17 Haziran 2017

Veda…

 

Her şeyin bir sonu var.

İyisi, kötüsü güzeli, çirkini hayırlısı, hayırsızı fark etmiyor hiç.

Öyle ya da böyle zamanı geliyor, o vakte kadar uğraştıklarımıza noktayı koyuyor hayat.

Planlı ya da plansız…

Sonun ne zaman olacağını bildiklerimiz de beklenmedik bir anda bitirmek zorunda kaldıklarımız da nasibini alıyor o noktadan.

‘İnsanın her şeyin bir sonunun olduğunu bilmesi haddini bilmesinin işaretidir' aslında.

Şükür ki bu gerçeği bilenlerden eylemiş Rabbimiz bizi.

Vakti zamanı geldiğinde kesilecek ‘nefes' gerçeği orta yerdeyken şu fani dünyada oyalandıklarımızın nihai olacağını düşünmek ne büyük gaflet.

Sahip olmanın dürtüsüyle içimizde istediğimiz kadar tutmaya çalışsak da şansımız yok, biçilenden daha fazla tutamıyoruz hiç birini. 

Her birinde Yaradan'a şükrettiğimiz o bir küçük nefes, yenisini alırken öncekini bırakmamız gerektiği hakikatiyle daha en başında her şeyin bir sonunun olduğunu hatırlatıyor bize.

Zamanı doldurmaktan öte bir anlam taşımayan onca malın, mülkün, mevkiinin ve de türlü telaşın da ‘bir nihayeti var' diye haykırıyor her biri.

Şükür bu gerçeği de bilerek ve de hiçbirine tamah etmeyerek yaşamaya çalışıyoruz hayatı.

Bitenin acısıyla tatlısıyla gönlümüzde bıraktığı bütün tortuları değerli bilip ‘Eyvallah' noktasını koyarken yeni bir başlangıca ‘Merhaba' dediğimizin farkındayız.

Şimdi o noktaların bir başkasını Yeni Söz'de süren muhabbetimize koyuyoruz.

Mottosu ‘Söyleyecek çok sözümüz var' olan Yeni Söz'e ‘Yeni şeyler söylemek…' diyerek başladığım günden bu yana iki yılı aşkın bir süre geçmiş.

Bu veda ile birlikte yalnızca gazetenin değil hayatın da arşivine 208 yazı düşürmüşüm gönlümden.

Helali hoş olsun okuyana da okutana da.

Nasıl yazdık, ne yazdık her biri kayıtlarda...

Lakin -izm'lerin, ideolojilerin, önyargıların kör tuzaklarından uzak, aklımı ve yüreğimi vicdan ve adalet duygusuna yaslayarak yazmaya çalıştığım biline.

Hayatı anladığım, ömrü yaşamaya çalıştığım gibi dosdoğru ve dürüstçe.

Nerelerden geldiğimle değil nerede, kiminle buluştuğumla ilgilenip, nice zaman hep göz ardı ettiğimiz, bizi akraba kılan yönlerimize yoğunlaşmanın doğru olduğuna inanarak...

Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…'
kelamı misali naçizane ihtiyacımız olan güzellikleri çoğaltacak yeni şeyler söylemeye çalışarak...

Her daim ‘yiğidi öldür hakkını yeme' erdemiyle ve her vakit ‘bana yapılmasını istemediğim hiçbir kötülüğü, haksızlığı bir başkasına yapmamaya/yapılmamasına çabalayarak…'  

Ve de siyaset denilen gayya kuyusunun etrafında dolanıp dururken gönlün Allah'ın dışında hiçbir varlığa biatin, aidiyetin, kör bağlılığın dehlizine düşmemesine özen göstererek.

Mümkündür ne kadar özensek de yeni ve özgün şeyler söylemeye çalışmanın sürç-i lisanı olmuş olabilir.

Olsa da olmasa da yeni ve farklı bir yolun başındayken insanın, geride kalandan helallik istemesi, dil sürçmeleri için ‘af' dilemesi yolun âdetindendir. Öyle belledik.

Hem yeni düşülecek yolların, karşılaşılacak taze bahtların, onları yüklenecek ömrün açık ve bereketli olması geriden gelen helalliklere ve hayr dualarına bağlı değil midir?

Her şeyin bir sonu var.

Yeni Söz ile süren muhabbetin sonu da bu yazı.

Allah'ın ayrı güzelliklerde, başka iyiliklerde karşılaştırması dileğiyle hakkınızı helal edin ve hoşça kalın canlar.

Sevgiyle, saygıyla Eyvallah.