09 Eylül 2015

Ve o senaryo sahnede

İç savaş senaryosuna destek bloğunun temel harcını Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı ve “yöntemi ne olursa olsun AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırma” hırsı oluşturuyor. Siyasetin bu blokta yer alması, Üstad Necip Fazıl'ın, “Bizdeki muhalefet iktidarı düşürme pahasına Vatanı düşürmeye razıdır!” betimlemesinin eksiksiz yansımasıyla yüzleştiriyor bizi.

Gezi kalkışmasında başaramadılar. Bütün çabalarına karşın akim kaldı iç savaş senaryosu. Gezi'yi körükleyen, medya ve ajanlar yoluyla gençleri, çocukları galeyana getirip sırça köşlerinde, yalılarında olayları seyredenlerin, ülkenin zenginliklerini kendi aralarında pay eden birkaç seçkin (!) ve halkın sırtından beslenmeye alışmış muktedirlerin verdiği gazdı.

O dönem, Ortadoğu'yu “Arap Baharı”yla yeniden şekillendirmek isteyen Batı, bu hedefin önündeki en büyük engel olan Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye'yi, Gezi kalkışmasında hedeflenen iç savaş senaryosuyla parçalamayı planlıyordu. Sağduyu galip geldi ve vandalizmin acı hatıralarıyla geride kaldı o günler.

Şimdi Gezi'de akim kalan planı PKK eliyle gerçekleştirme senaryosu sahnede. Üstelik bu senaryoya en büyük destek de demokrasi nutukları arkasına gizlenen medya ve siyasetten geliyor.

-İç savaş senaryosunun figüranları-

Bu senaryonun figüranları, Doğan Medyasının başını çektiği bir kısım medya ve CHP ve HDP'lilerin ön sıralarda yer aldığı kimi siyasetçilerden oluşuyor.

MHP'de bile bu figüranlığa nazır isimlerin sayısı az değil. MHP'ye yakın gazete ve TV'ler derseniz; Gezi kalkışmasından bu yana bu figüranlığı hayasızca sergiliyorlar zaten.

İç savaş senaryosuna destek bloğunun temel harcını Erdoğan düşmanlığı ve “yöntemi ne olursa olsun AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırma” hırsı oluşturuyor. Siyasetin bu blokta yer alması, Üstad Necip Fazıl'ın, “Bizdeki muhalefet iktidarı düşürme pahasına Vatanı düşürmeye razıdır!” betimlemesinin eksiksiz yansımasıyla yüzleştiriyor bizi.

Peki muhalefet, ülkenin verdiği savaşın muhattabının, iç savaş senaryosunun merkezine oturtulan PKK'la sınırlı olmadığını bimiyor mu? Bu işin öbür tarafında CIA'nın MI6'nın, MOSSAD ve BND'nin olduğunun farkında değil mi muhalefet?  Bal gibi biliyor, eşşek gibi farkında...

Yarım yüzyıla yakındır ülkeye kasteden PKK üzerinden sahnelenen iç savaş senaryosunun figüranlığını üstlenirken, saydığım bu küresel istihbarat örgütlerinin de gönüllü ajanlığına soyunduğunun bile farkında. Ama Üstadın dediği gibi, demokratik yöntemlerle düşüremediği iktidarı, millet iradesiyle gönderemediği Erdoğan'ı Vatan'ı düşürme pahasına düşürecek her yolu mübah görüyor.

Milli Mücadele'nin işbirlikçi tayfasının torunları dediğimizde hint yağı sürülmüşcesine feryat ediyor, Kurtuluş Savaşı'nda işgal güçlerini evlerinin balkonlarından alkış ve çiçeklerle karşılayan neslin nesepsiz tohumları dediğimizde en büyük milliyetçi kesiliyorlar.

Ama bugün aldıkları pozisyon, o gün Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşına sekte vuran ihanetlerin de ötesinde. O gün açık düşmanın taarruzlarına karşı verilen bir savaş varken, bugün düşman bizzat kendileri.

-O senaryo Türkiye'de sahnelenemez-

Bütün bu ihanete,  her geçen gün tırmanan kuşatma iklimine rağmen Ortadoğu'da sahneledikleri iç savaş senaryosunu Türkiye'de gerçekleştirebilecek fırsatı asla bulamayacaklar.

Senaryonun hazırlayıcıları, Suriye'de yaşanan iç savaşı fırsat bilen Suriyeli Kürtler'in bu ülkede özerk hatta bağımsız Kürt bölgesi oluşturma arzusunu Türkiye için referans alıyor. Bu durumun Türkiye'deki Kürtler'i cesaretlendirip, Irak, Suriye ve İran'ı da içine alan bir Kürt ulusu kurma hedefine hizmet eder hale getireceğinin hesaplarını yapıyor.

Oysa görmedikleri birşey var; Türkiye'deki Kürtler, Irak ve Suriye ve hatta İran'daki Kürtler gibi vatandaşlık haklarından bile mahrum bırakılmış, ortak zenginlikleri paylaşma noktasında ötekileştirilmiş bir kesim değil.

Daha da önemlisi; hem Kürtler'in hem de Türkler'in birlikte yaşama arzusunu pekiştiren üst kimlik özelde Türkiyelilik, genelde İslam ve Ümmet!