Yûnus Emre'nin dil şehrine varmak
Modern şehirde insanlar, üstad Necip
Fâzıl’ın üslûbuyla urbalar içinde birer kemiyet hâlinde yaşıyorlar. Evler,
caddeler, meydanlar, işyerleri insan mezarlıklarını andırıyor. Ruhsuz ve
merhametsiz, kıyıcı ve menfaatçi şehrin kötü ruhu, içinde yaşayanları da
kendine benzetiyor.
İnsanların hırs ve nefsi inşa etti bu
şehri. İnsan düzelmeyince şehir de düzelmiyor. Kendi elimizle inşa ettiğimiz bu
cehennemî, yâni bizi ezen, kalbimizden tutmayan maddeleşmiş şehirden ruhumuzun
arzuladığı hakperest, erdemli ve dilâgâh insana benzer bir şehirde yaşamayı
hayâl ediyorsak gönül ve dimağımızı toplayıp, Yûnus’un dil şehrine hicret
etmeliyiz.
Yûnus’un şehri dört esas üzerine inşa
edilmiştir: Şeriat, tarikat, hakikat, mârifet. Aşk bu dört sütunun boyası ve
esasıdır. Ulu dervişin gönül dili vardır bu şehrin harcında. “Gönlümüz oldu ulu
şâr / o şâr gibi yâ kanda var” diyerek, gönlü mâmur bir şehre benzeten Yûnus
sonra şöyle der: “Girdim gönül şehrine, daldım onun bahrine/ Aşk ile
seyrederken iz buldum can içinde.”
AŞK
İLE ÂBÂD OLAN ŞEHİR
Onun şehri aşk ile âbâd olmuştur. Şehre
duhul ettiğinizde onun kelimeleriyle yazılmış kanunlara tâbi olursunuz. Bu
şehir ilâhî mânada gönle işarettir. İnsanlığın şifa ve huzur merkezi olan gönül
“çalabın tahtı” ve “yârin evi” olan memleket, iklim, il, şehir mânaları da taşır.
“Dil Şehrinde Yaşamak” adlı yazımızda da belirttiğimiz gibi, Yûnus’un “Kasdım
budur şehre varam / feryad ü figan koparam” mısraında varılmak istenen “şehir”
gönül, yâni dil şehridir. (Yûnus Emre Dîvanı, Prof. Dr. Mustafa Tatçı)
BU
ŞEHRİN GAYESİ “GÖNÜLLER YAPMAKTIR”
Çiğ aklın ve nefsin değil, gönül
dilinin hâkimiyeti var bu şehirde. Bu şehrin kuruluş gayesi “Ben gelmedim dâva
için / benim işim sevi için / gönüller yapmaya geldim” dir. Şehre dâhil olan
herkes kalben bağlıdır bu gayeye. Bu ulu dervişin şehrinde “gönül yıkmak”
yasak. Çünkü şehrin kalbine “Bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil /
Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil / Bir gönül yaptın ise, er
eteğin tuttun ise…” mısraları yazılmıştır. Şehrin ahalisinin bütün mesaisi gönül
yapmak, gönül üstüne tâlim etmektir.
BU
ŞEHİRDE SÖZÜ EĞRİ BÜĞRÜ SÖYLEMEZLER
Yûnus’un dil şehrinde yaşayanlar sözü
eğri büğrü söylemezler. Sözü güzel söylerler. “Söz ola kese savaşı / söz ola kestire başı / Söz ola
ağulu aşı, yağ ile bal ede.” Yûnus’un şehrinin sâkinleri modern dünyanın
kışkırttığı mal, makam, çok para hırsından âzâdedirler. Ne varlığa sevinirler
ne yokluğa yerinirler…
Hangi meslekten olursanız olun; ister
devlet adamı ve asker, ister tüccar ve memur, ister âlim ve avamdan olun; herkes
aşk üzere saadet ve dirlik içinde yaşar onun dil şehrinde.“Kuru idik yaş olduk kanatlandık kuş olduk / Birbirimize eş olduk
uçtuk elhamdülillah.”
Yûnus’un sözüyle bu şehirde insanlar
“ten gözüyle” değil “can gözüyle” görüp yaşarlar. “Yetmiş iki dil açtı, araya
sınır düştü / Ol bakışı biz bakdık, yermedik âm u hası / cümle yaradılmışa bir
göz ile bakmayan / Şer’ün evliyasıyla hakikatde âsidir.” Bu erdemden dolayıdır
ki herkes birbirinin kardeşidir ve Yaratandan ötürü yaradılanları severler.
TEN
DİLİYLE DEĞİL, CAN DİLİYLE KONUŞULUR
Bu şehirde yaşayanlar “ten” diliyle
konuşmazlar, “can” diliyle konuşurlar. Bu hâlden dolayıdır ki, dil
farklılıkları Yûnus’un konuştuğu dilde terkip olup erimiştir. Irkçılık yoktur,
insanlara rengine göre davranmak günah ve zulümdür:
Bu şehir Yûnus’un diliyle inşa edildiği
için herkes “Döğene elsiz gerek, sövene dilsiz gerek” şiarıyla yaşar. Bu
sebeptendir ki küfür, kavga ve düşmanlık yok bu şehirde. Kibir ve kin tutmak da
yok. Çünkü şehrin kurucusunun şehrin havasına, suyuna ve toprağına okuduğu
mısralar bu kötülüklere mânidir: “Biz kimseye kin tutmayız /Ağyar dahi dosttur
bize / Kanda ıssızlık var ise / Mahalle vüşardır bize /Adımız miskindir bizim /
Düşmanımız kindir bizim / Biz kimseye kin tutmayız /Kamu âlem birdir bize.”
Ulu dervişin asasını ve dilini koyup
inşa ettiği bu şehre hicret etmeli bir ân evvel. Bu şehrin kapısından giren
saadet ve inşirah bulur. Şehrin her yanında bu ulu dervişin mısraları söylenir
kulağınıza. Siz işinizde gücünüzdeyken dahi onun sözleri gönlünüze eşlik eder
ve mutmain olursunuz.
“Canlar canını buldum bu canım yağma
olsun / Assı ziyandan geçtim dükkânım yağma olsun…”
Sözün hatmi; modern şehirlerin ifsad
edici varlığından kurtulmak isteyenlerin ve mânevî ızdırap çekenlerin yapacağı
tek şey var: “Gönüldedir dost durağı” diyen Yûnus’un dil şehrine varmaktır.
(ilbeyali@hotmail.com)