Yeni müfredata genel bir bakış

Millî Eğitim Bakanlığı uzun zamandır üzerinde çalıştığı yeni müfredat taslağını kamuoyuyla paylaştı. Askıya çıkarılan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adlı yeni müfredata ilişkin pek çok görüş ileri sürüldü. Alışılageldiği gibi okuyan-okumayan, bilen-bilmeyen pek çok kişi metinler üzerinde yorum yaptı ve yapmaya devam ediyor. Namık Kemal’in ifadesiyle elbette “Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar.” Ancak bunun bilgi dâhilinde ve uzman kişilerce yapılması önemli değer taşıyor. Değerli olan diğer bir husus, modelle ilgili görüş ve önerilerin ilgili yere yapılması. Diğer önemli bir konu ise tenkitle birlikte teklifin de yapılması.

Mesleğimizin icabı olarak taslak modeli inceleyip değerlendirmemiz kaçınılmazdı. Yaptığımız incelemeye ilişkin tespit ve tekliflerimizin bir kısmını muhataplara arz ederiz:

1.      Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adlı programın çeşitli yerlerinde de belirtildiği gibi “bütüncül bir model” ortaya konmaya çalışılmıştır. Bütünlük iki şekilde kendini göstermektedir. Bunlardan ilki anaokulundan lise sona kadar devam eden aynı yapı söz konusudur. İkincisi belirlenen beceri kümelerinin bütün derslerde kendini gösteren bir yapı arz etmesidir. Bu iki unsur açısından bütüncül bir model ortaya konması önemli/isabetli bir uygulama olarak değerlendirilmektedir. Ancak metinde gerek dil bakımından gerekse söylem bakımından bir bütünlüğe ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Özellikle programın ilk 13 sayfası ile bundan sonra gelen kısımlardaki dil-anlatım ve kelime seçiminin birbirinden epeyce farklı olduğu göze çarpmakta, dahası metnin bu hâliyle büyük ölçüde imtizaçtan yoksun olduğu değerlendirilmektedir. Bu durum metnin birbirinden bağımsız kişi/ler tarafından parça parça yazıldığı intibaını vermekle birlikte dağınık bir yapı izlenimi oluşturmaktadır.

2.      Programın pedagojik olarak kendini en çok gösteren tarafı “beceri merkezli” olmasıdır. Bu yönüyle program Türk Eğitim Sistemi için çığır açıcı bir nitelik arz etmektedir. Çünkü model, alan eğitimi literatüründe neredeyse yarım asırdır talep edilen/hayata geçirilmesi gereken bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Mezkûr modelin beceri merkezli olması, bilginin ihmal edilmesi anlamını taşımamalı; iki kavram arasında tercih yapılmasına/alternatif oluşturmasına imkân verilmemelidir. Ancak beceri kümelerinin büyük çoğunluğunun (kavramsal, eğilimler ve sosyal-duygusal) MEB tarafından daha önce ortaya konmuş olan K12 Beceriler Çerçevesi metninden alındığı görülmektedir. Söz konusu bu metninse kaynakçasından tam olarak anlaşılmasa bile başta ABD’de yayınlanmış olan 21. yy. becerileri başta olmak üzere Batı menşeli metinlerden çeviri yoluyla elde edildiği anlaşılmaktadır. “Kültürel” bir alan olması gereken eğitimin kavramsal beceriler kümesine dâhil edilenlerin bir ölçüde evrensel olabileceği düşünülerek ithal edilmesi kısmen kabul edilebilir olsa bile “sosyal-duygusal beceriler ile eğilimler” kısmına dâhil edilen içeriklerin kültürel yönünün ağırlıklı olmasından dolayı yerli bilimsel literatürden/birikimden istifade edilerek oluşturulması gerekli görülmektedir.

3.      Müfredat taslağının 3. ve 4. sayfalarında yer alan infografiklerde yazılmış olan “Eğitim Felsefemiz” ve “Eğitim Felsefesi” kavramları yer almaktadır. Ancak metinde böyle bir içerik sunulmamıştır. Ya da başka bir deyişle modelin dayandığı felsefe açık bir şekilde ifade edilmemiştir. Bilindiği gibi hem klasik eğitim sistemlerinin hem de modern eğitim sistemlerinin temellendirildiği bir felsefe vardır. Bireyler de bu felsefeye göre yetiştirilmektedir. Bunun Türk millî kültürü ve tarihi birikiminden hareketle modern bir biçimde oluşturulması gerekmektedir. Taslağın bu yönünün behemehâl tamamlanması elzem kabul edilmektedir.

