Zilzal
Geldi kaçtığım gerçek, bitti o güzel rüya
Hafız gibi sallanıp, ZilZal okuyor dünya
Bir ömre bedel acı, işte birkaç saniye
Anladım yetersiz bakiye, dünya faniye
Göklere ne yaptık ki yerler böyle sarsıldı
Sahi bezm-i elesteki kavlimiz nasıldı?
Şu sarsılan yeryüzü, aceb bize ne diyor
Dikili söğüt ağacından, size ne diyor
Doymak bilmeyen dünya, koca ömrünü içmiş
Ne varsa kazandığım, meğer hepsi bir hiçmiş
Azabından affına, gazabından rızana
Rahmetine koşarak, kaçarız senden sana
Hafif bir sallantıda, üzerine gelenler
Fidanların yerine dikilen, gökdelenler
Konuşuyor uzmanlar, her birinde bin fikir
Topu taça atmakta, çoğu nede cin fikir
Madem ki şu dünyaya gelmişiz gitmeye
Ne lüzum var kırmaya, dökmeye, incitmeye
Sarsılırken hissettim, kopacak kıyameti
Gözümde sıfırlandı, şu dünyanın kıymeti
Bir eylül perşembesi, hülyaların güzüdür
Herkesin söylediği bir hazan türküsüdür
Ne hayat sevdasında, ne ölüm yaşındayım
Korku ile ümidin işte ortasındayım
Korkutan her dem beni, işlediğim günahım
Ümitlendirir, daim affı büyük Allah'ım
Beş nokta sekiz ile sarsılırken temelim
Kendime sorduğum şey, acep nasıl amelim
Dehşetin düşününce, mizanda tartılmanın
Korkusu azalıyor, cihanda sarsılmanın
Sana kullukta gaflet, afet içinde afet
Ey rahmeti bol sultan, ne olur bizi affet
Sabırdır sığınağım, namazdır barınağım
Hafız isminden başka yok, benim korunağım
Azap etmek istersen, takdirine yok engel
Düşüyoruz, tut bizi yeri göğü tutan el