28 Haziran 2023

VATANDAŞI SEVMEK

Zorlu bir seçim maratonunu geride bıraktık. Milletin vekalet verdiği kişiler vekalet görevlerini yerine getirmek üzere görevlerine başladılar. Bürokraside önemli değişiklikler yapılıp yeni yetkililer iş başına getirildi.

Önümüzde önemli bir seçim daha var! Yerel seçimler... Yerel yönetimlerde başarılı olan partiler ülke yönetimine de aday olurlar. Bu nedenle yerel yönetimler partilerin aynasıdır. Çünkü partilinin iyisi iş başında belli olur! Vatandaş en çok yereldeki başarılarla muhatap olmakta ve bu başarılardan ya da başarısızlıklardan etkilenmektedir. Bir parti yerel yönetimlerde başarılıysa iktidara yürüyor demektir. Yani iktidarın yolu yerel yönetimlerden geçer diyebiliriz.

 

 

Vekillerimiz ve hizmet için atanan bürokratlarımız! Vatandaş sizden hizmet bekler... Size yetki veren vatandaşınızı sevdiğinizden kuşku duymuyorum. Bildiğiniz gibi sevgi özveri gerektirir.  Vatandaşa hizmet için özveride bulunmak sırası size gelmiş bulunmaktadır.

 

 

Nasrettin Hoca’nın fıkrası aklıma geldi. Bildiğiniz gibi ünlü düşünür ve nüktedan şuna dikkatimizi çekiyor: “Şeker var, un var, yağ var; o halde biriniz helva yapın da yiyelim!” diyor. İşte helva yapacak biri sizsiniz sayın vekillerimiz. Çünkü vatandaş helva yapmanız için size vekalet yani gerekli olan şeker, un ve yağı verdi... Evet, yanlış duymuyorsunuz! Vatandaşımız, huzur ve mutluluk içerisinde yaşamak için verdiği oyun hizmete dönüşmesini istiyor!

 

Bildiğiniz üzere önemli bir göreviniz de bürokratı denetlemenizdir. Atanan bürokrata hesap sormanız gerekir. Çünkü bürokrat vatandaşı dinlemeyebilir; ancak sizi dinlemek zorundadır. Vatandaş derdini, sıkıntısını size anlatacak, siz de bürokrata bu sıkıntıların çözümü için  talimat veriyorsunuz.

 

Seçim çevresi gezilerinizde resmi kurumlara girip çıkmak yerine vatandaşı dinlemenizde yarar vardır. Resmi makamlara yaptığınız ziyaretleri vatandaş hoş karşılamıyor ve sitem ediyor. eleştiriyor; bize gelmesi gerekirken  etmeyi bırakın artık! Halka hizmet edin ki Hakk’a hizmet etmiş olasınız! Siz vatandaşı dinlerseniz, sorunları birinci ağızdan öğrenmiş ve çözümü için ilgili bakanlara; bakanlar da bünyelerindeki kurum yetkililerine zaten iletmiş olacaklardır. Çünkü siz vatandaşın vekilisiniz!

 

Hizmetin yürümesi için yasa mı gerekir? Anahtarı sizdedir. Yasaları çıkaracak olanlar  sizlersiniz. Vatandaş şikayeti edecek, siz çare üreteceksiniz; yani yasal düzenlemeler yapacaksınız. Deyim yerindeyse gecenizi gündüzünüze katacaksınız!

 

Yaşadığım şehirde gördüğüm acil hizmet bekleyen eksikleri ve önerileri anlatmak istiyorum:

 

Diyarbakır gibi nüfusu günden güne hızla artan ve şu anda 2 milyonu aşmış bir nüfusa ulaşmış olan şehrimizin çevre yolları eksiktir! Üzülerek belirtiyorum ki çevre yollarımızın yarısı var, yarısı yok!

Çevre yolunun olmaması nedeniyle de koca koca ağır vasıtalar, tırlar, yolcu otobüsleri şehir içinden geçmek zorunda kaldığından şehirde hava ve gürültü kirliliği vatandaşın sağlığını ve psikolojisini bozmakta; bu yüzden oluşan trafik kazalarından ötürü de can ve mal kaybı yaşanmaktadır. Trafik sıkışıklığından dolayı zaman kaybı yaşanmakta ve psikolojik travmalar geçirilmektedir. Bunun sonucunda da vatandaş işinde başarısız olmakta ve akşam evine huzursuz dönmektedir!

 

Şanlıurfa’dan Diyarbakır’a; oradan da Doğu ya da Güneydoğu illerine, hatta Doğu ülkelerine uzanan çağdaş ipek yolu olabilecek otoyol yapılırsa güzel olmaz mı? Bilindiği üzere Ankara’dan Şanlıurfa’ya kadar otoyol var; ancak bu otoyol üzülerek belirtiyorum ki güzelim medeniyetler ve nebiler şehri Diyarbakır’ımıza ulaşmıyor!

 

Bir başka eksik de daha kestirme olan Diyarbakır’ın kuzeyinden geçecek Diyarbakır -Elazığ -Malatya- Ankara Otoyolu niye olmasın?

 

Ankara’yı Güneydoğu’ya, oradan da Orta Doğu ülkelerine bağlayan hızlı tren niye olmasın?

 

İşte bu; “niye olmasın” biçimindeki özlemlerimizi sona erdirecek olanlar sizlersiniz sayın vekillerimiz!

 

Üstat Fuzuli’nin kıyısında gezip aşk çilesini doldurduğu ve Leyla’sını arayan Mecnun gibi gözyaşlarını kattığı Dicle’nin yol vermediği insanlara yol veren On Gözlü Köprü şöyle yalvarıyor size: “Ne olursunuz, benim üst tarafıma bir gerdanlık takın ki (set çekin) suyum biriksin ve böylece şair Haristani’nin hayalindeki Dicle Vadisi Projesi gerçekleşsin! İçinde martıların uçuştuğu, ördeklerin yüzdüğü, kayıkların dolaştığı, etrafındaki mesire yerlerinde insanların dinlenip piknik yaptıkları bir duruma getiremez misiniz! Geçmişte yani on yedinci yüzyılda olduğu gibi, Bağdat Seferi öncesinde IV. Murat’ın 6 ay kaldığı Kıtırbil’deki bağ ve bahçelerle donatılmış yemyeşil, adeta "Bağ-ı İrem"i andıran şehrin eğlence ve sayfiye yeri Kavs/Çarbağ Köşkü’nü restore edip eski günlere bizi götüremez misiniz? 

 

Şehrimiz, Nebiler şehridir! Sur’umuz UNESKO dünya mirası arasında sayılıyor! Bu şehir, onunla aynı düşüncede olduğumuzla veya hemşehrisi olmakla her fırsatta haklı olarak övündüğümüz Üstat Sezai Karakoç’un şehridir.

 

Ve sözün sonu:

 

“Amacımız zülf-i yare dokunmak değildir.

Kaş yapayım derken göz çıkarmak hiç değildir.”

Amacımız üzüm yemektir, bağcıyı dövmek değildir.