Yanlışları düzeltmeye çalışmak
İnsanın hayatta yanlışlar yapması normal karşılanır; ancak normal
karşılanmayacak olan bu yanlışlardan dönmemekte ısrar etmektir. İnsanlardan
oluşan toplumlar ve dolayıyla yönetimler de yanlışlar yapabilirler; ancak bu
yanlışlarında direnmemeleri ve yol yakınken yanlışlarından dönmeleri
gerekmektedir. “Dost acı söyler; ancak doğruyu söyler.”
Başarılı olmamızı istemeyenler ya da başarılarımızı çekemeyenler
bize tatlı tatlı sözler söyleyip bizim daha çok yanlışlar yapmamızı sağlamaya
çalışırlar. “Padişahım sen çok yaşa!” deyip arkamızda kuyumuzu kazmayla
uğraşırlar. Ellerinden gelse; “Bizi bir kaşık suda boğarlar!” Bu tipler,
dost görünmeye çalışan bilinçli dostlardır.(!) Bir dost daha var ki bu dost
bilgisizliğinden ötürü sana iyilik yapayım derken farkında olmadan sana kötülük
yapar. Bu iki tip dost da biizm başarısız olmamıza neden olurlar. Birincisi
bilerek zarar veriyor; ikincisi ise
bilmeyerek zara veriyor! O halde görev verirken ikisine de dikkat etmek
gerekir.
Başarılı olmanın yolu; bilgili, çalışkan, içten, özverili,
cesaretli, çıkarcı olmayan dostlarla çalışmaktır.
31 Mart yerel seçimler sonrası Ak Partinin oy oranının düşmesi ve
önemli yerel yönetimlerin kaybedilmesi sonrası bir vatandaş olarak vatandaş
gözüyle tabandan bakış açısıyla ve mutfağın içinden birisi olarak gördüğüm ve
dostça hatırlatmakta yarar gördüğüm yanlışları sıralamak istiyorum. Dikkate
alınır alınmaz bilemem; ancak bizden söylemesi deyip sıralamak istiyorum:
1. Emeklilerin durumları dikkate alınmadı. Oysa 16 milyon emeklinin çocukları veya bakmak
zorunda oldukları yakınlarıyla birlikte hesaplandığında 16x3=48 milyon seçmen
görmezlikten gelindi. Emeklilerin evlenmesi gereken bekar ve işsiz çocuklarının
da evlendiklerini de hesaba katarsak işin önemi artmaktadır.
2. Beş yıl süresince yerel yönetimler denetlenmedi ve hesap
verilebilirlik süzgecinden geçirilmedi. Bizim partilidir “hesap
sorulmazlığı” kalkanının arkasına sığınıp olmadık işler yapan yerel yönetim
yetkilileri, “Har vurup harman savururken!” hesap sorulmadı.
Örnek verirsek, belediyelerin ihtiyaç fazlası
makam araçlarıyla donatılması ve bu araçlara ödenen paralar
israftır.
3. Her alana uzman atıyoruz da neden yerel yönetimlere aday
belirlerken alanında uzman ve deneyimli olanları tercih etmiyoruz. Ülkede uzman
mı yok? Yerel yönetimlerin aynası şehir yaşamıdır. Bu ayna; cadde ve sokaklar,
şehir içi ulaşım, alt yapı çalışmaları, şehir içi trafik ve şehir planlaması
gibi alanlardır. Şehir içi toplu taşımacılık göze çarpan önemli aynadır.
Belediye otobüslerinin durumu içler acısıysa... Söz gelişi, vatandaş saatlerce
durakta bekliyor, sonunda otobüs gelince seviniyor; ancak ne yazık ki otobüste
yer olmadığı için binemiyorsa... Durakta bekleme kabini olmadığı için mevsimine
göre sıcağa ya da yağmura katlanarak durakta saatlerce beklemeye devam
ediyorsa... Otobüse binmek istese de tıklım tıklım kibrit kutusu gibi dolu olan
otobüse vatandaşların birbirini itmesiyle yer açılmaya çalışılıp vatandaş
sığışabiliyorsa... Bu vatandaşlardan yaşlısı, bayanı, çocuklusu, özürlüsünü
düşündüğümüzde işler daha da sıkıntılı oluyorsa...
4. Ekonomik durum içler acısıysa... Hayat pahalılığı, eşyanın fiyat
istikrarsızlığı, satıcıların insafsızlığı, denetimsizlik ve başıboşluk
vatandaşın içini yakıyorsa... Yerel yönetimler ve ticaret bakanlığınca denetim
yapılması gerekirken ortada bunlar yoksa... Vatandaşla satıcı karşı karşıya
bırakılıp kavga dövüş problemlerle baş başa bırakılıyorsa... Örnek: Aynı ürünün
fiyatını soruyorsunuz; ilk dükkanın söylediği fiyatla sonraki dükkanların söylediği
farklı dört çeşit fiyatla karşılaşıyorsanız... Örnek: İlk dükkanda 260 tl. olan bir ürün, son dükkanda 400
tl.’ye çıkıyorsa...
Bu anlatmaya çalıştıklarımı düzeltmek zor değil... İnşallah kısa zamanında düzeldiğini görürüz! Kalın sağlıcakla...