11 Ocak 2018

Yaşamın kıyısına vururken çocuklar

Yanı başınızda, etrafınızda bir çocuk var ise mutlu olmak için başka bir şey gerekmez. Henüz yeni yürümeye başlayan, ağzında yarım yamalak sözcükleri ve herkesin sığacağı kadar büyük yüreğiyle masum bir çocuk yeter, tek başına tüm dünyayı mutlu etmeye.

Oyuncak evinde oyunlar kurarken, bir bakmışsın anne olmuş bazen de baba. Çocukların oyunlarında, babalar öldürmez, anneler terk etmez çocuklarını. Masumdur hep anneler ve babalar çocukların oyunlarında.

Güzeldir dünya, çocukların oyunlarında. Kimse kimsenin gönlünü kırmaz, hakkını yemez, canına kast etmez. Oyuncak alır babalar, şeker verir anneneler çocuklara oyunlarında.

Çocuk ne de olsa. Aklı ermez, gönlü de inanmaz en sevdiklerinin bir gün ansızın canına kast edeceğine.

Oyuncaktan da olsa yıkılacağını hayal etmez çocuk, küçük evinin. Çocuklarında evi yıkılır, altında kalır küçük bedenleri evlerin…

Neredeyse her gün çocuk cinayetlerini bildiren haberler izliyor ya da okuyoruz. Bir kavganın müsebbibi, bir emanetin ihanetçisi ya da bir günahın azmettiricisi olmadığı halde, öldürülen çocukların haberlerini.

Küçük bedenleri yaşamın kıyısına vurmuş çocuklar… Sahilde aynı telaş, kimse farkında değil sahile vuran küçük bedenin ve onun yarım kalan hayallerinin. Farkında değil çocuklar katillerinin. Uyansa yeni bir oyun kursa, yine şeker verir annesi, yine oyuncak alır babası…

Çocuk cinayetlerindeki faillerin anne ve babalar olması dikkatinizi çekiyor mu bilmem? Daha önce yazdığım “çocuğun ilkokulu aile” başlıklı yazımda herkesin anne baba olmaması gerektiğini belirtmiştim.

Bu acı olaylarla karşılaştıkça savunduğum bu fikri daha gür sesle haykırmak istiyorum. Herkes anne baba olmamalı!

Anne baba olmak bir ayrıcalıktır, en değerli varlığın emanet edildiği bir emanetçiliktir. Emanetin ehline teslim edilmesi gerekir. Aksi takdirde çocuklar, anne babaları eliyle öldürülür, dilendirilir ve hatta tecavüze uğrar.

Otomobil kullanmak için bile bir sürü ön koşul ve yeterliliğinin arandığı bir dünyada, herkesin çocuk sahibi olabilmesi ne kadar doğru? Bir katil, bir uyuşturucu müptelası veya bir tecavüzcü dahi rahatlıkla çocuk sahibi olabilmekte. Unutmamak gerekir ki aile her türlü iyiliğin ve her türlü kötülüğün öğretildiği yerdir.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu tür olayların yaşanmaması için önleyici tedbirler almalıdır. Aile eğitimlerinin sayısının ve niteliğinin artırılması sağlanabilir ve aile danışma merkezleri yoluyla aile kurumu tahkim edilebilir.

Çocuklara zarar veren, şiddet uygulayan, taciz eden, dilendiren, çalıştıran insanlardan çocuklarının süreli olarak veya tamamen alınabileceği yasal ve kurumsal zeminler oluşturulabilir. Dünyada bunun bir sürü örneği var.

Çocuklar öldükten, madde bağımlısı olduktan, tacize ve tecavüze uğradıktan sonra mücadele etmek çok gerçekçi değil. Önemli olan bu mücadele ve kararlılığı bir mağduriyet oluşmadan ortaya koymak.

Çocuklar kendi ailelerinde, kendi anne babaları eliyle tüm bu olumsuzlukları yaşayacaklarına varsın anne babalarından ayrı kalsınlar, devletimizin merhametli ve sıcacık sevgi evlerinde yetişsinler. Bazı anne babaların varlığı, yokluğundan daha kötü.

Çocuklar savaşta dahi öldürülmez. Bırakalım dünyanın yemyeşil düzlüklerinde koşsun çocuklar. Gülücükleriyle biraz olsun arındırsın kirlerinden dünyayı. Çocuklar sevgiyle, mutlulukla, hoşgörüyle, değerle ve inançla büyüsünler ki yarının dünyası daha güzel, daha müreffeh ve daha huzurlu olsun…

 Çocuklar uyur gecenin koynunda,

Karanlığa inat rengarenktir düşleri,

Ağlayan her çocuğun vebali asılı boynumda,

Kâfidir bir çocuğun gülücükleri,

Mağlup etmek için tüm kötülükleri…  

 

@SapsaglamOzkan