceli bir bölüm çıkacak hem de şişkin egolarıyla bilinen ünlülerin normale dönmeleri ve ayaklarını yere basmaları daha mümkün hale gelecek.

Bu da Beyaz'ın TV izleyicisine ve magazin dünyasına ekstra bir hizmeti olsun. Tıpkı sosyal sorumluluk projesi gibi.

“Ego-terapi yöntemiyle egosuz ünlüler!”

Kulağa hiç de kötü gelmiyor.

NE YAPTIN CEM DAVRAN!

Bizdeki sosyal medya linç kültürü emin adımlarla yerini sağlamlaştırıyor. Bugünkü haliyle sosyal medya demek, ülkenin geneline vurulduğunda sayıca az ama ama en fazla gürültüyü koparan insanların uğrak yeri demek.

Oyuncu Cem Davran'ın geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yaşadığı olay yeni bir linç olayını daha gündeme getirdi. Davran'ın sosyal medya hesabından “Çocuğu anne büyütür. Bırakın şu kariyer de yaparım triplerini” şeklindeki paylaşımı bir kesimin tepkilerine neden oldu.

Başarılı oyuncu, “keşke çocuklar büyürken anneleri onlara eşlik etse, onların gözetiminde çocuklar büyüse daha iyi olurdu” demeye getirdi. “İdeal olan bu” demek istedi. Yoksa zorunluluktan dolayı çalışmak zorunda kalan annelere kimsenin söyleyeceği bir söz olamaz.

Bu masum ifadeden yola çıkanlar adamın ne cinsiyetçiliğini bıraktı ne de lümpenliğini... Aman yarabbi ne tepkiler!