13 Ekim 2015

Unutulan bir mecmua: CERÎDE-İ İLMİYYE

       Osmanlı Devleti'nin son döneminde Şeyhülislamlık makamı tarafından yayınlanan Cerîde-i İlmiyye  din, hukuk ve  sosyal tarih başta olmak üzere birçok alanda araştırma yapanlar için ihmal edilmeyecek kadar önemli bilgileri ihtiva etmektedir. Siyasal ve sosyal değişimin büyük oranda değişiklik gösterdiği bir dönemde böyle bir yayının neşredilmesi oldukça önemlidir.

         Cerîde-i İlmiyye, Osmanlı Devletin Bâb-ı Meşîhât yani Şeyhülislamlık tarafından 1914-1922 yılları arasında, dini meselelerle ilgili fetvâ, hüküm ve kararların, medrese ve tekkelerle, Dâru'l- Hikmeti'l İslâmiyye gibi kuruluşlarla ilgili talimat, nizamname ve haberlerin duyurulması amacıyla yayınlanmıştır. Cerîde-i İlmiyye,  Meşihât ( Şeyhülislamlık)  kurumunun resmi yayın organı olması nedeniyle, bu kurumun idari ve ilmi faaliyetleri hakkında bilgi veren bir dergi olarak yayın hayatına devam etmiştir. Saltanatın 1 Kasım 1922 tarihinde ilgası ile  Mehmed Nuri Efendi idaresindeki Şeyhülislamlık makamın da  ortadan kalkmış, Cerîde-i İlmiyye Mecmuası 79. sayıda yayın hayatına veda etmek zorunda kalmıştır.

         Dergi, genel olarak 15 günlük ve aylık yayınlanmıştır. Sayfa sayısı 30 ile 50 arasında değişmektedir. Dergi Matbaa-i Amire ve Şehzadebaşı Evkâf-ı İslamiyye Matbaasında basılmıştır. Osmanlıcanın yanı sıra ihtiyaç duyuldukça Arapça, Farsça ve Urduca yazılar da yayınlanmıştır. Özellikle cihad ile ilgili beyannâme ve fetvalar da göze çarpmaktadır.

         Cerîde-i İlmiyye'nin ilk sayısının başında, neşredilme amacı açıkça dile getirilmiştir. Burada İslam dininin emirlerinin uygulanması hususunda önemli görevi olan Daire-i Celîle-i İlmiyye'nin resmi ve ilmi özelliklerini anlatacak bir derginin, devlet memurları ile ilim erbabı için çok faydalı olacağı belirtilmektedir.

 1918 yılında Dâru'l- Hikmeti'l İslâmiyye'nin kurulması ile beraber bu kurumun başkitâbeti tarafından mecmuanın işleri yürütülmeye başlanmıştır. Bu dönemde derginin Başkâtipliğine Mehmed Akif getirilmiş ve bu görevini 1920 yılı Mayıs ayına kadar sürdürmüştür. Dâru'l- Hikmeti'l İslâmiyye'nin teşekkülü ile derginin yayın politikasında değişikler olduğu görülmektedir. Bundan sonra bu kurumun yazı ve raporları ile önemli ilim adamlarınca yazılan ilmi ve fikri makalelere ağırlıklı olarak  yer verilmiştir.

         Mecmua,  Meşîhat ( Şeyhülislamlık) makamı hakkında çok önemli bilgiler vermektedir. Fetvalara yansıyan toplumun sıkıntıları, insanları aydınlatmak için yayınlanan fıkhî ve diğer ilmi yazılar geçiş döneminde Türk Hukuk Tarihi açısından zengin bir kaynaktır.

         Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'nin yaşandığı bir dönemde maneviyatın çok ihtiyaç duyulduğu meşakkatli zamanlarda halk bilgilendirmesi için dergi vasıtasıyla büyük bir çaba harcanmıştır. Ayrıca sosyal ve kültürel değişimin yoğun olması da dergiyi belirli konularda belirleyici unsur haline getirmiştir.

 Şer'i mahkemeler, medreseler ve diğer dini kurumları ilgilendiren önemli bilgilerin yanı sıra, Fetvâhane'nin günlük meseleler karşısında cevapladığı fetvalara yer verilmeye çalışılarak, milletin ibadet ve uygulamaları alanında bilmeleri gereken sorunlar geniş bir şekilde öğretilmesi hedeflenmiştir. Burada yayınlanan fetvalar, Fetvâhane'ye sözlü ya da yazılı olarak sorulan soruların ilgili kurumun görevlileri tarafından belli bir forma sokularak sonra Şeyhülislama arz edilmesi ile Şeyhülislam'ın olumlu ya da olumsuz hükmünü vermesiyle meydana gelmiştir. Türkçe'nin yanı sıra Arapça, Farsça ve Urduca olarak da yayınlanan fetvalar vardır. Fetvalarda genellikle Hanefî mezhebi esas olmakla beraber Hanbelî mezhebinin de görüşlerinin de tercih edildiği olmuştur.

Cerîde-i İlmiyye'de bunların yanı sıra medreselerin ders programları ve çizelgeleri, bazı öğrencilerin isimleri ile beraber başarılı oldukları sınavlarda alığı notlar, Medresetü'l Kuzât ( Kadılar Medresesi)'a ait duyurular, Evkaf Nezâreti'nin tebliğleri, bazı kanun suretleri gibi konulara da zaman zaman yer verilmiştir.

Dâru'l- Hikmeti'l İslâmiyye'nin teşkili ile beraber, mecmuada ilmi, ahlâki ve irşad amaçlı yazıların çoğaldığı görülmektedir. “Dâru'l- Hikme Neşriyatı” adlı başlık altında dergide  Dâru'l- Hikmeti'l İslâmiyye komisyon üyelerinin imzalarını taşıyan birçok makale yer almaktadır. İzmirli İsmail Hakkı, Cevdet Efendi, Arapgirli Hüseyin Avni, Ahmed Rasim ve Rebî'î Efendi gibi şahsiyetleri bunlar arasında sayabiliriz. Bunlar genel olarak Din ve Dinsizlik, Din Nazarında Hayat, İlm-i Kelam ve Hikmet-i Edyân başlıklı yazılar yazmışlardır. İzmirli İsmail Hakkı'nın yayınlamış olduğu, “İslam Mütefekkirleri” adlı tefrika da dikkâte değerdir.

Osmanlı Devleti'nin son döneminde Şeyhülislamlık makamı tarafından yayınlanan Cerîde-i İlmiyye din, hukuk, sosyal tarih başta olmak üzere birçok alanda araştırma yapanlar için ihmal edilmeyecek kadar önemli bilgileri ihtiva etmektedir. Siyasal ve sosyal değişimin büyük oranda değişiklik gösterdiği bir dönemde böyle bir yayının neşredilmesi mecmuanın önemini daha da artırmaktadır.

Bugüne kadar  Cerîde-i İlmiyye üzerinde az sayıda araştırma yapılması oldukça üzücüdür. Umarız bundan sonra yapılacak çalışmalarla bu derginin hak ettiği öneme kavuşacağına ümit ediyoruz. Günümüzde de Cerîde-i İlmiyye tarzında yayınlanacak bir neşriyatın büyük bir boşluğu dolduracağı şüphesizdir.