09 Ocak 2018

Usta sanatçıyla birlikte İbiş ve Kavuklu da öldü

Türk tiyatrosu ve sinemasının usta ismi Münir Özkul'un vefatı sanat dünyasını ve sevenlerini yasa boğdu.

Münir Özkul'u tanımayan, bilmeyen yoktur. 

O Türk tiyatrosunun kavuklusu, ibişi.. Ortaoyunun başoyuncusu. Tuluat geleneğinin baş kahramanı..

Onu daha çok sinema filmlerinden tanıdık ama önce tiyatrocudur. Oyunların senaryosuz oynandığı ortaoyunu geleneğinden gelmedir. Ortaoyunu ağırlıklı olarak ‘tuluat'a dayalıdır. Yani irticalen oynanan oyun. Oyuncu sahnede içinden geldiği gibi hikayenin akışına göre uydurup söylüyor. Onun içindir ki altyapısı çelikten olan sağlam bir oyuncudur.

Sinema hayatı tiyatrodan çok sonra gelir. Sinemadaki doğallığı, sıcaklığının arkasında ortaoyunu ve tuluat geleneği yatar. Münir Özkul'un ustalığı İbiş' rolünü başarıyla oynamasıdır.

İbiş kimdir? Konağın uşağıdır. İbiş güçlülerin karşısındaki halkı temsil eden karakterdir aslında. “Yaşar Ustadır.” Halk “Yaşar Usta” karakterinde kendini gördü. Hababam Sınıfı'ndaki Mahmut Hoca, sert müdür karakterinin altında adeta bir babacan kimlik saklıyordu. Bu naif yanıyla Yeşilçam'ın aile filmlerinin babası oldu. Çünkü bugün bile dönüp izlediğimizde bu filmler bizi gerçek bir ailenin içinde hissettirip içimizi ısıtabiliyorsa, orada hiçbir şey sahte olamazdı.

Sinemada birisi Azerbaycan'dan olmak üzere iki ödülü vardır. 1972'de “Sev Kardeşim'' filmindeki oyunculuğu ona “Altın Portakal Film Festivali''nde ”En İyi Erkek Oyuncu Ödülü''nü getirdi.

1977'de “Bizim Aile'' filmindeki “Yaşar Usta'' rolüyle “Azerbaycan Film Festivali''nde özel ödül kazandı.

Tiyatroda ise çok sayıda önemli ödülün sahibidir. En önemli ödülü de İsmail Dümbüllü'den devraldığı kavuğudur. Dümbüllü'ye de kavuk Kel Hasan'dan geçmişti. Bu kıymetli sanatçı Türkiye'de değil de Amerika'da olsaydı en az 4-5 Oscar sahibi olurdu.

 

Tiyatro'daki başarısını sinemaya taşıdı

Hababam Sınıfı'nın Mahmut Hoca'sı, Bizim Aile'nin Yaşar Usta'sı, Adile Naşit'in can eşi, Türk filmlerinin vazgeçilmez babacan adamı, Münir Özkul'u anlatmak öyle kolay değil.

Mehmet Taşdiken abimiz çok güzel anlatmış “İçimize işleyen duygulu sesi, masumiyet ve dürüstlüğü çağrıştıran bakışları, yüzündeki sempatik komiklik sanılan çizgilerin altında saklanmış derin dram ifadesi ve bunları büyük mesleki yetenek ve ustalıkla kullanabiliyor olması.. Münir Özkul'u başarılı ve sevilen bir aktörden öte, mazlum kitlelerin “vicdan” sembolü yaptı. O bizim hem Antony Quinn'imizdi, hem Hacı Bektaş'ımızdı. Bizdendi. Hiç çalışmadık. Ama hocam Rahmetli Haldun Taner aracılığıyla tanışma imkanı da buldum. Göründüğü gibiydi.
Münir Özkul ölmedi, bir sembol yıkıldı.”

