23 Ağustos 2016

Yeraltı Tıbbı ve Büyük Umutlar

Ülkemizdeki yasal boşluklardan dolayı bir dilekçe ile kurulabilen basit şirketler dahi niteliklerine bakmadan binlerce insana sertifika verebilmektedirler. Bunun için az ya da çok bir ücret almaları yeterlidir. Bu yüzden Türkiye bir uzmanlar çöplüğüdür... Yaşam koçu, NLP uzmanı, Zihin Kontrol Danışmanı, vesair... Basit bir kuyumcu çıraklığı belgesinin 5 6 yılda alındığı ülkemizde bir iki haftada ortada uzmanım diye caka satan onlarca insan görebiliriz. Bunların imkanı olup da PR şirketleri ile verimli kampanyalar düzenleyenler bir iki kitap veya seri konuşmalar ile vergi rekortmeni gurular haline gelebilirler... Emin olun bu uzmanlıkların çoğu birkaç paralı insanın cebine el atma girişiminin ön ayağından başka bir şey değildir. Ve dahası bu utanılası bütünlüğün en çok istismar ettiği alan sağlık sektörüdür. Nasıl vasıfsız uzmanlar enflasyonu sanal bir çöplük olarak artık değerleri iğdiş etmeye başlamışsa, bu kontrolsüzlüğün ve eline bir kağıt tutuşturan onlarca insanın yüksek deneyimlerini sağlık sektöründe satışçılar olarak değerlendirmeleri ciddi tahribatlar doğurmaya başlamıştır...

Çeşitli sebeplerden dolayı isim vermeyeceğim; geçenlerde çeşitli vesilelerle elime "her derde deva" bir ürün demeti geçti. Söylenene göre Uzak Asya'da yetişen bir mantarın özütünden elde edilen çeşitli ürünler (kahve çeşitleri, haplar, diş macunları ve sabun) bir insanın bedenindeki bütün sağlık problemlerini çözmeye aday! Basit bir çözüm değil, kanserden ülsere, migrenden karaciğer yağlanmasına bütün sağlık problemlerini anında yok eden bir sihir gibi! Eczanelerde yok, genellikle herhangi bir iş yapmayan ya da ekonomik kazancı yetmeyen insanların ikinci işi olarak pazarlamasını yaptıkları bir ürünler bütünü. Ambalaj kalitesi, sunum acemilikleri ve her pazarlama elemanının bizzat kendisinin reklam unsuru olarak kullanılmasından dolayı üretim maliyeti neredeyse 0 olan olan ürünler çok ciddi rakamlara satılıyor. Eğer şehir efsanesi değilse bu ürünlerin satışından elde ettikleri kar ile emlak kralı olanlar var. Tam büyük umutlar toplumunun zenginlik hikayelerine uygun bir manzara! Konumuza dönelim; özellikle kahve aromalı ve günde birkaç kere içilmesi özellikle tavsiye edilen kesif bir şeker tadına sahip. Ürünün içindekiler kısmına baktığımızda şaşırıyoruz, karşımıza cüretkarca "glikoz şurubu" çıkıyor. Dünyanın bir çok ülkesinde yasaklanırken, Türkiye'de tüketimi artan, global sağlık düşmanları listesinde zirveyi hiçbir ürüne bırakmayan, obezite, kalp, karaciğer ve bağırsak hastalıklarının temel faili glikoz şurubu. Bir ürünün paketine değmemek için yeterli sebep olan glikoz şurubunu bolca kapsayan bu ürün toplumun karşısına bir sağlık havarisi olarak dikilmiş. Ayrıca bu ürünün hapından kullanan yaşlı bir vatandaşın kanının aşırı sıvılaşmasından dolayı serum takılamadığını da duyunca irkiliyoruz. Yıllarca örselenen bedenlerin ve sağlığın bir mucize ile mükemmelleştirilmesi kaygısı... Daha da beter olanı her geçen dakika birkaç eve daha giren bu ürünlerin kullanımına karşı herhangi bir muhalefetin olmaması. Bu kurumlar tröstlerce ve medya tarafından destekleniyor desek hayır, güçlü kurumların muhatap alıp medet umuluyor desek, imkanı yok! Toplumun işsiz ve vakti bol kesimlerinin para ve kariyer kaygısı ile ev ev, sokak sokak büyüyen bir yeraltı sahte sağlık hareketi. Muhtemelen de ürüne dair anlatılan hikaye büyük yalanlar içeriyor çünkü sıkı bir araştırma yaptığımızda ürünün bahsedilen kaynak ülkesinde ülkemizden daha popüler olmadığını görüyoruz. Ülkedeki alaka birkaç Türk satıcının ürünün menşei olan ülkedeki ofiste birileri ile çekildikleri fotoğraflara dayanıyor. İçi hırs ve tutarsızlık dolu bir muamma!

Zamanla bu ürünler ve türevleri başlara ne gibi çoraplar örecek bekliyoruz. Resmi güçler ürüne karşı tavır alsa ne olacak çünkü ülkemiz yeraltı tıbbı cenneti, kanun ve mevzuatlardaki boşluklardan anında yararlanmaya başlayacaklar. Önemli olan geniş yığınlara hiçbir ürünün mucizevi olmadığını kanıksatmakta yatıyor. Önemli olan yıllarca örselenen bedenlerin tek bir önlem ve yöntemle anında düzelmeyeceğini anlamakta ve bu bağlamda yeni nesiller şimdiki nesillerden çok daha anlayışlı görünüyor.