11 Temmuz 2019

Yurduna Meftun Olmuş Bir Millet ve 15 Temmuz Destanı

Anadolu, güzel atların, yiğit evlatların, isimsiz kahramanların yurdu. Ey mümbit toprakların vatanı, mazlumların, kimsesizlerin merhamet kokulu limanı. Maziye ve atiye kök salmış nice kahramanlık destanın, emanetisin bizlere toprağın altında kefensiz yatanın. 

Bir millet ki üzerinde yaşar, toprağına basmaya kıyamaz. Sana meftun olmuş buğday tenli yiğitler, avuçlarında bir yeminden kalma izler. Gözleri ufukta, eli tetikte hududunu bekler. Tam yüreğinin üzerinde taşır nazlı hilalini, öper temiz alnından al sancağın. Vatan borcunu namus borcu bilmiş, yoluna can vermiş, Malazgirt'te, 15 Temmuz'da.

Ne mübarektir ki toprağın kir tutmaz. Bozar tüm oyunları, yoluna baş koymuş şanlı bir millet ta ki vatanıma değmesin diye melun zillet. Mazine bakarak kedere boğulur düşmanların, sabırsızca sırasını bekler kimi beşikte kimi mektepte, kahramanların.

Sadece bir darbe değil dünya tarihinde az rastlanır bir ihanet örneğiydi, 15 Temmuz. Milletin dişinden tırnağından artırdığı rızkıyla alınmış uçaklarının, helikopterlerinin, tanklarının namluları milletin bağrına doğrultulmuş ve nefret kusmuştu. Kadın, erkek, çocuk, genç ve yaşlı ayrımı yapmadan ölüm kusmuştu hainler, Anadolu'nun öz evlatlarına. Bu neyin öfkesiydi, hangi karanlık kuyularda filizlenmiş, hangi zehirli suyla büyütülmüştü bu nefret.

Darbeci hainler tuzaklarını kurmuş, kendilerince her şeyi planlamıştılar. Ellerini ovuşturarak saldıracakları anı beklemekteydiler. Öfkeleri ve nefretleri öylesine büyüktü ki, tarihte benzeri görülmemiş şekilde savaş uçaklarıyla kendi öz milletini bombalamaktan bile geri durmadılar. Fakat unuttukları iki şey vardı. Birincisi, tuzak kuranların ve tuzakları bozanların en hayırlısı Allah'tır ve galip olan yalnızca O'dur. İkincisi ise yüreği Anadolu'nun mübarek mayasıyla mayalanmış kahramanların vatan sevgisiydi. Bu öylesine büyük ve eşsiz bir vatan sevgisiydi ki bedenlerini tankların, kurşunların önüne çelik bir duvar gibi siper ettiler ve bu hayasızca akını canları pahasına durdurdular. Vatanı ve kutsalları uğruna ölümü dahi öldürmüş 248 şehit verdik 15 Temmuz darbesinde. Her biri farklı bir hikâyenin, yarım kalmış bir hayalin ama Allah katında en yüce mertebenin sahibi.

Anadolu'm nazlı yârim, yaslı yurdum. Yolunda baş vermiş nice yiğitler ta ki sen esaret görmeyesin, prangaların tutsağı olmayasın diye. Ay yıldızın ve hilalin rüzgârsız kalmasın, başını öne eğmesin diye. Malazgirt'te, İstanbul'da, Çanakkale'de, 15 Temmuz'da aynı ruhun aynı imanın şavkıydı parlayan. Ve kim bilir hangi yiğitler hangi ocaklarda anasının ak sütünü emerek büyüyor, günü gelince yeniden tarih sahnesine atılmak ve tüm tuzakları bozmak için.

Tarihi sayısız kahramanlık destanıyla dolu bir milletin son destanıydı 15 Temmuz. Fakat ne ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar ve kurulan tuzaklar ne de bu tuzakları bozacak kahramanlar bitmeyecek. Binlerin, on binlerin tuzaklarını birler bozacak. Bu kimi zaman Nusret Onbaşı kimi zaman da Ömer Halisdemir olacak.

Bugün bize düşen vazife, uğruna sayısız şühedanın can verdiği bu aziz vatanın kıymetini bilmek ve elimizden geldiğince ona ehemmiyet göstermek, hizmet etmektir. Unutmamalıyız ki, bu topraklar çok büyük fedakarlıklarla bize yurt olmuştur. Biz hür olalım, esaret çekmeyelim diye yardan ve serden geçmiş tüm şühedanın üzerimizde hakkı vardır. Bu kutsal emaneti hakkıyla taşımak ve ardımızdan gelenlere tertemiz teslim etmek zorundayız.

Malazgirt'te, İstanbul'da, Çanakkale'de, 15 Temmuz'da ve daha nice kahramanlık destanında sonsuzluğa koşmuş olan şühedadan Allah razı olsun. Şehadetlerini kabul eylesin. Bizleri de onlara ve aziz emanetlerine sadık eylesin.

Vesselam…