20 Ocak 2017

Yakaladığınız zaman zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz (Şuara Suresi 130. ayet)

Katil çocuğu ile yakalanmış. Katili konuşturmak için o çocukta ne şekilde kullanılması gerekiyorsa kullanılmalı. Ahlaki sakınca yok*…

 “…Bu sözün ağırlığından dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar dağılıp çökecektir.” (Meryem Suresi 90)

 Bu topraklar üzerinde belki de son yüz yılda yaşanan en büyük felaket, yukarıdaki cümlelerin alenen sarf edilmiş ve kimilerince de onaylanmış olmasıdır. Sizi temin ederim!

 Dinleyin kardeşlerim! Şehirlerimizi toz ve moloz yığınına çevirecek depremlerde ya da hava bombardımanlarında, yüz binlercemiz ölebilir. Kalkarız! Hain darbelere, ihtilallere ve işgallere mâruz kalabilir, sendeleriz. Olsun, kıyam eder, cehennem de olsa gelen göğsümüzde söndürürüz. Ambargolara, ekonomik boykotlara, açlığa mahkûm edilebiliriz. Tınmayız; yokluğun prangalarını sabrımızın ateşinde eritir yine haysiyetimizden ödün vermeyiz. İmanımızın ak sütüyle emzirdiği aşk ve adanmışlığımızın, baş edemeyeceği hiçbir kuvvet ve belâ yok bu evrende, olamayacak!

 Bizi yaratana sarsılmaz sadakatimizi, dilemesine rızamızı, emrine gayretimizi, zatına ve elçisine aşkımızı hasrettiğimiz sürece ne şeytanlar efendisi iblis, ne deccal bizle göz göze gelmeye bile takat yetiremeyecek. Yeter ki biz fıtratın ak sütüne, şeytanın zırvaları ve boş ummalarıyla mayalanan zulüm şarabını karıştırmayalım. Ne fikirde, ne işte, ne muhabbet ile nefrette, hele tasdikte ve rette!

 Yazının en başında yer alan ve havsalamızı zorlayan ifadeler, Cemil Barlas* adlı gazetecinin, Reina katilinin dört yaşındaki çocuğuna yönelik işkence çağrısı! Bu ibareleri görür görmez bilenler Meryem Suresi'ndeki şu ayeti hatırlamıştır; “Bu sözün ağırlığından dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar dağılıp çökecekti.”

 Mezkûr sözü eden şahıs elbette bilmez, ancak ortalama insanda gönül denen bir şefkat deryası var ki “o çocuk” ifadesindeki hoyratlığa bile tahammül edemez. Böyleyken kendisini “küçük bir çocuğa işkence talep ve teyidi üzerinden” ahlaki norm koyucu, kriter belirleyici olarak vehmetmesi, ne tür bir ruhsal anomaliye tekabül eder, bilemiyorum.

 Bildiğim şu ki dünyanın en iğrenç, en aşağılık suçlarını işlemiş bir adam bile evladına verilecek zararla tehdit edildiği anda yeryüzünün en mazlum ve “haklı” adamına dönüşür. Bir adam ne yaparsa yapsın oğlunun ya da kızının karşısında tartaklanmayı ve tahkir edilmeyi asla hak etmez. Hele gözlerinin önünde babasına-annesine sözlü ve fiili şiddet uygulanmasını bir çocuğa reva gören yahut bu durumu sessiz kalarak onaylayan zihin, diğer suçu işleyen zihinden daha temiz değildir; belki daha da aşağılıktır. Her peygamberin insanlığa bildirdiği ortak hüküm şudur: “Oğul babasının suçundan sorumlu tutulamaz, baba da oğlunun suçundan sorumlu tutulamaz.”

 Devlet olmanın şanındandır, suça bir ortaklıkları yoksa suçlunun eşine, çocuğuna, kardeşine, ana-babasına kimsenin ilişmesine ve incitmesine müsaade edilmez. Yine devlet olmanın şanındandır; suçluya, suçunun belirlenmiş cezası dışında fazladan hiçbir ceza yüklenemez. Ve öldürülmek zorunda kalınan kuduz bir köpek bile olsa, ona eziyet edilemez. Bunlar bize, adı güzel, kendi güzel Muhammed ‘in buyruğu ve öğrettikleridir.

 Canı avuçlarında yaşayan polislerimiz, askerlerimiz, siz de şunu iyi bilin; Rabbin huzuruna tek başına çıkacaksınız ve size yaptıklarınızdan ve yapmadıklarınızdan tek tek sorulacak! Gerek toplum içinde, gerek sosyal medyada, gerek basın-yayın organlarında işkenceyi ima eden, bunu tasdik ve teşvik ederek, ucuz tezahüratlar ve rezil sövgüler eşliğinde “tutulamayan cevval vatansever” pozlarıyla atarlanan, içi dışı kof ve boş kalabalıklardan etkilenmeyin.

Ciddiyet, zarafet ve adaletten asla ödün vermeyin. Elinizdeki adam Firavun veya Ebu Cehil'in bizatihi kendisi olsa bile eşine, annesine, kızına, ırzına yönelik sövgülerle onları mazlumlar, nefsinizi zalimler defterine yazdırmayın. Ruhunuzu ve devletimizin şerefini tüketmeyin, yaşadığımız âlemi çirkin sesler ve sözlerle kirletenlerden olmayın.

 Dünyanın neresinde, hangi bayrağın altında - ırkı, dini ve dili ne olursa olsun-  Allah'ın kullarına işkence ve zulüm yapılıyorsa, o bayrağın taşıdığı tüm saygınlık yerle yeksan edilmiştir.

Türk Milleti'nin tüm düşmanları bir araya gelse, hilali lâfz-ı celâli, yıldızı peygamberi, kızıllığı uğurlarına döktüğümüz ve dökeceğimiz kanları işaret eden bu bayrağın kutsiyetini, onun gölgesi altında yapılacak büyük ya da küçük bir zulüm kadar yaralayamaz.

NOT:  Reina saldırganının “hedef aslında Taksim'di” iddiası yakalanılma hâlinde nasıl ifade verileceğine de çalışıldığını gösteriyor. Tuhaf deniz piyadesi, Reina'nın patronu, önce beyan sonra inkâr edilen A.B.D ihbarı,  yine Amerika'nın vatandaşlarına yönelik yapılan “ turistlerin çokça gittiği restaurantlardan uzak durma” uyarısı, Reina'nın üstünde uçan droneler, nasıl da konunun dışına atılıyor.