1 Kasım 1928 Harf İnkılâbı "kara bir gün" dür
“1 Kasım 1928 Yeni Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” la Müslüman Türklerin bin yıllık kalp ve dimağını, din ve devletini, kültür ve medeniyetini inşa ve ihya eden Kur’ân harfleri feshedilerek Haçlı dünyasın ait Latin harflerinin kabul edildiği “Kara bir gündür.” Kara bir gün” ifadesini Süleyman Nazif’in 9 Şubat 1919 tarihli Hâdisat gazetesinde yazdığı aynı adı taşıyan yazı başlığından aldığımızı belirtelim.
Harf inkılâbı milletin bin yıllık hafızasını iğdiş etmektir. Kemalist
ideolojiye bağlı mankurtlaştırma, yâni yeni sahibine aidiyet için köpekleştirme
de denilebilir. Millet ve medeniyet köklerimizle irtibatın kesilmesi üstüne
yapılmış dehşetengiz bir inkılâptır.
“HARF İNKILÂBI BİR SIFIRLAMA İNKILÂBIDIR”
Harf inkılâbının zararlarını
yarım asırdır yazıp anlatan D. Mehmet
Doğan 2 Kasım 2021 tarihinde Tyb.org.tr’de yayınlanan konuşmasında harf
inkılâbının “bir sıfırlama inkılâbı olduğunu söylüyor. Ona göre bütün Türk
dünyası İstanbul'da Arap alfabesiyle basılan bir gazeteyi, dergiyi, kitabı
rahatlıkla okuyor ve anlıyordu. Latin alfabesinde tüm seslerimizin karşılığı
yok. Alfabe değişikliği bizde büyük bir kültürel kopuşa yol açtı. Arkasından
dil devrimi bu kopuşu daha da ciddi noktalara doğru taşıdı. Bugün eski
kültürümüzü anlama konusunda ciddi sıkıntı içindeyiz. Harf inkılâbı ile devam
etmekte olan bir medeniyetin bütün yazılı belgeleri okunamaz hale getirildi.
Bütün kütüphâneler müzeye dönüştürüldü ve eski harfli eserleri okumak ve yazmak
yasaklandı. O zamana kadar olan kültürel
birikiminiz, şiiriniz, edebiyatınız, ortaya koyduğunuz fikriniz, ilminiz ne
varsa onlar kütüphânelere hapsedildi. Böylece o medeniyet ile alâkanız, o
medeniyetin eserleriyle alâkanız kesilmiş oldu. Bu bir sıfırlama inkılâbı
aslında. Okuryazarlığın artışı ile alfabenin birince derecede ilgisi yok.
Dünyanın en zor öğrenilen alfabeleri Çinlilerin, Japonların, Korelilerin.
Japonların okuma oranları neredeyse yüzde yüzdür. Bu yıllardır öyle, yeni değil.
Hem Kuzey, hem Güney Koreliler de öyle, okuma oranları yüzde yüz.
HARF
İNKILÂBIYLA BATILILAŞACAK VE TEHLİKE OLMAKTAN ÇIKACAKTIK
Harf inkılâbının millete
hayırlı bir iş olmadığını kabul etmeyenler Kemalist Türkçülerdir. Türk
milletinin boynuna Latin harfleriyle bir tasma asılmıştı. Böylece millet
muhteşem İslâm mâzisini unutacak, “Ben Avrupalıyım” demeye başlayacak ve Batı
için tehlike olmaktan çıkacaktık. Harf inkılâbını vahşetini üstad Necip
Fâzıl’dan dinleyelim dinleyelim: “Dünyada bin yıllık tarihi silinen ve o
günü bayram olarak kutlayan başka bir millet daha yoktur… (…) İsmine ‘Arap harfleri’ denilen, tam
on asır Türk medeniyet kadrosunun ifade unsurunu teşkil etmiş ve on asırlık
millî irfanın temeli mevkiinde bulunmuş harfler, hakikatte sadece ve kavmî
mânada Arap harfleri midir, yoksa kavim üstü bir mâna ile ‘İslâm harfleri’ mi?
