28 Haziran 2017

Ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız...

 

15 Temmuzdan bu yana devletimizin yeniden yapılanmasında geçirdiği süreçte, iktisadi bağımsız bir ekonomik modeli  ortaya konulamadı. Bölgemizde emperyalist düşüncenin planları değişmemiştir. Ortadoğu'da istenilen yeni dizayn Türkiye'ye takılmıştırTürkiye'nin Suriye'deki düzenli ordu çalışması geç kalınmış ama yerinde ve gerçek manada kalkan hareketidir.  Bölgede yeni ateşler yakmak için silah satışını bölgedeki ülkelere hızlandıran emperyalist güç, bu çatışma için, devletler arası siyasal krizler oluşturarak, vekâlet savaşlarını sürdürmeye çalışacaktır. Vekâlet savaşları ile bölge yeniden düzenlenmeye çalışılırken, çöken kapital sistem için savaş sonrası  planlanan yenidünya düzeninin yeni para sistemi, yeşerecek yer olarak Ortadoğu Müslümanların  yaşadığı yer seçilmiştir.  Önce silah sat, savaş çıkar, yıkım gerçekleştir,  sonra yıkımı inşa etmek için borç vererek, borç transferini gerçekleştir. Ülkeleri sürekli borçlandır...

Türkiye bu yeni dünya düzeninde, tarihsel müktesebatından gelen  bölgesel etkinliğinden ötürü, onlar istemese de, söz sahibi olacaktır. Bölgemizdeki savaş oyunlarını da dikkate alarak, Türkiye'nin devletin yeni yapılanma sürecinde  en önemli yapılanma nerede olmalıdır? Bölge halkının Türkiye'ye  bakışı oyunları bozmada en güçlü olgulardan biridir. Bu bakış açısı nasıl  çok daha güçlendirilebilir? Bütün engellemelere rağmen Türkiye hızla Dünya siyasetinde yerini en etkin biçimde almaya başlamıştır.  Yeni Türkiye'nin başarısı en belirgin  nasıl öne çıkacaktır? Güçlü Türkiye'nin olmazsa olmaz şartı nedir? Ülkemizi parçalamak isteyen güçlerin, en güçlü saldırdığı cephe neresidir? Biz bu soruların toplu cevabını vereceğiz. Gördüğü düşmandan korkmayan bir millet  olarak, devlet ve milletimiz için en büyük tehlike borca dayalı para sistemidir. Bir devletin iki temel saç ayağı vardır. Kendi ordusunun olması ve kendi parasının olmasıdır. Devletimizin ordusu çok ciddi manada  milletimizle bütünleşecek şekilde temizlenmiştir.  Bir diğer  temel unsur, devletin kendi parasının olmasıdır. Kendi parasını basamayan  bir devletin  iktisadi istikbali tehlikededir.  Devletin tehlikeye düşmesi millet için tehlikedir. Türkiye'nin yeniden yapılanma sürecinde devlet baştan aşağıya dizayn edilirken,  devleti ve milleti kontrol eden para kredi sisteminin yeniden yapılanmaması  asla düşünülemez.

Seçilmiş milli irade paraya müdahale  edemiyorsa, milli irade asla yönetime yansımıyor demektir. Devleti esir alan  bir para kredi sistemini bir  özel şirket olan Merkez Bankasının kontrol etmesine artık asla müsaade edilemez. Para kredi sistemini artık bankalar büyük oranda ele geçirmiş, tedavüldeki toplam para yaklaşık 123 milyar TL olup bankalar bu parayı referans göstererek 1 trilyon 900 milyar kredi vermiştir. Olmayan bir para bankalarca satılarak 195 milyar faiz elde edilmiştir. Bankaların bu büyük soygununa hangi korku hâkim olmuştur. ? Bütün ekonomi bu bozuk düzene bağımlıdır. Merkez Bankası  paranın üretiminde millete karşı sorumlu değildir. Merkez Bankası  sorumluluğunu vizyon açıklamasında 2018 kadar çok açık bir biçimde dışa endekslemiştirParanın kontrolü devlete geçmek zorundadır.  Çünkü parayı  kontrol eden devleti kontrol ediyor.  Ordunuzun başında  bugün bir  yabancı  komutana itiraz göstermenizden daha az tehlikeli değildir paranızın basımını, kontrolünün bankalara vermek. Devletin yeniden yapılanması, iktisadi yapılanma olmadan asla tamamlanmış sayılmaz. Siz bütün siyasi istikrarı sağlayacak yapısal değişiklikleri yapsanız da, parayı kontrol etmediğiniz sürece, parayı kontrol eden sizi kontrol edecektir. Devlet en güçlü şekilde denetleyici ve düzenleyici kamu gücünü, sağlıkta, eğitimde maliyede uygularken, neden para üretimi konusunda uygulayamıyor? Kimmiş devletten daha güçlü olan? Parayı kontrol eden bankalar mı yoksa?

 195  milyar yıllık faiz elde eden tefeci  banka sistemine karşı devlet ne zaman dur diyecek? Nasıl olur da bir milletin devleti, bir avuç tefeci bankaların kurduğu sistem içerisinde eli kolu bağlı kalır ? Nasıl bir  kurgudur ki milletçe, devletçe sürekli bir borçlanma yapısı ile  yaşam tarzı haline getirildi ? Bu paradigma/değersayımı kim  aşıladı bize? Neden bu haksızlığın, ülkenin ana sorunu  olduğunu göremiyoruz?  Evet, nedeni iktisadi eğitim sistemi. Faizsiz ekonomi olmaz diye  amentüsünü  sürekli kitaplarında okullarda okutan sistem... Ne devletimiz nede milletimiz bu modern köle düzeneğine asla mahkûm değildir. Bu zincirlerin artık parçalanması lazım. Bağımsız ülkenin ancak bağımsız bir parası olur. Paranın kontrolünü devlet düzenleyici ve denetleyici bir  unsur  olarak yapmazsa, bütün mal ve hizmetler, parayı kontrol edenlerin kontrolüne geçer. 

Çünkü mevcut borca dayalı para sistemi iktisadi terör üretiyor. Devletimiz iktisadi terörü yoksa terörden saymıyor mu? Türkiye'nin, bulunduğu  bölge itibari ile güçlü bir ekonomiye  kavuşması şarttır.  Bu güç, asla borçlanarak bir büyüme ile yapılamaz. Bu dışa bağımlılığı arttırır niteliktedir. Çaresizlik diye bir şey iman taşıyan insanda olmaz. Allah'tan umudunu ancak kafirler keser. İman varsa imkân vardır. Türkiye bu iktisadi kuşatmayı çok rahatlıkla yarabilir.  Yapması gereken iktisadi yeni model olarak;  Taban ekonomisi  iktisadi bir  model değişimidir. Bu  bir hayal değildir. Para devletin olunca, paranın yaptığı her şeyi devlet yapar. Topraklar için  şehitler veriyorsak, bu toprakların ürettiği yer altı ve yer üstü kaynaklarının milletimize sağladığı refah bir hayat yaşamak içindir. O halde bu refahı tehdit eden mevcut borca dayalı faizci para sistemiyle de savaşacağız

Ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız...

Selam ve dua ile...