Yeni Bir Yılda İnsanın En Değerli Hazinesi Olan Zamanı Yönetmek: Zamanı Yönetmenin Psikolojisi
Günler, aylar, mevsimler geçti. Şu günlerde bütün dünya yeni bir yılın eşiğinde. Yeni bir yıl bize insanın, zamanla kayıtlı-bağlı bir varlık olduğunu hatırlatır. Ayrıca, insanın en önemli hazinesinin zaman olduğunu gösterir. Bu hazineyi iyi bir şekilde yönetmek gerekir.
Zaman Nedir? Zaman, insanların bireysel ve toplumsal
yaşamlarını düzenlemelerini sağlayan en önemli araçtır. Zaman; “bir işin, bir oluşun içinde geçtiği,
geçeceği veya geçmekte olduğu süre ya da vakit” olarak tanımlanır. Zaman algısı, zamanın geçişine ve olayların
süresine ilişkin öznel deneyimi ifade eder. Psikolojide zaman
konusu; zamanı tahmin etme, deneyimin süresini algılama, algılanan değişim
oranı, tepki zamanı, zaman yönelimi, zaman yönetimi, zamanın dışsal açıdan
hesaplanması, zamanın içsel olarak tahmin edilmesi, zamanın içsel farkındalığı,
içsel zaman perspektifi, gündüzcü ve gececi gibi kavramlar etrafında incelenir.
Bu kavramlardan zaman yönetimi, günlük
yaşamımızın ve hayatımızın temelini oluşturur.
Zaman yönetimi nedir? Zaman yönetimi, bireylerin
önceliklerini belirleyerek zamanlarını düzenlemeleri olarak ele alınabilir. İnsanlar zamanı yönetirken kendilerini de
yönlendirerek yönetirler. Bireyler zamanlarını verimli bir şekilde
yöneterek yaşam kalitelerini yükseltirler; daha rahat ve stresiz bir şekilde
yaşama imkânını da elde ederler. Zamanı yönetmek; hayatımıza istikrar getirir, amaçlarımıza ulaşmamızı
sağlar, ilişkilerimizi geliştirir, hayal kırıklığımızı azaltır ve sağlımızı
iyileştirir. Etkili zaman yönetimi, gün içerisinde daha
fazla saat bulmamızı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda stres ve kaygı
seviyemizi azaltarak daha sağlıklı ve sorunsuz bir uyku çekmemizi sağlar. Bu beceriyi başarılı bir şekilde kullanmak,
değerlerimizi ve önceliklerimizi yeniden düşünmemizi ve yaşam tarzımızda bazı
önemli sürdürülebilir değişiklikler yapmamızı gerektirir. Ancak ortaya
çıkan faydalar, gösterilen çabaya
fazlasıyla değer.
Zamanı iyi yönetememenin sonuçları nelerdir? Zamanı yönetememek, öncelikle verimsizliğe neden olur. İkincisi, bireyler yapmaları gereken
işleri ve görevleri ertelerler. Üçüncüsü,
bireyler dikkat ile ilgili sorunlar yaşar. Dördüncüsü,
öz denetim sorunlarını ortaya çıkarır. Beşincisi,
bireyi başarısız kılar. Altıncısı,
bireylerin kendilerinden beklenen rolleri yerlerine getirmelerini
engeller. Yedincisi,
bireylerin iş ve özel yaşam arasındaki dengeyi yakalayamamalarına neden olur. Sekizincisi, bireylerin daha fazla
stres yaşamalarına ve stresle başa çıkma güçlerinin azalmasına neden
olur.
