21 Kasım 2015

Yeni Türkiye’de ‘Eski Türkiye’ güvenlikçisi olmaz…

Kurdun dişine kan değdi, korkun!

Adam olun!

Türksen övün, değilsen itaat et…

Ne mutlu Türküm diyene…

Bu devletin gücünü gör…

Devlet her yerde…

Kızlar geldik, ininize girin…

Devlet geldi…

Türk'ün gücünü göreceksiniz…

Kanımız aksa da zafer İslam'ın…

Esadullah timleri burada…

Allah (C.C) her şeye yeter…

Diyarbakır'ın Silvan, Bismil ve Sur ilçelerindeki sokağa çıkma yasakları sonrasında duvarlara Özel Hareket Polisleri tarafından yazıldığı söylenen sloganlar bunlar.

‘Yazıldığı söylenen' demem lafın gelişi ve pek de anlamı yok aslında. Çünkü sosyal medyadan başlayıp, birçok gazetenin sayfalarına düşen fotoğraflar, videolar işin pek de iftira, yalan, provokasyon ya da algı operasyonu ile geçiştirilecek yanının olmadığını gösteriyor maalesef.

İçişleri Bakanlığı'nın inceleme başlatmış olması da orada bir şeyler olduğunun kanıtı zaten.

Dilerim Bakanlık incelemesi, ev, okul ve camilerin duvarlarına yazılan bu yazıların ‘operasyonlara katılan personelce yazılıp yazılmadığı' yazıldıysa ‘hükümeti zor duruma sokmak' için mi yoksa ‘metanetsiz bir intikam duygusuyla' mı yazıldığını ortaya çıkarır.

Çünkü Eski Türkiye'yi hatırlatan bu reddedici, zorba, üstenci ve ırkçı dilin hiç hafife alınmadan üzerine gidilmesi şart.

Hele de Kürtler adına onca güzel şeyler yapılmış, ‘Çözüm Süreci' ile birlikte bölge halkının sevgisi kazanılmış, memlekete dair umutları çoğalmışken.

Ya da PKK'nın ‘Devrimci Halk Savaşı' girişiminin Kürtler tarafından itibar görmediği ve operasyona katılan polislerle halkın güzel ve anlamlı anlar paylaştığı görülürken.

Halkın 1990'lar ile 2010'lar arasında net bir farkın olduğunu görebildiği zamanda eski acıları, travmaları hortlatacak girişimlerin nasıl büyük bir yanlış olacağı akıldan çıkarılmamalı.

O yüzden yazılanları ‘TC Giremez' yazısına karşı yazılmış duygusal yazılar olarak masumlaştırmanın da…

Bu olaylara dönük haberleri tamamen senaryodan ibaret saymanın da…

Yaşananın bir savaş olduğuna ve savaşlarda böyle şeylerin olacağına kolayca inanmaların da…

Her şeyin bir uydurma olduğunu söylemenin de...

Özel Harekât timlerinin başarılı operasyonlarına gölge düşürmek isteyen bir takım medya kuruluşlarının algı operasyonu gibi eskilerde pek rağbet gören reaksiyonlarla geçiştirmenin de anlamı yok.

Aksine bir hukuk devletinde her güvenlik görevlisinin attığı kurşundan, ettiği lafa, kılık kıyafetinden halka yaklaşımına kadar her şeyiyle o devlete yakışıp, yakışmadığına dikkat etmesi gerektiği ısrarla vurgulanmalı. Verdiği mücadelenin her daim hukuk çerçevesi içerisinde kalmasından sorumlu olduğu inatla söylenmeli.

Bu olayların hafife alınması, en başta son 13 yılda hak hukuk, adalet ve insan hakları hususunda atılmış onca olumlu adımın heder edilmesi anlamına gelir çünkü.

Askeri vesayetin geriletilmesi, hukukun paralelci çetelerin ve vesayetçilerin işgalinden kurtulması adına yapılan onca çabanın yok sayılması anlamına da.

‘Fetullahçı Terör Örgütü'nün hangi kötülükler yapabilecek kadar zıvanadan çıktığının unutulmuş olması anlamına da tabii ki.

O yüzden kimsenin Eski Türkiye'deki gibi kolayca gocunmasının, aşırı alınganlık göstermesinin, savunmaya geçmesinin gereği yok.

Biliyoruz ki kötüler, art niyetliler, zayıflar, kolayca kananlar, psikopatlar, hastalıklı tipler, ortalığı karıştıranlar her zaman her yerde olacak.

Hem de 90'lı yıllarda bu ülkede hangi rezilliklerin, kirli işlerin üstünün kapatıldığı bilinirken. Görmemezlikten gelindiğinde hangi suçların ve günahların işlendiği yeterince görülmüşken. Devletin güvenlik güçlerinin taraftarı oldukları partilerin ve savundukları çağdışı düşüncelerin nasıl esiri olabildiklerine şahit olunmuşken.

Kim onların aşırı milliyetçi, Türkçü, ırkçı anlayışla her olayı bir misillemeye, kör bir intikama dönüştürmelerinin yaşanılan acılarda, yaralarda etkisinin olmadığını söyleyebilir bugün?

Lafın özü,  ‘Yeni Türkiye'yi kuranların Eski Türkiye'yi anımsatan her yanlışın üzerine sonuna kadar gitmesi boyunlarının borcu.

Sonuç beklemekse ‘Yeni Türkiye'yi destekleyen her vatandaşın.