Yapay kendöz olur mu?
İnsanlık, teknoloji medeniyeti çağında kendi aklı da dâhil her şeyin yapayını üretmeyi başarıyor en azından buna çabalıyor. Satmak için elbette vakıf için değil!. Ve yapay insana ve onun yapay parçalarına doğru ilerliyor gibiyiz. Bunca yapaylık içinde organik kelimesi yabancı, soğuk ve eklektik doğasına rağmen hayatımızda merkeze oturdu gibi. Organik aydın, organik yumurta vs. bir durumlardayız. Modernite kendi çağında zafer burçlarına yapay ile bir yenisi başarı daha dikiyor: Yapay zekâ. İnsanın ister doğası deyin ister fıtratı öz-gün bir yapısı, öz-el bir içeriği, öz-e dair bir hakikati var. Şimdilerde akademide yapay zekâlar tezler ve makaleler üretmeye bile başladılar. O öz tahrip oluyor. Teknoloji elbette insanlıktan yana oldukça küre üzerindeki en büyük yoldaşlarımızdan birisi. Buradan anti-teknoloji bir gayretkeşlik anlaşılmasını istemeyiz. Lakin şu yapay zekâ meselesi bizim modern bölünmüşlüğümüzde de aynıyla faal sanki.
Modern zamanda insan, Aliya’nın da işaret ettiği gibi bir
dualizm anaforunda madde ile mana arasında tercih yapması ve ne olacağına karar
vermesi beklenir halde. Yapay zekâ ile hayatın akışında zaman tasarrufu
sağlayan veya bizim aynı hızda göremediğimiz ayrıntılar ile maddi hayatımıza
dair pek çok mesele halledilebiliyor. Üretim bantları daha hızlı çalışabiliyor.
Yapay olabilen her şeyi yapay zekâ ile üretebiliyoruz. Algoritma ruhu her yerde
kendini hâkim kılıyor. Ama hakîm mi o şüpheli…Düşünüyorum o halde varımdan
üretiyorum o halde varım diyen bir yapı, tüketiyorsun o halde varsın zihniyeti
ile toplumları ve modern zaman medeniyetinin değer dünyasını yönetmiyor mu?
İşte burada insani kendözümüzün yani medeniyetimizin iç yapısını yani toplum-devlet-şehirden
oluşan dış yapının muhtevasını belirleyen değer yapısının yapayını da
üretebilecek miyiz? Yoksa ürettiler de biz onu mu sağlıksız sağlıksız
tüketiyoruz. İnsanlık kendözünden uzaklaştıkça kendini geliştirmek için
üretilen yapay erdemler peşinde daha çok koşar oldu. Metafiziğinde yapayı var
yani dostlar. Yapay zekâ olunca yapay insanlık da oluyor mu? Yapay insan olası
mıdır?
Bu
manada birkaç kavrama dair kendözümüzün penceresinde hayata bakarak sormak
gerekiyor. Gönül bizim değer dünyamızı
bütünleyen çok özel, bizim değer dünyamızı bütünleyen çok müstesna ve bize öz-gü bir öz kavramıdır. İnsan olmamızın
değerine açılan, insanlık duygumuzu var eden çok önemli bir hassamızdır. Batı
dillerine çevirisi bile yapılamayan bu kavram adeta kalbimizde akıl gibidir ve
hâsılası aşktır. Yapay zekâlar acaba yapay gönül de yapar ve satar mı bizlere.
Şu bize yüklenecek mahut çiplerde gönül algoritması da olur mu acaba. İnsan
bunu düşünmeden edemiyor. Değerler sistemi elbette önemlidir; bir medeniyetin
iç yapısını teşkilde kültür nasılımızı tayin ve tespit eder. Lakin yapaylaşan
bir çağda gönüllerin yapayı ileri teknoloji ile üretilebilir mi? İnsan olmaya
heveslenen robotlar ya da robotlaştırılan insanlar için bu kavramın romantik
bir eski zaman esatiri olacağı kesindir. Kendözümüzün müstakbeline bakarken
yapay gönül kavramının o sisli puslu ormanını hiç düşündük mü? Yahut gönlün
yapayı olur mu? Algoritmalar yeni bir Yunus Emre’yi hayatımıza katıp Gönül Calab'ın tahtı, Calap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise Sen sana
ne sanırsan ayruga da onu san Dört kitabın manası budur eğer var ise, diyecek bir vicdanı doğurabilecek mi? Yapay
toplum mümkün müdür?