Zamanı daha etkili yönetmek için neler yapılabilir? Zamanı etkili yönetebilmek için öncelikle, onunla savaşmayı bırakmak ve
zaman kıtlığından yakınmaktan vazgeçmek gerekir. İkincisi, yapılacaklar listesinden önce; önceliklerimiz,
değerlerimiz, kişilik özelliklerimiz, yeteneklerimiz, beklentilerimiz gibi pek
çok noktadan kendimizi tanımamız gerekir. Üçüncüsü, zamanı iyi yönetmek için dürtülerimizi kontrol etmek
gerekir. Dördüncüsü, zamanımızı
çalan kişilere, nezaketlice hayır demek iyi gelir. Beşincisi, yeterince dinlenmek gerekir. Altıncısı, bir takvim kullanmamız, yapacaklarımızı
somutlaştırmamızı sağlar. Yedincisi,
çoklu göreve odaklanmak yerine, tek bir işe odaklanmalıyız. Sekizincisi, yapacaklarımızı
aşamalandırmamız gerekir. Adım adım hareket ederek bütüne daha kolay
ulaşabiliriz. Dokuzuncusu, zamanı
iyi yönetmenin en iyi yolu, istediğimiz işleri yapmaya başlamaktır. Onucusu; zihinsel netlik, yeni bakış açısı kazanmak ve
odaklanmak için temiz hava almak, yürüyüş yapmak gibi aktiviteler yapılabilir. On birincisi, cep telefonu,
internet ve televizyon gibi teknolojik aletlere günün belli ve sınırlı
zamanlarında bakmak gerekir. On
ikincisi, zamanı etkili kullandığımızda ne kadar çok zamanımızın olacağını
düşünmemiz bizi zaman baskısından kurtarır. On üçüncüsü, hata yaptığımızda kendimize hoşgörü ile yaklaşmamız
gerekir. Herkes hata yapabilir. Başarılı insanlar hatalarından ders alırlar ve
gerçekleştirecekleri sonraki işlerine başlarlar. On dördüncüsü, ölümlü olma gerçeğimizi hatırlamaktır. Bu gerçeği
hatırlamak, bizim önceliklerimizin neler olduğunu görmemize yardımcı
olacaktır. İnsanın faniliği, bu yolculuğun zamanının sınırlı
olduğunu insana hatırlatır.
Din psikolojisi
açısından da zaman yönetimi önemlidir. Zamanı nasıl yapılandırmak gerektiği
sorusunun yanıtı, yaratılış gerçeğinde yer almaktadır. Bu konuda Allah, Secde Suresi 9. ayette “Sonra ona düzgün bir şekil vermiş ve ruhundan
ona üflemiş; sizi kulak, göz ve gönüllerle donatmıştır. Ne kadar da az
şükrediyorsunuz!” şeklinde ifade etmektedir. Bu noktada
Allah’ın insanlardan istediği (hiçlik âleminden varlık âlemine gelen ve insan
olan insandan) kendisinin yaptıklarını ve verdiği nimetleri görmeleridir ve
şükretmeleridir (bu gerçeklik psikolojide minnettarlığa yönelik yapılan
çalışmalarla da doğrulanmaktadır). Bu noktada Allah, insanlardan sadece ve
sadece hakikati anlayacak şekilde zamanı yapılandırmayı istemektedir.
Mülkün gerçek sahibi olan Allah, ölümün
hiçlik olmadığını ve insanın zamanı hikmetli bir şekilde kullanmasının
faydasını göreceğini Enbiya Suresi 47. ayette “Biz, kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye,
hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi
olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak biz (herkese)
yeteriz” şeklinde ifade etmektedir.
Tüm bunların yanında insan için zamanın biriktirilmeyen,
yenilenmeyen, ödünç alınmayan, saklanılamayan ve geri döndürülmeyen bir
gerçeklik olduğunu yüce Allah da Mümin Suresi 99. ayette “ Nihayet onlardan birine ölüm gelip
çatınca, “Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler
yapayım” der. Hayır! Onun söylediği bu söz boş laftan ibarettir. Önlerinde,
yeniden diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır” şeklinde ifade etmektedir. Bu ayet, zamanı
sadece dünya açısından değil ahiret açısından da etkili yönetmemiz gerektiğini
göstermektedir.
İnsan, zamanın sahibi değildir ve
emanetçisidir. Üstelik insanın elinde
tutabildiği tek gerçek zaman, içinde bulunduğu andır. Ayrıca, insanın zaman içerisinde el ettikleri de ayrılığa ve yokluğa
mahkûmdur. Tüm bu gerçekler zamanı; içsel, mental-zihinsel ve manevi açıdan
kendimizi zenginleştirerek kullanmamız gerektiğini göstermektedir. Bu noktada, kalan ömür dakikalarımızı keşkeler yerine
içsel, mental-zihinsel ve manevi açıdan zenginleştirerek kullanmamızı umut
ederim.