05 Mart 2018

Zeytin Dalının mefhumu

Türkiye, Rusya ve ABD merkezli kurduğu denge siyasetiyle kendi siyasi, sosyal ve ekonomik merkezli güvenlik endişeleri kapsamında Zeytin Dalı Harekâtını gerçekleştirmektedir.

Türkiye bu harekatla askeri varlığı ile stratejik avantaj elde etmek ve güvenlik endişelerini ortadan kaldırıp, Suriye'de Fırat'ın batı yakasında kendi sınırları ile terör arasında bir güvenlik bariyeri oluşturmak istemektedir.

Türkiye askeri varlığının söz konusu olması ile siyasi açıdan bölgede aktör olma özelliğini korumak niyetiyle hareket ediyor. Siyasi açıdan aktör olmak sonuçları açısından diplomasi aşamasında Suriye'nin geleceğine dair yaşanacaklarda etkin olmak konusunda imkânlara sahip olmak demek oluyor.

Bu açılardan gerektiğinde masaya yumruğunu vuracağını göstererek bölgenin siyasi çerçevesinde etkin olan Türkiye ekonomi-politik gelişmeler, enerji gibi konularda da bölgede inisiyatif imkanlarını elde tutan bir aktör olduğunu göstermek istemektedir.

Türkiye'nin yanında ABD ise bölgede İsrail merkezli ve İran karşıtı olarak ortaya koyduğu stratejisi bağlamında Suriye'de oluşan kaos ortamında, YPG'yi kullanarak, etkin olmanın, Rusya ile bölgede rekabeti sürdürmenin, Suriye'nin geleceğinde olmanın bu yolla bölgedeki siyasi ve askeri nüfuz alanını genişleterek Suudi Arabistan ve Mısır gibi müttefikler eşliğinde stratejik hedeflerine ulaşma gayreti içindedir. Bir yandan İran'ın önünü keserken diğer yandan PYD ile Türkiye'yi de belirli sınırlar içinde tutmaya çalışmaktadır. Böylece İsrail için risk içerme potansiyeli kalan iki ülke bu istikrarsız ve kaos ortamda vesayet unsurlarıyla kontrol edilerek bölgenin ekonomi-politiğine hükmederek siyasi ve sosyal etkinliği sürdürmek hedeflenmektedir.

Öte yandan Rusya ise Suriye krizinden elde ettiği sıcak denizlere ulaşma ve bunu üsleri üzerinden kurumsallaştırma imkânının keyfini sürerken, bölgede sürdürdüğü Rus merkezli kutuplaşmanın çatısını tamamlamaya çalışmaktadır. Bu yolla bölgesel güç özelliğini küresel bir çapa taşımaya çalışmaktadır.  Rusların İsrail ve PYD ile ilişkilerinde görülen esneklik ABD ile yakınlaşma potansiyelinin esasını oluştururken Türkiye ile enerji merkezli ve ABD'yi bir müttefikiyle kırılgan ilişkide tutarak kendi stratejik amaçlarını gerçekleştirme amacına hizmet eden bu durumu sürdürmek istemektedir. Gerektiğinde rejim piyonunu öne sürerek bölgedeki gelişmelere müdahale etme imkânını da kullanmaktadır. Rusya büyük güçlere has prestij/psikolojik üstünlük ve çıkar odaklı üstünlüğünü sürdürme çabasını sürdürmektedir.

Doğu Akdeniz'de oluşan düzenin, paylaşımın ve şekillenmenin unsurları Suriye üzerinden çatışmaya devam ederken Zeytin Dalı Harekâtı ile Türkiye 100 yıllık tarihi yırtılmanın genişlemesini önlemeye çalışırken müstakbel 100 yıl içinde güvenlik bir ortamın oluşmasını sağlama gayretindedir. Beşşar Esed'in koltuğu odağında Suriye meselesini tartışmak ise büyük fotoğraftan gafil kalarak küçük sularda oyalanmak olacaktır. Türkiye'nin uzattığı zeytin dalı bölge ve herkes için bölünmeden, barış ile bölgenin bölge dışı emeller ile yırtılmasının alternatifi olarak duruyor. İran, Rusya, ABD ve rejimin ihtiraslarını dengeleyerek bunu yapmak ise en büyük mesele olarak duruyor.

Zeytin Dalı Harekâtı lafzının mefhumunda akla dokunanlar bunlar lakin bunun ötesinde Türkiye'nin dengeler üzerinde var etmeye çalıştığı barış, kürenin ve bölgenin asimetrik ihtiraslarıyla boğuşmak zorundadır. Bu kaos içinde Rusya ile diyaloğumuz Afrin bölgesini, ABD ile temaslar Menbiç'i temizlemeye imkan sağlarsa Fırat'ın batısında, en azından, izlenen denge politikasının sonucu olarak tampon bir temizlik sağlanmış olacaktır. Fırat'ın doğusunun hikâyesi ise daha uzun ve zahmetli bir gerçeği önümüze koyuyor. Buna karşı yapılacak öncelikli tedbir Fırat'ın doğu kesiminde sınır boyunca garnizon şehirler ve kale sistemleri kurarak, sosyolojik açıdan buraları Suriye'den sirayet edilemez hale getirerek burada şu anda ortadan kaldırılması sıkıntılı olan oluşuma karşı askeri ve sosyal bir sur örmek olabilir.  DAEŞ sözde dini bir organizasyon olmasına karşın nasıl İsrail'e yan bile bakmadıysa etnik temelli bir yapılanma olan PYD'nin de İran'da önce karşında Türkleri göreceğinden şüphe etmek saflık olacaktır.  

Şehitlerimize rahmet dilerken ailelerine sabır ve baş sağlığı diliyorum. Vatan sağolsun!