06 Nisan 2018

Zorunlu eğitim çocuklardan önce anne babalar için olmalı

İnsan, yeryüzündeki en kıymetli varlık. Bu kıymetli varlığa ihtiyaç duyduğu bakımı, sevgiyi ve ilgiyi göstermek ise anne babanın görevi. Üstelik bu ilahi kurgu sadece insanoğlu için değil, kuş da yuva yapıyor ve yavrularını yetiştiriyor, karıncanın da yuvası var, zürafanın da…

Evimiz, annemiz, babamız, kardeşlerimiz…Aile olmak, aynı ekmeği, aynı mutluluğu, aynı acıları, aynı yoksulluğu paylaşmak. Bir sofranın etrafında bağdaş kurup oturmak, bir bardak çayı, neşeli bir sohbet eşliğinde yudumlamak ve çıkarsızca alabildiğine sevmek bize aile olanları, yolumuza ışık tutanları.

Psikososyal gelişim kuramında Eric Erickson dünyaya gelen bebeğin güvensizlik duygusu içerisinde olduğunu ve bu güvensizlik duygusunu güven duygusuna çevirecek olanın ebeveynleriyle özellikle annesi ile olan ilişkisi olduğunu belirtir.

İmam Gazali ve İbrahim Hakkı gibi Türk-İslam düşünürleri ise çocuğun kim olacağına içinde bulunduğu çevrenin karar verdiğini ve anne babaların bu süreçte çok önemli görev ve sorumlulukları olduğunu ifade eder.

Neredeyse tüm düşünürler kişilik kazanma sürecinde anne babanın ve bir kurum olarak ailenin önemi ve etkileri üzerinde durur. Aile çocuk için sadece beslenme ve barınma yeri değil, tüm bunların ötesinde kişilik, ahlak, inanç ve değer kazanma yeridir.

Ailede geçirilen ilk çocukluk yılları insan kişiliği ve gelişimi üzerinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Beyin gelişimi, dil gelişimi, kişilik gelişimi, ahlak gelişimi ve diğer alanlardaki gelişim büyük oranda ilk altı yılda gerçekleşiyor.

Yani bir çocuğun gelecek yaşamında nasıl bir insan, nasıl bir vatandaş, nasıl bir anne baba, nasıl bir eş, nasıl bir öğretmen, doktor, marangoz olacağını belirleyen şey ilk çocukluk yıllarındaki deneyimleri ve yaşantılarıdır.

Biz eğitimciler olarak ailenin, çocuğun ilk okulu ve anne babaların çocukların ilk öğretmenleri olduğunu söyleriz. Peki ilk öğretmenlerimiz olan anne babalarımız, çocuklara öğretme, anlatma, örnek olma konusunda yani bizi hayata ve geleceğe hazırlama noktasında ne kadar bilgili ve sorumluluklarının ne kadar farkında acaba?

Anne babaların eğitim yaşamları boyunca ebeveynlik konusunda bir ders veya eğitim almadıkları düşünüldüğünde ebeveynliği kendi çabasıyla öğrenmekten başka bir seçeneği kalmıyor. Bu çaba ise her zaman doğru öğrenmelerle sonuçlanmıyor.

En kıymetli varlığımız olan çocuklarımızı emanet ettiğimiz anne babaların bilgi ve beceri düzeylerinin şansa bırakılması ne kadar doğru? İnsan yer yüzünde ki en kıymetli, en faydalı aynı zamanda en zararlı ve tehlikeli varlık. Bu kadar önemli bir varlığın yetiştirilmesini şansa bırakabilir miyiz?

Herkesin okulları ve öğretmenleri sorguladığı bir çağda ben öncelikle sorgulanması gerekenlerin anne babalar ve aile kurumu olduğunu düşünüyorum. Öğretmen ve okul, eğitim-öğretim yılının 180 günlük, haftanın beş günü ve günlük ortalama 6 saatlik diliminde var. Yani haftanın 1 gününden biraz fazla. Geri kalan tüm zamanlarda çocuk ailesi ve çevresiyle birlikte. Üstelik anne babanın desteği olmadan öğretmenin çocukta bir şeyleri değiştirmesi ve ona bilgi ve beceri kazandırması kolay değil.

Bugün eğitimde söz sahibi olan ülkelere bakıldığında hepsinin aile ve onun eğitimine önem verdikleri görülebilir. Dünyada çok güzel örnekleri var bu tür uygulamaların. Ülkemizde de son yıllarda bu konuda özellikle belediyelerin anne baba okulu gibi güzel uygulamaları var. Fakat bu uygulamaların ulusal düzeyde ve tüm anne baba adaylarını ve mevcut anne babaları kapsayacak şekilde planlanması ve uygulanması gerekir.

Zorunlu eğitim çocuklardan önce anne babalara verilmeli. Mesela, evlenecek olan her çift için aile eğitimi alma zorunluluğu getirmek bu yolda iyi bir adım olabilir. İlim, edep ve ahlaka sahip çocukları ancak aynı özelliklere sahip anne babalar yetiştirebilir…

Vesselam…