Vicdan
demişken işte bize yapayı yapılır mı diye sorgulamamız gereken bir önemli değer
daha. İnsandaki huzur-ı ilahi olan vicdanın yapayı nasıl olur? New age dinleri
bunu var etmeye yeter mi? Huzur arayan insanlık dağ başlarında aradığı ama
kalbinde bulması gereken, gönlünde araması gereken huzuru kendözünde bulamayıp
savrulmaya devam mı eder? Yapay algoritmalar bize vicdan getirecek mi? İşte zekânın
yapayı olursa vicdanın da olur mu dediğimiz de modernitenin
böldüğü/yozlaştırdığı madde-mana dengesi ve bozulması önümüze vicdan kavramıyla
alakalı geleceğe dair sorular da çıkarıyor. Maddi hayatımızda bankomattan para
çekerken makinenin gönlü ya da vicdanı bizi tabiiki alakadar etmez; ama o
paranın ne kadar olacağını belirleyen irade; hak kavramı vs. bu noktada vicdanlı
robotlar mı yoksa bizi daha iyi yönetirdi sorusunu akla getiriyor. Acaba
insanlardan daha mı iyi olur? Onun ruhundaki çürümeyi bir algoritma bir robotla
aşabilir mi? Bir mahkemede bir robot yargıç daha mı vicdanlı olur? İşte
insanlık adına yapay sorular. Varlığın merkezinde yer alan insan için
yapaylaşmak değil bilgeleşmek ileri medeniyet hedefi olmalıdır. İnsanın
bilgeleşme yolundaki icatları yahut parlamaları insanlık için ümit var
edecektir. Değilse kendimizle biteviye sürgit kavgada yoldan çıkmamız
kaçınılmazıdır. Yapay devlet olur mu?
Bilgeliğin
bizi getirdiği yerde yanımızda irfan durur. Marufun kaynağı olan bilgeleşme
yolunun merkezinde duran irfanın yapayı olur mu? Kendini bilmekle mesul;
bilgeleşmeye hayata gelen; medeniyet dediğimiz mantık ve düzeni var eden
insanoğlu için malumat toplamanın gayesi yapaylaşmak değil bilgeleşmektir.
İrfan yolu bu manada bir gerekçe ile vardır. İnsanlar taylasanlar ile afra
tafra yapıp alış veriş bezirgânlığında cennet yolcularına bilet satsın diye
değil herhalde. Yapay zekâ hayatımızın insani değerlerine katkı sağladıkça bizi
geliştirir ve kolaylaştırır belki ama gönül, vicdan ve irfan hayatı
yapaylaştıkça ruhumuzda patlayan atom bombalarının enkazı bizi hangi kıyamete
sürükler onu bilmek güçtür. Yapay kendöz ile kendini bilmeye çalışmak maddesine
bakarak gönlüne mana biçen insanın modern çıkmaz halidir. Yapay kendöz üretip
tüketime sunmaya çalışan bir halimiz yok mudur? Teknoloji medeniyeti bilgelik
medeniyetini yapay algoritmalarla gütmeye devam edecekse beklenen son hazindir:
Yesevî pirim ile bitirelim: Başına sarık sarar, Kendine mürit arar, İlmi yok neye
yarar, Ahir zaman şeyhleri Dünyaya kucak açar, Zoru görünce kaçar, Her yere
küfür saçar, Âhir zaman şeyhleri. Yapay din olur
mu? Zekânın yapayı onu da yapar mı? Kendözünüze iyi bakın canlar…
Vesselam