4.      Öğretim Programlarının Perspektifi başlıklı kısım içerik itibariyle önemli bir görünüm arz etmektedir. Özellikle burada yer verilmiş olan medeniyet, insan ve Türkçe vurgusu son derece isabetli görünmektedir. Ancak metinsel olarak yeterli derinliğe, dil ve anlatım ile estetiğe sahip gözükmemektedir. Örneğin ikinci ve dördüncü paragrafta insandan bahsedilirken araya bunlarla ilgisi olmayan bir paragraf (üçüncü) eklenmiştir. Bu bölümün “Türk Eğitim Felsefesi” başlığı altında yeniden düzenlenerek tarihî ve sosyo-kültürel temellendirilmesinin yapılması önerilmektedir. Burada Orhun Yazıtları’na, Kutadgu Bilig’e, Mesnevi’ye, Mevlid’e; Tonyukuk’a, Nizam’ül Mülk’e, Yunus Emre’ye, Hacı Bektaş Veli’ye, Hacı Bayram Veli’ye, Âşık Paşa’ya, Bakî’ye, Evliya Çelebi’ye, Şeyh Galip’e, Ahmet Cevdet Paşa’ya, Mehmet Akif’e, Nurettin Topçu’ya, Cemil Meriç’e, Seyyid Ahmet Arvasî’ye; Harizmî’ye, Kindî’ye, Farabî’ye, Birunî’ye, İbn Sina’ya, Cezerî’ye, Ali Kuşçu’ya, Mimar Sinan’a, Piri Reis’e, Sabiha Gökçen’e, Vecihi Hürkuş’a, Prof. Dr. Aziz Sancar’a; Oğuz Kağan’a, Attila’ya, Selçuk Bey’e, Sultan Alpaslan’a, Selahaddin Eyyubî’ye, Osman Gazi’ye, Fatih Sultan Mehmet’e, Sultan II. Abdulhamit’e, Atatürk’e; Mostar Köprüsü’ne, Süleymaniye ve Selimiye’ye; Çaldıran’a, Çanakkale’ye, Dumlupınar’a; Nene Hatun’a, Şahin Bey’e, Fethi Sekin’e, Ömer Halisdemir’e; halaya, bara; bindallıya, türküye, deyişe; mendil kapmacaya, cirite, Kırkpınar’a atıflar yapılarak arka planı olan bağdaşık, tutarlı, kabul edilebilir ve estetize edilmiş bir metin yer almalıdır.

5.      Programda “Öğrenci Profili: Yetkin ve Erdemli İnsan” başlıklı bölümde yer alan nitelikler (yetkin ve erdemli insan, bilge, cesur, merhametli, vatansever, estetik, ahlaklı, sağlıklı, iradeli, sorgulayıcı, üretken) ile bunların alt bileşenlerinin yerinde/isabetli olduğu değerlendirilmektedir. Ancak bu kısmın bir önceki bölümle (bizim önerimize göre Türk Eğitim Felsefesi bölümüyle)  birleştirilerek Türk kültüründeki arka planı/karşılığı atıflar yoluyla verilmelidir. Söz gelimi, yetkin ve erdemli insan için Yunus Emre Divan’ına ve daha pek çok kurucu metne/esere, sağlıklı insan için Safahat’a atıf yapılabilir. Ayrıca bu bölümde iki alt başlıkta (birinci ve sonuncu) yer verilen “ruh ve beden” ile “beden ve ruh” kavramları ve içeriklerinin benzer olduğu değerlendirilmektedir.

6.      Modelin ortak metninin başında yer alan felsefe/perspektif/öğrenci profilinin bir sayfalık özetle ders müfredatlarının her birinin başında da yer almalıdır. Çünkü ortak metin müfredat çalışmaları için yeni olduğundan dolayı okunmama/gör ardı edilme ihtimaline sahip olabilir.

7.      Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde değerlere özellikle vurgu yapılmış ve Erdem-Değer-Eylem Modeli adıyla yeni bir anlayış benimsenmiştir. Modelde saygı, sorumluluk ve adalet çatı değerler olarak sunulmuş ve bu değerler etrafında kümelenen bir değer çerçevesi oluşturulmuştur. Bu kısımda yer verilen değerlerle huzurlu insan, huzurlu aile ve toplum ile yaşanabilir çevrenin hedeflenmesi isabetli olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca aile bütünlüğünün burada bir değer olarak zikredilmesi dikkate değer bulunmuştur.

8.      Modelde “Farklılaştırma” başlığı altında yeni bir öğretim anlayışının yer aldığı görülmektedir. Bununla öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, bireyselleştirilmiş ve esnek bir yaklaşımın benimsendiği ifade edilmekle birlikte öğrencilerin ilgi, yetenek ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak kapsayıcı bir eğitim ortamının oluşturulması hedeflenmektedir. Bu kısım müfredat için önemli bir yenilik olarak değerlendirilmektedir.

9.      Modelin ortak metninde kaynakçaya yer verilmemiştir. Hâlbuki becerilere kaynak teşkil eden “K12 Beceriler Çerçevesi” başlıklı metinde hacimli sayılabilecek bir kaynakçanın yer aldığı bilinmektedir.

10.  Ayrıca modele bütüncül olarak bakıldığında, metnin bir bütünlük ve ahenk yerine dağınık ve karmaşık bir yapı görüntüsü verdiği değerlendirilmektedir. Gerek ortak metinde gerekse ders programlarında çok fazla başlık bulunmakta, fazlaca detaya ve tekrara yer verildiği görülmektedir. Söz gelimi, ortak metinde 14. sayfadan itibaren başlayan öğrenme çıktıları çerçevesi 48. sayfaya dek sürmektedir. Burada uzunca yer verilen beceriler her dersin programında zaten yer almaktadır. Bu bakımdan ilgili kısmın kısaca özetlenmesi tavsiye edilmektedir. Yine bazı bölümlere metin sonu dipnot verilmek suretiyle metnin daha sıkı hâle getirilmesi önerilmektedir.