Yağmur
Mavi Gök Yağız Yer…
Mavi gök ile yağız yeri
birleştiren yağmur; yer ile gök arasındaki varlığımızın bereketli bir
şahididir. Şair Hayretî’nin Dâne-i bârân degüldür yeryüzine dökülen Derd ile
göklerde olmışdur bulutlar eşkbâr/Yeryüzüne dökülen yağmur tanesi değildir.
Bulutlar, dert ile yağmur gibi gözyaşlarını yağdırmaktadır, mısralarınca şiir
içre göz yaşı olup hale şahittir. Tohumlar, manalar ve hayat bu bereket ile
hayat olur. Yerin sinesindeki damlalar bazen mavi gök ile yağız yeri birleştirir
de işte o bereket hâsıl olur. Kuraklar yeşerir; hazanlar bahara umutla
bakarlar. Bir ebru nakşedilir gökler ile yer arasında damlalardan. Bulutlar anlam
dolar yerden göğe ve gökten yere yağmur olup yağar; gök dolmadıkça bulut olup
kurak yere rahmet olmaz.
Mavi gök ile yağız yer
arasında yağmurun dağlardan süzülmesi, gözlerden yaşların inişi gibidir. Yağmur
varlığıyla yeşile yaranlık eder. Dağlar yeşerir; mavi gök yeryüzünde yeşili
çizer damla damla. Akabinde bu sefer göklerde renklerden kuşaklar oluşur. Gönül
gök kuşağından bakar yeryüzüne: Nitekim yağmur olur kavs-ı kuzah olsa ‘ayân
Zâtî’yâ yaşumı her dem benüm ol kaş akıdur/Bir yerde gökkuşağı görünse orada
yağmur yağar. Ey Zâtî, her zaman gözyaşlarımın akmasının sebebi de sevgilinin
gökkuşağına benzeyen kaşlarıdır, mısralarından Zâtî yer ile gök arasına böyle bakar.
İşte şair dilince Ceng ider ‘ışkuñ yolında âsmân ile zemîn Sanki bârân tîrdür
kavs-i kuzah ey meh kemân/Ey sevgili, senin aşkın uğruna gökyüzü ile yeryüzü
savaş hâlindedir. Bu savaşta yağmurlar sanki ok, gökkuşağı da yaydır, dediği
imgeler dünyası açılır bir yağmur tanesinin ardından. Kimi zaman da bir gözyaşı
damlası okyanus olur kurak zemini bereketlendiriverir. Yağmur damlarcasına
vatan kokar dört bir yan…
İnsan varlık içinde yerini
aldığında şüphesiz yağmurun hatırlattığı imgelerin başında gözyaşı gelir. Dâg-ı
gam-ı ruhuñla bârân-ı eşk-i çeşmüm Bitürdi tâze güller hâk-i tenümde yir
yir/Gözyaşı yağmurum; senin yanağının gamı yüzünden oluşan yaralarla, tenimin
toprağında yer yer taze güller yetiştirdi derken Hayretî tam da buna söz
kondurur. Yağmur damlasının sadefin yüreğindeki acıyla inci var etmesi de bu
cümleden akla gelir. Gözümde beslenüp kıymet bulan peykânuñı gördüm Sadefde
gevher olan katre-i bârâna beñzetdüm/ Gözümde beslenip kıymet bulan ok
temrenini görünce onu sadef içinde inci olan yağmur damlasına benzettim, derken
Fuzulî işte bahar yağmurlarına açılan mananın içinde cevher olan incilerden
bahseder. İşte mavi gök yağız yer arasında bir buluttan sadefe düşen bir damladır
bazen acı ve inlemeyle inciyi var edip güzelliği oluşturan.
Hz. Peygamberin duaların
kabul olunacağını söylediği dört durumdan biridir yağmur yağması. İşte Usûlî bu
meyanda Açılur gök kapusı yağmurda dirler lâ-cerem Tîr-i bârân-ı gamuñdandur bu
câna feth-i bâb/[Yağmur yağdığı zaman şüphesiz gök kapıları açılır, derler. (Ey
sevgili) Bu can için kapıların açılması ise gamının ok yağmurlarıyladır,
diyerek göklerin bu bereketinin Hakla buluşmaya vesile oluşunu resmeder. Sadık
Peygamber kavlince demek ki insan mavi gök yağız yer arasında yağmur arasından
damlalar ile Hakka vasıl olurmuş. Bu sebeple yağmur berekettir, rahmettir,
vefadır. Hem kuru yeri, hem yanan gönlü hem de Hakka giden sözü
bereketlendirir. Rahmet denmesi boşa değildir. Yağmur diğer bir yerden
cömertliğe remizdir. Göklerin cömertliği yerde bereket ile hayat olur. Yağmur
işte tam burada temizliği de imgedir. Yerden yukarı çıkar ve yere temizlik olur
döner. Bereketli bir bahar yağmuru sonrası bakarsınız ki yapraklarda temiz,
taze ve tatlı katreler kalır. Ramazan günlerinde yağmurlu güneşli günler
rahmetle hayatımızdan bahsetmeye çalıştığımız manalarla gelip geçer dileriz.
Kurak olan damla damla
bir sada ile temizlenir, bereketlenir. Gözlerden/göklerden gönle ve yere düşen
damlalar ansızın mavi gök yağız yer arasında manayı yeniler, coğrafya vatan
olur; vatan kokusu olur.
Vesselam