13 Ekim 2017

‘Vefa’ kokulu programdan notlar

Bu yazımda size vefadan haber vermek istiyorum, hem de sıcacık bir haber… 7 Ekim 2017 Cumartesi günü Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi “Vefa” kokulu bir programa ev sahipliği yaptı. İBB Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü vefatının 40. yılında merhum Fethi Gemuhluoğlu'nu esaslı bir programla anarak, merhumun tanıyanlarıyla sevenlerini bir araya getirdi. İşte bu güzel programdan bazı kısa notlar:

Program saat 13.30'da başladı 17.45'te sona erdi. Yani uzun soluklu bir program oldu. Program iki oturum şeklinde gerçekleşti. Serdar Tuncer'in yönettiği birinci oturumda Prof. Dr. Mehmet Genç, Prof. Dr. Mehmet Emin Karahan, Prof. Dr. Kemal Sayar ve Prof. Dr. Emin Işık söz aldı.

İkinci oturumu Mahmut Bıyıklı yönetti. Bu oturumda da Hüseyin Su, Prof. Dr. Bilal Kemikli, Prof. Dr. Turan Koç söz alarak merhum Fethi Gemuhluoğlu'nu çeşitli yönleriyle anlattılar.

İşte ana hatlarıyla konuşmalardan notlar:

Prof. Dr. Mehmet Genç; “Merhum Fethi Gemuhluoğlu ağabey çağımızın Sokrates'i idi. O muhataplarının adeta ruhunu okurdu. Tam bir yetenek ve cevher kâşifiydi. O bir fert değil, tek başına bir kurumdu. Hasede cihat ilan etmişti.” 

Prof. Dr. Mehmet Emin Karahan; “Merhum Fethi Gemuhluoğlu ağabey tam bir insan kâşifiydi. 1970'li yıllarda Türkiye'de ne kadar doktora öğrencisi varsa hepsini arar, sorar, davet eder, tanışırdı. Tanıştığı insanlara ilk sorusu şu olurdu: “Sen hiç âşık oldun mu?” Bir defasında bu soruyu bir bayan öğrenciye sordu. Bayan öğrenci, utana sıkıla “Efendim ben bir kere âşık olmuştum.” deyince ona şöyle dedi; “Kızım insan zaten bir kere âşık olur.”  Merhum hep dost biriktirdi. Geride bir çöp bile bırakmadı. O hep derdi ki; “Tenkit yapmayın, tespit yapın”. O okumaya çok önem verir ve şöyle derdi; “İnsan hep okumalıdır, çünkü Kur'an'da ‘oku' emri vardır, yaz emri yoktur.” Bir defasında yanına üç genç geldi. Onlar gittikten sonra bana şöyle dedi; “Ben bugün üç alnı secdeli genç gördüm ya! artık Türkiye'nin istikbalinden çok umutluyum.” Oğlu Ali'ye yazdığı mektupta şöyle der: “Oğlum, abdestsiz gezme, temiz tahir ol, besmeleli ol, zikirli ol, mistik insan özgür insandır.”

Prof. Dr. Kemal Sayar; “Bu günleri mayalayan merhum Gemuhluoğlu ağabeyin iç bütünlüğü tamdı. O insandan insana bir iyilik sakasıydı. Bir psikiyatri profesörü olarak diyorum ki; onun risalesi ruhlar için tam bir reçetedir. O nefsini katletmiş biri olarak der ki; “Aklı olanlar, aşkı seçsinler.”

Prof. Dr. Emin Işık; “Bana göre merhum Fethi Gemuhluoğlu ağabey, çağımızın Dede Korkut'u idi. Fakat o; “Ben Türkiye'nin muhtarıyım.” derdi. Kendisi o yıllarda yayınlanan bütün dergileri ve kitapları okur değerlendirirdi. Bir defasında Nurettin Topçu'nun Taşralı kitabını okumuş ve şöyle demişti. “Nurettin Topçu din adamlarına fazla yükleniyor. Keşke böyle yapmasa... Bugün din adamlarının vakıfları ellerinden alınmıştır. Onlar hep ezilmiş, fitreye, zekâta, cami cemaatine muhtaç duruma düşürülmüşlerdir”. O herkesle ve her şeyle ilgiliydi. İki şeyden çok korkarım, derdi; Allah'tan ve borçtan. Herkese evliya muamelesi yapardı. Bir gün ben bunun hikmetini sordum. Bana şöyle dedi; “Ettiğim iltifatlar, kişi evliya ise helal olsun, değilse layık olsun.”

Hüseyin Su; “Merhum Fethi Gemuhluoğlu ağabey, toplumu yenileyen bir insandı. Dağ gibiydi. Hep merkezdeydi. Gemuhluoğlu ağabey sadece bir aşk adamı mıydı? Onu anmaktan maksat, tanışıklıktan pay çıkarmak değil, onu anlamaktır. O bir çekirdeğe ağaç gözüyle bakardı. Onun arzusu hepimizi aynı safta buluşturmaktı. O uykuya politikaya hırs-ı mal ve hırs-ı cah-a düşmandı. O asıl binaya taş taşıyan biriydi. İnsanın içine bakan bir gözü ve insanı kuşatan bir dili vardı.”

Prof. Dr. Bilal Kemikli; “Merhumu görmedim, fakat onun aşığıyım. O bütün güzelliklerin kapısıydı. “Her şeyin çırağı varda insanlığın neden çırağı yok?” diye hayıflanırdı. Ona göre insan olmak için iki kere doğmak gerekirdi. Biri bedenen biri de ruhen. O işini bulanın değil, eşini bulanın kazandığını söylerdi.”

Prof. Dr. Turan Koç; “Gönül, vatan, anne, toprak denildiği zaman bir hoş olan merhum Fethi Gemuhluoğlu ağabey hep nöbetteydi. Beni kendisiyle tanışmaya gönderen ağabey şöyle uyarmıştı. “Onun huzurunda sakın ha, ben deme. Çünkü o benlikten hiç haz etmez.” O şiir ve türküyü çok severdi. Onun ötekisi yoktu.”

Program sonunda merhum Fethi Gemuhluoğlu'un oğlu Ali Gemuhluoğlu babasının kendisine yazdığı mektubu okudu. Hem o hem de biz çok duygulandık. Bu güzel program merhumun çok sevdiği Rahman Suresinden fakirin okuduğu bir aşr-ı şerif ile sona erdi. Ben dört saat süren uzun soluklu bir programı kısaca özetlemeye çalıştım. Yani demem o ki söylenenlerin siyakı var, sibakı var.