26 Ocak 2016

Yenilirken kazanmak

Geçtiğimiz hafta Fenerbahçe'ye yenilmesine rağmen kazanan Tuzla Spor'u yürekten tebrik ediyorum. Yenilirken kazanmak nasıl bir şey? Dediğinizi duyar gibiyim.

Kupa maçlarında üç kura da büyüklere düşen ikinci lig takımlarını sevinçle karışık ayrı bir heyecan basar. Bu karşılaşma onlar için büyük bir şanstır. Maçlar canlı yayınlanacağı ve ülke gündemine girecekleri için başka bir motive olurlar.

Büyük takımları şehirlerine getirmeleri onlar için ayrı bir gurur kaynağıdır. Kadroda bulunan oyuncuların torunlarına anlatacağı önemli bir hatıradır. Özellikle yıldız futbolcuların şehirlerinin sokaklarında dolaşması büyük bir sevinç kaynağıdır. Birkaç yıl önce Galatasaray'la oynayan Tokat Spor'un başkanı kadroda olmayan Drogba için “Keşke Drogba da gelseydi de şehrimize şöyle bir el sallasaydı” demesini hiç unutamıyorum.

Kupa maçında Fenerbahçe ile aynı guruba düşen Tuzla Spor skorun yanı sıra, alt liglerdeki kulüplerin yaşadığı sıkıntılara dikkati çekmek için halk otobüsü kullanarak bir farkındalık oluşturmak için Kadıköy'e stada kadar meşhur 500 T hattındaki halk otobüsü ile gittiler. Bu gidişi de büyük bir eğlenceye çevirdiler. Takım oyuncularından Nihat Yılmaz otobüs içerisinde basın mensuplarının huzurunda Gaziantep'te hemşirelik yapan kız arkadaşına evlilik teklifi yaparak ‘evet' cevabını aldı. 

Tuzla Sporlu futbolcular bu keyif ve mutlulukla Fenerbahçe karşısında maçı 89 dakika gol yemeden götürdüler. Maçın90 cı dakikasında Fenerbahçe'nin golü gelince, Tuzla Spor'un teknik direktörü öyle örnek bir davranışta bulundu ki bu güzellik dünya futbol tarihine geçeceğine eminim. O saatten sonra maçı döndüremeyeceklerini tahmin eden Tuzla Sporun Teknik Direktörü Muharrem Yılmaz, kulübede yanı başında bulunan ve maçtan birkaç gün önce profesyonel olan bir gözü görmeyen futbolcusu Emre Azim'i sahaya sürerek, bütün dünyaya büyük ders ve mesaj verdi. Büyük bir insanlık dersiydi bu. O dakika için çok şey yazabilir siniz. Senaryo, hikaye, roman, şiir neler yazılmaz ki. O anda maçı anlatan sunucu ve yorumcunun bile sesleri titredi. Ekran başında bulunan duyarlı izleyicilerin ve Emre Azim'in ailesinin gözyaşları sel oldu.

Bu yazıyı o an zihnimde gözlerim dolarak yazmıştım. İnşallah Muharrem hoca ile ve Emre ile de uzun bir röportaj yapmak nasip olur.

Muharrem Yılmaz hocanın yaptığı bu davranış için verilecek büyük bir ödül var mı bilmiyorum ama bu Oscarlık, Nobellik bir davranıştır. Bu olay ABD'de yaşansa inanın üç ay sonra filmi yapılır.

En çok da şunu merak ediyorum. Bakalım bu güzelliği önce hangi resmi kurum ve sivil toplum kuruluşu fark edecek?

Şimdi soruyorum sizce maçı kim kazandı?

Sevgili hocamı yürekten tebrik ediyorum.