MEDİNEYE GİDENLERE FAHRETTİN PAŞA ANLATILMALIDIR

Son günlerde nedendir bilinmez ama bir birinden kıymetli isimlerimize çamur atılmaya başlandı. Önce Birleşik Arap Emirliklerinden Şeyh Abdullah bin Zayed "Çöl kaplanı, Medine müdafii Fahreddin Paşa" için olmayacak sözler söyledi. Daha sonra deprem Profesörü olarak tanınan Celal Şengör'ün Fatih Sultan Mehmet için dedikleri hepimizi şaşırttı. İkisine de okkalı cevaplar verildi.

Cağaloğlu Babıali Lokantası'nda Perşembe günleri "Babıali Enderun Sohbetleri" kapsamında gerçekleşen toplantının bu haftaki konuğu tarihçi yazar İsmail Bilgin idi. 
Bilgin, "Çöl kaplanı, Medine müdafii Fahreddin Paşa" başlıklı sohbette dinleyenlerine detaylı bir şekilde Fahrettin Paşa'yı anlatırken bir taraftan da Şeyh Abdullah bin Zayed'e cevapta vermiş oldu.
İsmail Bilgin Fahrettin Paşa'nın romanını yazarken sadece 2 kaynak bulabildiğini ve onlardan istifade ettiğini dile getirirken "Amacım, özellikle lise ve üniversite öğrencilerine Fahreddin Paşa'yı anlatabilmek ve haberdar etmekti. Paşa'yı anlatabilmek hem çok zor hem de kolay diye düşünüyorum çünkü yaşananlar bizim yürek ağrımızı anlatan olaylardır. Ben Fahreddin Paşa ile ilgili romanımı 2016'da yazmıştım fakat 12 sene sonra Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed dile getirince, Fahreddin Paşa gündeme oturdu." dedi.
Bilgin, BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed'e, sosyal medyada Medine müdafisi Fahreddin Paşa aleyhindeki paylaşımına ilişkin, şöyle devam etti:

"Şeyh Abdullah bin Zayed'in açıklamalarından şunu anlayabiliriz, Fahreddin Paşa 100 yıl önce ne kadar doğru, hakça ve adaletlice bir şey yapmış ki ona 'şer' diye çamur atanlar ve atmaya kalkışanların saldırıları tamamen tersyüz edilerek, Fahreddin Paşa için çok olumlu bir havaya bürünmüştür. Bu olaydan dahi Paşa'nın, ne kadar olumlu, gönülden ve Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'e bağlı bir savunma yaptığının işareti olduğunu görmekteyiz."
Bilgin, Fahreddin Paşa'nın 12 yaşından itibaren fotoğraf çektiğini aktararak, şunları söyledi:

"Her gittiği yerde fotoğraflar çeken Fahreddin Paşa, bin 200 tane cam fotoğraf negatifi şu anda İslam Tarih, Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi (IRCICA) Kütüphane'sinde, yaklaşık bin tanesi de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı'ndadır. Bizler, bir senedir Fahreddin Paşa kitabı için hazırlık yapıyorduk ve son günlerde yaşanan olaylar tesadüf oldu. Paşa'nın gittiği yerlerde çektiği yüzlerce manzara, insan fotoğraf var, Malta'da da Said Halim Paşa'dan, Hüseyin Rauf Orbay'a ve Ziya Gökalp'e kadar birçok kişiyi fotoğraflamıştır yani Fahreddin Paşa aynı zamanda iyi bir fotoğrafçıdır."

"Fahreddin Paşa, kahraman bir askerimizdir"

Kutsal emanetler konusunda ise Tarihçi ve yazar İsmail Bilgin, şunları söyledi:

"Fahreddin Paşa, kendisine gelen emirle bir heyet oluşturuyor ve heyetle birlikte kutsal emanetler sandıklanıyor, listeleniyor ve İstanbul'a gönderiliyor. Kutsal emanetler, Şam'da değil, İstanbul'da açılmıştır. Bizde kütük numaraları bile vardır. Topkapı Sarayı Müdürlüğünü de yapmış olan İlber Ortaylı, emanetlerin burada açıldığını kütüklerinin hepsinin olduğunu söylemiştir."

