08 Kasım 2015

Yeni Türkiye’de yaşama rehberi

Seçimin üzerinden 8 gün geçti.

Zafer sevinci ve hezimet hüznü arasında gidip gelen milyonlarca insan, beğense de beğenmese de sonucu kabullenmeye başladı.

İnsanlar günlük hayatlarına hızla geri dönüyor.

Kimi seçim sonrası yeni bir pozisyon arayışında,

Kimi seçim sonuçlarını hazmetmenin derdinde…

E, kolay değil, aylarca küfrettiğin; gitti, gidecek, gidiyor heyecanıyla beklediğin hükümet, daha güçlü dönüyor iş başına.

Bir 4 yıl daha gönülleri elvermese de katlanmak zorundalar bu duruma.

Kin ve nefret dolu sözleri, hakaret sınırlarını aşıyor sıklıkla.

Ellerinde olsa bir kaşık suda boğacaklar yüzde 49.5…

Bir de zaferi kaldıramayan grup var.

“Alçak dağları biz yarattık” havasına girdiler bir anda.

Üçüncü çoğul şahıstan, birinci tekil şahsa çevrilen söylemlerinden tanıyabilirsiniz onları.

Siyasilerden bahsetmiyorum, mahallemizdeki komşumuz, iş yerindeki arkadaşımız onlar.

Zafer sarhoşluğuyla ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor.

Sayıları az olsa da çevreye rahatsızlık veriyorlar.

Ben seçim sonuçlarını hazmetmek için formül arayışına girenlere ve zafer sarhoşluğu yaşayanlara bir dizi tavsiyede bulunacağım naçizane.

Önce üzgünler:

  • Dünyanın sonu değil. Yenilgilerden ders çıkarmak gerek. Bundan sonra ileriye bakmak, “nerede hata yaptık” demek önemli.
  • “Bu yüzde 50 içinde yer alanlar, o kadar da kötü insan olmayabilir” diye düşünmek kalp acısına iyi gelebilir. İnsanların güzel yönlerini görmeye çalışın.
  • Kendinize, oturup kahve içecek sıradan bir Ak Partili arkadaş edinin. Ama dikkat edin; fanatik, kavgacı azınlıktan olmasın. İstikrar kaygısıyla, çoluğunun çocuğunun geleceğini düşünerek veya samimiyete duyduğu inançtan dolayı oy veren çoğunluktan seçin. Kahvelerinizi yudumlarken o kadar da korkacak bir durum olmadığını fark ederek rahatlayacaksınız.
  • Bir başörtülüyle oturup sohbet edin. Yıllar önce bir çalışma arkadaşımın “Ben buraya gelene kadar hiç türbanlı bir kadınla konuşmamıştım. Bana çok garip gelirdi türbanlılar ama siz de normal insanlarmışsınız” itirafındaki gibi normalleşme duygusu yaşayabilirsiniz…
  • İntikam hırsı gözünüzü kör etmesin. Öfkeyle kalkan zararla oturur…
  • Sinemaya gidin, sosyal hayatınızı renklendirin, hobiler edinin ama bunları yaparken “terk edilmenin acısını çikolata yiyerek bastırmaya çalışan genç kız” gibi değil, “Yahu, hayatımız altüst olmamış aslında” telkiniyle yapın.

Ve zafer sarhoşları:

  • Seçim sonucunun arzu ettiğiniz derecede yüksek olması güzel ama önemli olan hayat sınavında yüksek notlar almak. Unutmayın, hayat sınavına her sabah yeniden giriyoruz.
  • Takımı kupa almış fanatik taraftarlar gibi “nasıl ezdik ama” diye ortalıkta dolaşmak sizi sadece itici yapar. Bu iticilik hem size, hem bir sonraki seçimde takımınıza zarar verebilir. Aklınızın bir kenarına yazın.
  • Hükümetler/partiler, vatandaşa hizmet içindir. Siyasilerin Allah rızası gözetmesi onları bir adım öne geçirir ama bunun bir dindarlık-din düşmanlığı savaşı olmadığının farkına varın.
  • “Kibir” hem çirkin hem şeytani bir haslettir. Başbakanın “tevazu” vurgusunu doğru okuyup anlamaya çalışın.
  • Üzgünlerle ve toplumun bütün kesimleriyle “empati” kurmaya çalışın. Sağlıklı bir toplum olmanın yolu, ne kadar farklı düşünüp inansak da birbirimizi anlamaktan geçiyor.