Yemen, yüzyılımızın en büyük insanlık dramı
Her şey ismi ile Müsemmadır derler. Türkülerimizde bile hep hüzün ile söylenmiş, hep ayrılık hep gurbet ile anılmıştır. Figan ve duman ile başlayan yemen türküsü sanki bu günkü yemen in yaşadığı acıyı tarif ediyor.
Çemenin bile
gül olarak görüldüğü, bir çift kundurayla birde fes ile gidilen bir sevda,
fakat gidenin dönmediği hep yüreklerde ukde bırakan bir Yemen.
Ve ‘’Bi eyyi
zenbin kutilet’’ (hangi suçtan dolayı öldürüldüler) sorusunun ‘’Ano
yemendir….’’ Diye cevap verildiği günümüz.
Romalı
tüccarlar tarafından konumu, sahip olduğu doğal güzellikleri ve verimli toprakları
dolayısı ile “Mutlu Arabistan” (Yemen el Said) olarak tanımlanan Yemen, bugün
“mutlu” sıfatıyla çelişen bir durumdadır.
Aden
Körfezi-Bab’ül Mendep Boğazı-Kızıldeniz-Süveyş Kanalı su yolunun güneyini
kontrol eden stratejik bir mevkide bulunan Yemen’e bölgesel/küresel aktörlerin
doğrudan/dolaylı müdahalelerinin, sınırlı kapasiteye sahip ülkenin kırılgan
içyapısından kaynaklanan hassasiyetlerle birleşmesi, yemende savaş ve acıya
dönüştü.
Bu bölgede
oluşabilecek uzun süreli güvensizlik ortamı, dünya ticaretinin yanı sıra
küresel ölçekte enerji güvenliğini, bu rotada taşınan enerjiye bağımlı
ülkelerin ekonomilerini ve iç istikrarlarını etkileyebilecek bir potansiyele
sahiptir.
Yemen
savaşının başlama sebebini çok kısaca hatırlayalım: Cumhurbaşkanlığı görev
süresi dolmuş olan Mansur Hadi, 2015’te Suudilerin baskısıyla istifa etti.
Ensarullah Hareketi, ülkede otorite boşluğu oluşmaması ve seçimlere kadar
ülkenin yönetilebilmesi için cumhurbaşkanlığı konseyi kurulmasını önerdi.
Diğer siyasi
gruplar tam bu öneriyi görüşmeye başlayacakları sırada Mansur Hadi Aden’e kaçıp
istifasını geri aldığını açıkladı ardından da Riyad’a kaçıp Suudilere askeri
müdahaleye çağırdı.
Görev süresi
dolmuş ve istifa etmiş olan birinin kendini yeniden cumhurbaşkanı ilan edip
ardından da yabancı güçleri ülkesine savaşa çağırması Suudiler ve Amerika
tarafından “meşru gerekçe”, Yemenlilerin ülkelerini savunması ise terörizm ve
istikrarsızlık sayıldı.
O gün bu
gündür, Suudilerin ve İran’ın Yemene istikrar getirme yalanı ile yıllardır
işlediği cinayetler; Amerika, diğer Batılı devletler ve bazı bölge ülkeleri
tarafından ya açıkça desteklendi veya görmezden gelindi.
ABD’nin
Afrika’ya yönelik 2007 yılında oluşturduğu U.S. AFRICOM’a ait bir müşterek
görev gücü, Bab’ül Mendep Boğazı’nın batısını kontrol eden Cibuti’de
konuşlandırıldı. Boğazın doğusundaki ülke ise Yemen’dir.
Bab’ül
Mendep Boğazı, Yemen’e ait Perim adası tarafından ikiye ayrılmakta, bu durum
Boğaz kontrolünde tarih boyunca Yemen’e stratejik bir üstünlük sağlamaktadır.
AFRICOM,
ABD’nin ulusal çıkarlarının korunmasını, Enerji yollarının güvenliğini
sağlanmasını, sözde bölgesel istikrar ve güvenliğin desteklenmesini,
işbirliğinde bulunulan uluslararası partnerlerle bölgede ortaya çıkabilecek
krizlere cevap verilmesini ve uluslararası tehditlere karşı caydırıcılığın
sağlanmasını amaçladığını söylese de Yemen de savaş ve katliamları körükleyip,
bu arada bölgenin enerji kaynaklarını güvenli bir şekilde Batı ve Amerika ya
transfer etmekten başka bir şey yapmamıştır.
Ve sonuç!
Büyük bir trajedi.
Bugün 27,4
milyon olan toplam Yemen nüfusunun 18,8 milyonu insani yardıma ihtiyaç
duymaktadır, sivillerin 10,3 milyonu çok acil gıda yardımına ihtiyacı var. 7,3
milyon Yemenli ise kıtlığın eşiğinde.
3 milyondan
fazla insan evlerini terk etmeye zorlanmış durumda.
Dünya Gıda
Programı verilerine göre ise 6,8 milyon kişinin "ciddi açlık
tehlikesiyle" karşı karşıya olan ülkede 3 milyon hamile/emziren bayan ve 5
yaş altı çocuklar gıdasızlıktan ölmek üzere. Ayrıca ağır bombardımandan dolayı
ülkede sağlık hizmeti veren kuruluşların yaklaşık dörtte ikisi de kullanılamaz durumda.
Yemen’deki
insani kriz sadece su ve gıda eksikliğinden kaynaklanmamaktadır. Yemen halkının
karşı karşıya olduğu bir diğer tehdit unsuru ise salgın hastalıkların ülkede
hızla yayılmasıdır.
Dünya Sağlık
Örgütünün (DSÖ) yayımladığı rapora göre kolera salgınının ortaya çıktığı günden
beri ülke genelinde bir milyonun üzerinde şüpheli vaka görüldüğü ve salgın
nedeniyle on binlerce kişinin öldüğü ve bu salgının iki milyon kişiyi hala
tehdit ettiği belirtilmiştir
Yemen’de
çocukların durumu ise çok daha vahimdir. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım
Fonu UNICEF verilerine göre, çatışmaların başlamasından bu yana ülkede bin 650
çocuk hayatını kaybetmiş, 3 binden fazla çocuk ise sakat kalmıştır. Yemen’de 8
milyon çocuk acil yardıma muhtaç durumdadır. 1.6 milyon çocuk zorunlu olarak
yerlerinden edilmiş ve 500 bin, beş yaş altı çocuk yeterli gıda alamamaktadır.
Bütün
bunlara ek olarak Yemen’de bu süreçte beş yaş altı 40 bin çocuk önlenebilir hastalıklardan
dolayı hayatını kaybetmiş kaybetmeye de devam etmektedir.
Yemen’de
durumun bu kadar vahim olmasında en büyük etken koalisyon güçlerinin deniz
ablukası ve bu nedenle sivillere gerekli yardımların ulaştırılamamasıdır.
BM İnsani
İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Durumlar Koordinatörü
Stephen O'Brien “Yemen'de dünyanın en büyük insani krizlerinden biriyle karşı
karşıyayız” diyerek ülkede yaşanan krizin boyutlarını gözler önüne sermiş ve durumu
özetlemiştir.
Dünyanın
hangi bölgesinde olursa olsun yaşanan her savaşta en fazla zararı siviller ve
çocuklar görmüyor mu?
Vesselam.