“Hacca ve umreye gidenlere Fahrettin Paşa anlatılmalıdır”
Hacca ve umreye gidenlere Fahrettin Paşa'nın mutlaka anlatılması gerektiğine dikkat çeken Bilgin sözlerini şöyle devam ettirdi:

"Fahreddin Paşa, kahraman bir askerimizdir, ne yazık ve çok şükür Türkiye kendisini 100 yıl sonra tanımıştır. Ben isterdim ki her hacca giden hacımız, Fahreddin Paşa'yı bilip, Medine tren istasyonuna gitseydi ve Medine tren istasyonuna tren yaklaşırken hızını azalttığını, bu tren rayları üzerinde Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in ruhu rahatsız olmasın diye keçe döşendiğini bilseydi ayrıca bu rayların yan tarafında ay-yıldızlı armalarımız olduğunu bilseydi Medine'yi daha farklı ziyaret ederdi. Hacca giden vatandaşlarımıza Fahreddin Paşa, anlatılmalıydı."

Fahreddin Paşa'nın, "Kahramanlık, vazifenin bittiği ve ölümün göze alınarak çalışmaya devam edildiği yerde başlar." sözlerini okuyan Bilgin, "Fahreddin Paşa'nın görevi Medine'de bitmiş ama asli görevi başlamış yani Medine'yi vermemek. Çünkü Paşa, komutanlarına ve Padişah'a değil Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'e söz vermiştir. Onun için belki de emirlere uymadı da Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in kabrinin bulunduğu o mübarek şehri savunmaya devam etti." değerlendirmesinde bulundu.

 

ŞEHİR VE KÜLTÜR DERGİSİ GÜZEL İŞLER YAPIYOR

Mehmet Kamil Berse'nin Yayın Yönetmenliğinde aylık olarak yayınlanan “Şehir ve Kültür” dergisi içeriği ve hazırladığı kapak dosyaları ile çok beğeniliyor.

ESKADER'in tarafından da ödüle layık görülen “Şehir ve Kültür” dergisine bir göz atın derim. Arşivlerde saklanacak dönüp dönüp okunacak kaliteli sayılar yapılıyor.

 

 

 

KÜTÜPHANEDE BİR GECE
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü çok güzel bir program başlattı. Ayda bir kez düzenlenen "Kütüphanede Bir Gece" isimli etkinlikte kitap tutkunları ile yazarlar Beyazıd Devlet Kütüphanesinde bir araya gelerek sabaha kadar sohbet ediyorlar. 
Program gece 23:00 de başlamasına rağmen ilgi bir hayli büyük. Kütüphane hukukunu, arkadaşlığını, dostluğunu ve hatıralarını renklendirmek, kitapseverlerin hayatında ‘kütüphane ve kitap'la ilgili bir iz bırakmak istediklerini belirten İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz ilginin yoğun olmasından dolayı bir hayli mutlu. Bu güzel ve anlamlı etkinliğe şehir dışından katılanlar bile oluyor. Çok sayıda konuşmacı olmasına rağmen gündem belirlenmiyor. 
Ayda bir kez yapılan program gece 23:00'de başlayıp sabaha kadar devam ediyor. Üçüncüsü yapılan etkinliğe Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin'de katıldı.

KUDÜS'TEN İSTANBUL'A UZANAN RENKLER:"BENİM ŞEHİRLERİM" SERGİSİ

Kudüslü genç ressam Sündüs Recebi, Kudüs ve İstanbul'u tema edindiği resimleriyle Zeytinburnu'nda sanatseverlerle buluşuyor. Zeytinburnu Belediyesinin 2018 yılı ilk sergi faaliyeti kapsamında gerçekleşecek sergi, Yunus Emre Enstitüsü işbirliği ile hazırlandı. Küratörlüğünü Mehmet Lütfi Şen'in yaptığı "Benim Şehirlerim" sergisinde sanatçının yaptığı farklı dönem eserlerinden özel bir seçki izleyenlerin beğenisine sunuluyor.