bu hususta dinî, tasavvufî, ilmî ve aklî bürhanlar nelerdir? Kavim üstü, küllî
bir şümulle bütün mü’min beşeriyete atfedilip edilemeyeceği bir ilim meselesi
olan harflere ‘Arap harfi’ ismini vermek mümkün oluyor da, doğrudan doğruya ve
münhasıran Lâtinlerin malı olduğu ilmen sabit harflere nasıl ‘Türk harfleri’
denilebiliyor?” (İdeolocya Örgüsü, s.322-323)
“Harf dâvası” nda yüreğimizi bilemek için âmâ
üstad Cemil Meriç’i dinleyelim şimdi de:“Düşmanın teslim alamadığı tek kale almıştı: hafıza, yani
dil. Bugünü düne bağlayan köprü uçurulmadıkça tarihten kopamazdık… Öyle ki
İstiklâl Savaşı'nın muzaffer başkumandanı harfleri değiştirmeğe kalkışınca, bir
avuç entelektüelin alkışlarıyla teşci edilir. Arap harflerini müdafaaya
yeltenen bir tek hoca çıkar: Yahudi Avram Galanti. Harf devrimi, kütüphaneleri
tuğla yığınını çevirir. İrfanımızı düne bağlayan köprüler uçurulmuştur.” (Mağaradakiler)
KUR’ÂN HARFLERİ YUNANLILAR GİBİ DÜŞMAN
GÖSTERİLDİ
1928 Yılında Kemalist
Cumhuriyetin hempası olan basında Kur’ân harfleri “Yunanlılar gibi düşman”
gösterildi. Birer vandal olan harf inkılâbı yandaşları, dînimiz, dilimiz ve bin yıllık hâfızamız olan
elifbaya hayâsızca saldırarak Yunanlıyla aynı gördüler. Harf İnkılâbının gayesi
Avrupalılaşmak, yâni kâfirlere benzemekti. Önce harflerden, sonra Kur’ân ve
dinden uzaklaştırmak, dolayısıyla Osmanlı Türkçesinden koparmaktı. Harf
inkılâbı Müslüman Türkleri kolonileştirme projelerinden biri olup, Türkiye’yi
Batı’nın kolonisi yapmak gayesiyle yapılmıştır.
KEMALİSTLER: “ARAP
HARFLERİ BİZİ ŞERİATIN KÜLLİYATINA SÜRÜKLÜYORDU”
Cumhuriyetin karanlık yıllarında elinde Arapça kağıt olanlar hapse
atılıyordu. Osmanlı arşivlerinin büyük bir kısmı vagonlarla Bulgaristan'a
gönderildiğini kuşlar bile biliyor. Gayelerden biri de Türklerle Arapların dîni
bağını koparmaktı. Mustafa Armağan “Satılık İmparatorluk” adlı kitabında “Mesele okuma yazma kolaylığı
değil siz hâlâ anlamadınız mı?” diyerek ağır bir soru soruyor gafillere: “1933 yılı, Cumhuriyet’in 10. kuruluş yılı.
Devlet bir kitap çıkarır. Adı ‘Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye
Cumhuriyeti’ne Nasıldı, Nasıl Oldu?’ Kitapta 4 maddede Arap harflerinin neden
kaldırıldığı ve Latin harflerinin neden benimsendiği anlatılır: ‘(Arap
harfleri) bizi teokrasinin (yâni şeriatın) külliyatına ve fikir yeraltlarına
doğru sürüklüyordu. Yabancıların dilimizi öğrenmelerini ve bizi tanımalarını
âdeta imkânsız kılıyordu (ekalliyetler (azınlıklar) dâhil. Bizi teokratik
külliyatından (dinî eserler) ve fikir yeraltlarından bir darbede ayırmıştır.
Geriye doğru uzanan köprüyü dinamitleyip atmıştır. (…) Ekalliyetlerin millet
bünyemize girmelerini kolaylaştırmıştır.”
“GÂVURLARIN ALFABESİ
MİLLİYETÇİ TÜRKLERİN ALFABESİ HÂLİNE GELDİ”
Mustafa Armağan adı geçen kitabında
“Keşke direnebilseydik, dik durabilseydik bu inkılâba karşı” diyor ve
harf inkılâbının bir katliam, bir “gâvurlaşma” olduğunu söyleyen Andrew
Mango'nun da ifadeleriyle bu derin darbenin içyüzünü ortaya koyuyor: “Dil ile
alfabe birbirinden ayrılmazdı: “Türkçe konuşan Karamanlı Rumlar Yunan
harfleriyle yazarlar, Ermeni ve Musevîler de kendi alfabelerini kullanırlardı.
Latin harflerinin kabulüyle birlikte Türkler, Hıristiyan Batılılarla aynı safa
(kampa) konulmuş oldu. Böylece gâvurların alfabesi vatansever, milliyetçi
Türklerin alfabesi haline geldi.”
Bediüzzaman Hazretlerine göre Müslümanların Latin harflerini kullanması
bidattır. Harf inkılâbının yapılış gayesi İslâm medeniyeti ve Osmanlı
irfanıyla bağların koparılmasıdır. Cumhuriyet rejimi, milleti plânlı bir
şekilde geçmişinden uzaklaştırıp, Batı medeniyetine dâhil etmeye çalışıyor.
Harf inkılâbı bu şenî plânın bir parçasıdır.
“BÖYLE BİR FELÂKET
HİÇBİR MİLLETİN BAŞINA GELMEMİŞTİR”
Harf inkılâbı Türklerin İslâm kimliğine karşı bir hamle olduğuna şüphe
yok. Âmâ üstad Cemil Meriç’in ifadesiyle harf değişikliğiyle zihnî anarşi
başlamıştır ve Cumhuriyetle başlayan kültür çatışmalarının sebeplerinden
biridir. “Böyle bir felâket hiçbir milletin başına gelmemiştir. Harfler
değişince tam bir anarşi doğdu. Anarşi oradan miras kalmıştır.”
