YAKTIĞIN ATEŞTE YANACAKSIN, BİLMEM NASIL DAYANACAKSIN?
Ey içlerindeki insanlık cevheri öldüğü için insan öldüren siyonist yahudiler! Filistinli masum ve mazlum kardeşlerimize reva gördüğünüz zulüm ve katliamdan dolayı size çok ama çok kızıyorum. Elimden ancak yazmak geldiği için de yazıyorum.
Kaleme aldığım bu yazıdaki her kelimenin başınıza bir bomba olup patlamasını
ne kadar da isterdim. Bunu benden daha
çok siz istediniz, istettiniz.
Ey eli kanlı siyonist yahudiler! Hiç şüpheniz olmasın ki dün ve
bugün döktüğünüz o kan deryasında bir gün mutlaka boğulacaksınız.
İşgal ettiğiniz bu mukaddes topraklardan erinde geçinde
kovulacaksınız.
Ey lanetli siyonist yahudiler! Ramazan ayı, kadir gecesi, bayram günleri demeden
hani içimizi yaktınız ya! Emin olun Kudüs’te, Gazze’de ve içimizde yaktığınız bu ateş, ebediyyen
yanacağınız cehennem ateşinin ta kendisidir.
Ey peygamber katili caniler! Siz hiç tarih okumaz mısınız?
bilmezsiniz ki zafer zalimlerin müstekbirlerin ve mütekebbirlerin değil, peygamberlerin,
salihlerin, sıddıkların, şehitlerin, mazlumların ve masumlarındır.
Ey laf anlamaz, söz dinlemez insan ve islam düşmanları! Unutmayın
ki “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdirle uslanmayanın hakkı kötekdir.’’
Yani sizin gibi haddi aşan kudurmuş canavarlar sözden değil ancak
güçten anlar.
Ey kutlu mabedi yangın yerine çeviren azaba ve gazaba
uğrayasıcılar! Bizim şu atasözümüz hiç
kulağınıza gelmedi mi?
‘’Eceli gelen it cami duvarına işer’’
Ey kanla ve kinle beslenen vampirler! Hani o körpecik yavruları
hunlarca katlediyorsunuz ya bir gün gelecek rahat yaşamayı bırakın, rahat
ölmeyi bile özleyeceksiniz.
Şaron gibi can verinceye kadar canınız çıkacak.
Ey vicdan ve insaf fukarası, insanlığın yüzkarası katiller! Bilin
ki her şehit bir şahittir. Toprak uğruna ölen varsa vatandır. Ölmek için
yaşayanlar elbette yaşamak için ölenlere galip gelecektir.
Ey tarihin iflah olmaz müfterileri! Nar-ı cehennenmin ebedi müşterileri! altını oyup, durduğunuz
mübarek mabed bir gün üstünüze azap olup, gazap olup çökecek.
Altını oyduğunuz o mübarek mabedin, büyük vebalinin altında kalmak size zillet ve alçaklık olarak
yetecektir.
Ey hakikat tahrifçileri, mabet ve şehir tahripçileri! Bugün ektiğinizi yarın
biçeceksiniz. Bugün düşman olduklarınıza yarın pişman olacaksınız.
Ey alınlarına zillet ve
meskenet mührü vuranlar! Mutlak
galibiyet hakkındır, Hakk’ın inayeti yakındır.
Ey taş kalpli vicdansızlar, insafsızlar! Zalimce, vahşice, barbarca
gasbettiğiniz topraklar size bir gün mutlaka mezar olacak.
Ey dünyanın en haylaz, yaramaz ve laf anlamaz çocukları! Ağa
babalarınıza güvenerek ortalığı yakıyor, yıkıyor insanlıktan çıkıyorsunuz.
‘’Küfür devam eder, zulüm devam etmez’’ hakikatinden haberiniz var mı? Bu söz size ne diyor, hiç
düşündünüz mü? Zalim kime ve neye dayanırsa dayansın, eninde sonunda dayandığı
şeylerle birlikte yıkılacaktır. Dün olduğu gibi bugün ve yarında zulüm mutlaka
yok olacaktır.
Ey körpecik çocuklara ölüm kusan zalimler! O çocuklar bir kere
öldü. Siz her gün öleceksiniz. O çocukların
bedenleri paramparça oldu.
Sizin ise ruhunuz paramparça olacak. Kanlarına girdiğiniz o
çocuklar her gün rüyanıza girecek ve soracaklar;
“Benim suçum neydi? Neden öldürdünüz beni?’’
Uykunuzdan dehşetle
uyanacaksınız. Dünyada zulüm, korku ve ihanet ateşi ile ahirette ise “El Kahhar’’olan
o zatın narında ebediyen yanacaksınız. Bilmem nasıl dayanacaksınız?
* *
* * *
Yazımızı; üslubumuzu ağır bulması muhtemel pek nadir okurlarımıza şu soruyu sorarak,
nihayetlendirelim.
Bu yazıdaki bazısı kerim kitabımız Kur’an’dan, bazısı tarihi gerçeklerden
ve yaşanmakta olan kanlı soykırımdan mülhem nitelemeler mi yoksa terör devleti
İsrail’in Mescid-i Aksa’da, Kudüs’te ve Gazze’de yaptığı zulüm ve kustuğu ölüm mü ağırıdır?
Evet, vicdan ve insaf sahipleri için bu sorunun cevabı bellidir.
Akleden ve fikredenler için bu cevabın sebepleri ellidir, yüzellidir, yediyüzellidir,
binellidir…