9 Ocak Salı bugün 18.30'da açılacak sergide açılışa katılan sanatseverlere Sündüz Recebi'nin resimlerinin yer aldığı katalog takdim edilecek. Sergi 30 Ocak'a kadar açık kalacak.

Sündüs Teysir Zekeriyya Recebî Kimdir?

Ressam Sündüs Teysir Zekeriyya Recebî 1991 yılında Kudüs'te doğdu. İlk ve orta öğretimini aynı şehirde tamamladı.Sündüs Teysir Nablus şehrinde Necah Üniversitesi Plastik Sanat Dalında 2009'da başladığı lisans eğitimini 2014 Yılında tamamladı. Üniversiteden mezun olduğu yıl fotoğraf üzerine eğitim alan genç sanatçı 2017 yılında Türkiye'ye geldi ve İznik'te seramik ve çini sanatı üzerine eğitim aldı. Daha sonra Küdüs'e dönen Recebî Kudüs İslamî Vakıflar Dairesinde Mescid-i Aksa'nın çini ve mozaik restorasyonun da stajını tamamladı.

İlkokul yıllarından itibaren resim çalışmaları yapan çok yönlü sanatçı Sündüs Teysir, Plastik Sanatlar Akademisini bitirdikten sonra, sanatçı asistanlığı, sanat öğretmenliği, mozaik restorasyonu alanlarında da çalıştı. Ressam Recebî 2016 yılında Fas'ta düzenlenen ‘Ribat Gençlerin Başkenti' adlı yarışmada beşincilik ödülü aldı. Çini, mozaik ve resim ağırlıklı çalışmalarını Kudüs'teki kendi atölyesinde sürdüren sanatçı, ilk yurtdışı sergisini Türkiye'de İstanbul Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinde gerçekleştiriyor.

 

İBB KÜLTÜR HİZMETLERİNDE GÖREV DEĞİŞİMİ

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı görevinden ayrılan Abdurrahman Şen'in yerine Kültür AŞ. Genel Müdürü Rıdvan Duran atandı.

Rıdvan Duran'dan boşalan Kültür A.Ş. Genel Müdürlüğüne ise Kemal Kaptaner getirildi. Her iki isme de başarılar diliyoruz.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı görevi boyunca başarılı işlere imza atan Abdurrahman Şen'e de kültür sanata verdiği destek ve katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.

‘BEDEL' GALA YAPTI

1001 Sanat tarafından sahnelenen Arthur Miller'in “Bedel” isimli tiyatro oyunu, Küçükçekmece Belediyesi Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi'nde gala yaptı.

Oyuncu kadrosunda Hakan Eratik, Merve Anlağan, Murat Karasu ve Rüzgar Aksoy'un yer aldığı Bedel'in galasına tiyatro severler büyük ilgi gösterdi.

Amerika'da 1929 büyük ekonomik krizinin yok ettiği varlıklı bir aileden iki erkek kardeşin uzun yıllar sonra  inşaat sesleri, yıkılan binalar, alışveriş çılgınlığı arasında geçmişlerini sorgulayışlarının öyküsünün anlatıldığı oyun, izleyiciye başarı ve mutluluk kavramlarını sorgulatmasının yanı sıra geçmiş ve günümüz arasında yolculuk yaptırıyor.

ŞEHVER ÇELİKOĞLU HAKKA YÜRÜDÜ

Mehmed Zahid Kotku Hazretleri ile Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendilerin tedrisinden geçmiş âlime bir hanım olan Şahver Çelikoğlu vefat etti. Aynı zamanda Arifan Kadın ve Aile Kuruluşları Dayanışma Derneği kurucusu ve Onursal Başkanı da olan Çelikoğlu, M. Es'ad Coşan hocaefendi tarafından da bizzat hadis ve tasavvuf dersleri icazeti almıştı.

Eskişehir  Alaaddin Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Eskişehir Seyit Gazi Yolu Asri kabristanına defnedildi.