HARF İNKILÂBI HAİNÂNE
İNKILÂBDIR
1922’de Azerbaycan’da Latin alfabesinin kabul edilmesinden sonra
Türkiye’de de Latin harflerine geçme temayüllerinin dillendirilmeye başlandığı
günlerde Kemalist kadronun muhalifi olan Kâzım Karabekir
Paşa, Azerbaycan’da Latin harflerinin kabul edilmesinin büyük bir hâtâ
olduğunu, “Türk yazısı güçtür, okunmaz" şeklindeki propagandanın
yüzyıllardır bizi kemirmek, İslâm âlemini parçalamak isteyen Batı menşeli bir
fikir olarak içimize sokulduğunu, oysa Arap harflerinin Türklere mâl’olduğunu
söyler. Haklı itirazlara rağmen Kemalistler bu hâinâne inkılâba gizlice
hazırlanmaya başlamışlardı.
“HARF İNKILÂBIYLA
BATI’YA ÖN KAPIDAN GİRDİK” DİYE SEVİNİYORLAR
Gizlilik uzun sürmez. Birkaç yıl sonra harf inkılâbının yapılması
aleniyete dökülür. Kemalist Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Biz Latin
alfabesiyle Batı câmiasına arka kapılardan değil, ön kapıdan girme imkânını
bulabildik” demesi bundandır. M. Kemal’in, Erzurum’da Mazhar Müfit Kansu’ya
“Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet olacak… Latin harfleri kabul
edilecektir” diyerek harf inkılâbı için ilk işaretini verdiğini hatırlarsak,
Kemalistler Millî Mücadele sırasında takiyye yaparak ve sûret-i haktan görünerek
milleti aldatmış olmuyorlar mı? (Mazhar Müfit Kansu, Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber).
İNÖNÜ: “HARF
DEVRİMİNİN GAYESİ DÎNİN ETKİSİNİ ZAYIFLATMAKTI”
Murat Bardakçı’nın 15 Mayıs
2017 tarihli Habertürk gazetesindeki yazısında Kemalizm’in ikinci şefi
İnönü’nün “Hatıralar” kitabından
naklettiği bilgiler dehşet vericiydi. İsmet İnönü bin yıllık hâfızamızın
tasfiyesini o kadar rahat anlatıyor ki:
“...Harf inkılâbı bir okuma yazma kolaylığına bağlanamaz. ...harf
inkılâbının bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini
kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap kültüründen koptuk. Arap kültürünün ve
Arap dilinin tesiri hakkında yeni nesiller bizim kadar fikir edinemezler. (…)
Osmanlılar devrinde, edebiyat vesilesiyle dil ihtiyacı genişledikçe sanatı Arap
dili üzerinde işlemek hevesi millî kültürü zayıflatmıştır. Bizim devrimizde
Latin harflerine geçmek Türk dilini ve milli kültürü kurtarmak için esaslı bir
etken olmuştur.”
Bu nasıl bir inkılâp ki, Müslüman
bir toplumu, Hıristiyan bir toplumdan ayıran değerleri ortadan kaldırıyor.
Lanetli harf inkılâbının cellâtlarından Ahmet Cevat Emre’nin “Arap yazısıyla
Batı kültürünü benimsemek imkânsızdı” fikrini bugün Kemalist CHP zihniyeti
sürdürüyor. Harf inkılâbına “Okuma yazmayı kolaylaştırmak ve Avrupa gibi
gelişmektir…” şeklinde gerekçe arayan gâfiller hâlâ aramızda aynı şeyleri
söylemeye devam ediyorlar. Oysa gaye pozitivist-seküler Batı medeniyetine
geçmek, Osmanlı’yı, İslâm’ı ve Kur’ân’ı temsil eden elifbayı milletin
hâfızasından silmekti.
“M. KEMAL’LE LATİN
HARFLERİNİN ŞEREFİNE KADEH KALDIRMIŞTIK”
Harf inkılâbıyla bin yıllık Kur’ân harflerini zorbalıkla yürürlükten
kaldıran Kemalistler, İsrail kavminin Latin harflerini bildiği halde iki bin
yıl önceki ölü İbranî alfabesini dirilttiklerini görmezden gelirler. İbranî
alfabesi taraftarı Yahudilerce telin edilen Latin harflerinin savunucusu
İthamar Ben-Avi adlı bir Yahudi’nin “Bu fikri ben M. Kemal’den almadım, aksine
onun ilham kaynağı benim. 1911’de Kudüs’e geldiğinde Osmanlı’nın geleceğinin
Latin harflerinde yattığını anlatmıştım, o da ikna olmuştu. Hattâ ‘Latin
harflerinin şerefine’ diye beraber kadeh kaldırmıştık!” sözlerini nasıl
anlamalıyız? (Satılık İmparatorluk, M. Armağan)
Bir İranlı kendi harfleriyle Ömer Hayyam’ın rübâîlerini anlayarak
okuyorsa, bir İngiliz kendi harfleriyle Şekspir’i vecd ile okuyup kendinden
geçiyorsa, biz Elifbamızla bin yıllık irfanımızı okuyarak niye vecde
geçmeyelim. Türk milletine bu zulüm reva mıdır? (ilbeyali@hotmail.com)