16 Haziran 2015

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!

7 Haziran seçimlerinin Türkiye'için tarihi bir dönemeç olacağını hep yazageldik. Seçimlerin, aynı zamanda tam Bağımsız Türkiye'nin tesisi noktasında verilen Milli Mücadele'nin de en önemli ayağı olduğundan söz ettik. Fetullah Gülen Örgütü içerisinde yuvalanan Paralel Devlet Yapılanması'nın kontrolüne girmiş meşru siyasi yapılardan illegal terör örgütlerine, hemen herkesin ittifakına da dikkat çektik.

Endişelerimizde ve tespitlerimizde ne kadar haklı olduğumuz, seçimden sonraki yaklaşık 10 günlük süreçte ortaya çıktı.

Türkiye koalisyon seçeneklerini tartışırken, yanıbaşımızda, Suriye'de, Milli Güvenliğimizi tehdit edecek bir Kürt kantonu oluşturulmaya çalışılıyor.

Türkiye'nin MİT üzerinden yürüttüğü ve Milli Güvenliğe tehdit olabilecek gelişmelerin önünü kesmeyi hedefleyen örtülü operasyonları, MİT tırlarına yönelik baskınla akamete uğratanların, o baskınlarla elde etmeye çalıştığı şey, yanıbaşımızdaki gelişmelerle daha iyi anlaşılıyor.

Seçim öncesinde Paralel Devlet Yapılanması kontrolüne geçen Cumhuriyet Gazetesi eliyle yaratılan algı da bunun artçı hamleleri.

Ve şimdi...

ABD Hava Kuvvetleri PKK ve PYD için öncü birlik görevi yürütüyor. Tel Abyad'ı hedef alan hava bombardımanı, PKK'nın Suriye kolunun bölgedeki Türkmen ve Arap köylerini boşaltmasını kolaylaştırıyor. PYD, ABD desteği ile bölgedeki yaklaşık 150 yerleşim birimini ele geçirmiş durumda. Boşaltılan Arap ve Türkmen köylerine ise PKK ve PYD grupları yerleştiriliyor.

Peki bunda asıl amaç ne?

ABD'nin hava saldırısı sonrasında PKK'nın yerleştiği bölgelerde amaç PYD'nin Afrin, Kobani ve Cezire kantonları arasındaki kopukluğu izole etmek. Türkiye'nin sınırın açılması noktasında ne kadar direneceğini bilemiyoruz ama, bu PYD kantonları arasında yer alan Türkmen ve Araplar Türkiye'ye göçe zorlanırken, maksat bölgenin demografik yapısını değiştirmek. Bu göçlerin gerçekleştirilmesi sonrasında Kobani ve Kuzey Irak'tan Kürt gruplar bu bölgeye yerleştirilecek.

Bu stratejinin iki aşamadan oluştuğundan söz ediliyor. Birinci aşama PYD'nin hedefi... İddiaya göre PYD, Afrin, Kobani ve Cizre arasındaki kopukluğu Tel Abyad'le izole edip Akdeniz'e inmeyi hedefliyor. Böylece kurmayı hedeflediği tampon devletin zeminini de hazırlamış olacak.

Stratejinin bir diğer ayağını oluşturanlar ise PYD'ye bu planın gerçekleşmesi için destek verenler...

PKK ve PYD'yi destekleyenler, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi kontrolündeki Kürt petrolünün Türkiye dışı bir güzergâhtan akıtılması. Barzani'nin bu konuda Ankara ile olan anlaşmasını boşa çıkarmak istiyorlar anlayacağınız.

Bunun ekonomik kayıpları bir yana, yanıbaşımızda kurulması muhtemel kontrolsüz Kürt grupların yönetimindeki kantonların, Türkiye'nin Milli Güvenliği için tehdit olduğunu kim inkar edebilir.

İşte bu gelişmeler yaşanırken, bölgedeki Türkmen ve Arap grupların hem IŞİD hem de Esed rejimine karşı kendilerini savunmasına katkı sağlayan  Türkiye'nin "insani yardım" çalışmalarını, teröre destek diye uluslararası kamuoyuna aktaran Casuslarla bunlara hizmet eden siyasilerin olası koalisyonunun ne sonuçlar doğuracağını tahmin etmek zor değil zannedersem.

Yanıbaşımızdaki bu "Kürt Kantonu" operasyonunun arkasında ABD varsa, "ABD'nin istediği CHP-MHP+HDP koalisyonu hangi misyona hizmet edebilir ki?

4 Eylül 1919'da toplanan Sivas Kongresi öncesinde Mustafa Kemal ne diyordu: "Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz koruyuculuğuna bırakmakla kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını sağlamak için bütün bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk bağımsızlığını feda ediyorlar. ...Oh ne ala! Mücadele yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata kavuşacağız! Bu ne gaflet, ne körlük ve hatta ne budalalık! ... Türkiye tam bağımsızlığa sahip olacaktır. Manda yok, ya bağımsızlık ya ölüm var."

ABD'nin, sınırımızın bir adım ötesindeki bu kirli planında İngiltere de var. Ve o gün Mustafa Kemal'in "Ya bağımsızlık ya ölüm" haykırışını tetikleyen de İngiliz Mandasına girme eğiliminde olanlardı.

Bugün de ABD'nin istediği türde bir koalisyonun önünü açan "İngilizciler" var. "Hatıralar" üzerinden yürütülen kampanya ile AK Parti'nin daha da zayıflatılıp Kıta Avrupası ve Amerika'nın hedeflediği CHP-MHP+HDP koalisyonu tek seçenek haline getirilmek isteniyor.

Bu oyunu bozacak tek irade ise yine millet...