VF kat sol
VF kat sağ

07 Haziran 2018

Zekât neyi temizler?

İbadetle ilgili ayet ve hadisleri bir bütün olarak okuyup değerlendirdimizde; ibadetlerin gaye ve hikmetlerine dair birçok sonuca ulaşmak mümkündür. Derinlemesine bir tefekkürle ulaşabileceğimiz söz konusu sonuçları şu üç başlık altında toplayabiliriz:  

  • İbadetler insana yüce Allah'ın varlığını birliğini büyüklüğünü ululuğunu ve azametini bildirir, hissettirir, hatırlatır.
  • İbadetler insanın yüce Allah karşısındaki hiçliğini aczini ve fakrının her daim farkında olmasını sağlar.
  • İbadetler kişiyi dünyada günahtan, kirden ve pastan temizler. Ahirette ise yüce Allah'ın azabından ve gazabından kurtarıp O'nun rahmetine, merhametine ve cennetine ulaştırır.

Bu cümleden olarak diyebiliriz ki; Rabbimiz tarafından bize emredilen her ibadet bizi maddi ve manevi bütün pas ve kirlerden arındırıp temizlemeyi hedefler.

İbadetlere bu zaviyeden sarf-ı nazar ettiğimizde zekât ibadetiyle ilgili yazının başlığında sorduğumuz soruya şu cevapları verebiliriz:

Zekât, alan el ile veren el arasındaki bütün duvarları yıkar, temizler yerine muhkem gönül köprüleri kurar.

Zekât, zengin ile cömertlik arasındaki bütün engelleri kaldırır. El ile cep arasındaki tüm mesafeleri sınırlar.

Zekât, zenginin malındaki fakirin hakkını temizler.

Zekât, zenginin fakire tepeden bakışını, fakirin zengine karşı buğz ve öfkesini ortadan kaldırır.

Zekât, insanın en çetin imtihanlarından biri olan mal ile imtihanını kutlu bir imkana dönüştürür.

Zekât, sosyal hayatımızı duyarsızlık illetinden temizler,  kurtarır, yoksula takat, yoksulluğa ise esaslı bir tokat olur.

Zekât, kapılarını ardına kadar açtığı sosyal dayanışma ve yardımlaşma sayesinde isyan toplumlarını bir ihsan toplumu haline getirir.

Zekât, serveti temizler. Zekâtı verilmiş bir servet, İslam'a göre Allah katında temiz bir servettir.

Zekât, servet sahiplerine karşı fakirlerin gönlünde oluşması kuvvetle muhtemel menfi duygu ve düşünceleri adeta yok eder.

Zekât, fakirlik ve işsizliğin yol açtığı sosyal ve siyasal buhran ve bunalımların tümüne aşılmaz bir set çeker.

Zekât; eşitlik, adalet, emek ve alınteri kavramlarının arkasına sığınarak; inanç, ahlak ve maneviyata modern silahlarla seküler ve pozitivitist bombalar yağdıran beşeri ideoleojilerin ölümcül pençelerinde helak olmaktan bütün müslümanları kurtaran son derece stratejik bir selamet limanıdır.

Zekât, hakim olduğu iktisadi hayatta insanları faize mahkum olmaktan alıkoyar.

Zekât, zenginin kasasını, kesesini fakirinde hüznünü tasasını temizler.

Zekâtın hakkıyla hak sahiplerine ödendiği bir toplumda; işsizlik, fakirlik ve yoksulluk tarihe karışıp yok olup gider.

Zekât, zenginin malına bereket, fakirin hanesine saadet getirir.

Zekât, fakirden zengine içli bir dua, zenginden fakire esenlik dolu bir yuvadır.

Zekât, zengini parasıyla paralanmaktan, fakiri ise yolsullukla yaralanmaktan kurtarır.

Zekât, zenginin nefisle mücahedesi, cimrilik ile mücadelesi, fakire şefkatle, merhametle muamelesidir.

 Zekât, zenginin fakiri imtihan bilmesi, fakirinde zengini imkan bilmesidir.

Zekât, nisaba malik olmayı aşıp cennete talip olmayı gaye edinen bahtiyar kimselerin ibadetidir.

Zekât vermenin sırrına ermek, fakirin gönlüne girmek, zengin fakir el ele Rahman'ın cennetine girmek...

Zekât zenginin fakire lisanı hal ile ey kardeşim! ‘Allah'ın bana verdiklerinden, bende sana veriyorum.' demesidir.

Üzerimize zekât düşmüyor diye zekât üzerine düşünmeyecek değiliz. Unutulmamalıdır ki bütün zenginlerimizin zekatlarını hakkıyla verdikleri gün, yeryüzünde zekât verecek tek bir fakirin kalmayacağı gün olacaktır.