05 Ağustos 2016

15 Temmuz kültür sanat alanında da milat olmalıdır

Yakın tarihimizde milat olacak çok hadiseler yaşadık. Birkaç gün ya da, en fazla bir hafta gündemde tutup hemen unuttuk. 15 Temmuz asla böyle olmamalıdır. Bu tarihi alnımıza, yüreğimize yazarak dolaşmalıyız.

 Ağustos – Eylül ayları belediyelerin ve kamu kurumlarının etkinlik takvimlerini belirledikleri aylardır. Buradan özellikle belediye başkanları ve kültür müdürlerine seslenmek istiyorum. Ne olur ‘Tanınmış- isimli- hatırlı' diye tutturmayın. Memleketimizin vatanperver sanatçıları size yeter artar bile.

Bir de ucuz kahramanları, nabza göre şerbet verenleri, tehlike geçtikten sonra meydanlarda bayrak sallayanları da fark edin artık. Gerçek kahramanlar onların gölgesinde kalmasın. Konuştuğumuz, sohbet ettiğimiz bir çok sanatçı ve yazar dostumuz bu noktaya dikkat çekiyor. “Bekle gör” politikası izleyerek günlerce meydanlarda gözükmeyenlerin şu günlerde cirit attıklarına ifade ederlerken,                  “ Göreceksiniz bunlar yine kültür salonlarının, festival alanlarının vazgeçilmezleri olacaklar” diyorlar.

Ne olur artık sapla saman ayrılsın. Yüzünüze karşı gülüp, iltifatlar eden, açık açık rol yapan, işi bitince de arkanızdan kuyu kazanları tanıyın. Onlara, millet istiyor yalanıyla iş vermeyi bırakın. Artık öz evlatlarınızı tanıyın. Vatanına, milletine, devletine, dinine, örfüne, adetine gönülden yürekten bağlı olanları baş tacı edin. Çünkü en zor anlarınızda onlar var, yine onlar olacaklar..

Yazımın bu bölümünü sevgili dostum kardeşim Ömer Faruk Birpınar'ın şu güzel sözleriyle kapatmak istiyorum. “Eli çenesinde kahve yudumlayıp sosyolojik, psikolojik analizler yapanlara tavsiye. Sizin pozitif biliminiz bunu anlayamaz. Batı kafasıyla Doğu'yu anlayamadığı için düz mantıkla strateji üreten CIA, sadece dershane-etüt merkezi-cemaat evi üçgeninde adam yetiştiren, sokağı, toplumu bilmeyen asosyal taşeron FETÖ bu yüzden başarısız olmaya mahkumdur.

Bu ülkenin siyasetçisi, bürokratı, işadamı, sporcusu, sanatçısı, gazetecisi şimdi 15 Temmuz kahramanları sayesinde koltuklarında oturuyor, kalem oynatıyor, şezlongda uzanıyor.”

 

 

AYDIN BEYOĞLU GİBİ BİR YİĞİT

Aydın Beyoğlu ülkemizin yetiştirdiği yüreği vatan için çarpan yiğit sanatçılarımızdandır. 15 Temmuz gecesini ve yaşananları ilk şiirleştiren insandır. Televizyonlarda gördüklerine önce inanamayan, sonra ağlayarak, yüreğinden kopup gelen hissiyatları kağıda döküyor. Sonra sazını bağrına basarak ekranlarda milletine silah çeken Mehmetçiğe bakın nasıl sesleniyor.

"En Uzun Gece En uzun gece/Sırattan ince/El ele verdik/ Geçtik milletçe/Ey Mehmedim, indir silahı/Annenin, babanın gözleri yaşlı/Düşün, Menderes'i kimler astı/Oyun aynı oyun, düşman değişti/Oyun aynı oyun roller değişti/Gecenin üçü/Ezan okunur/Göğsümüzde iman/Düşman ürkütür/Gördü dünya demokrasiyi/ Halk yeniden yazdı tarihçesini.”

Aydın Beyoğlu o geceyi şu sözleriyle anlatıyor: "Gece 03.00'te ezan okunup sela veriliyor. Benim elimde sazım ve kalemim o anda içimden gelen sözcüklerdi bunlar. Ben bunları düşünsem yazamazdım ama görüyorum: Cumhurbaşkanımızın kaldığı otelde yaşanan patlama olayı ve havalimanında halkla buluştuğu an ve Beylikdüzü!nde F16 'ların geçtiğini görüyorum. Bu nasıl bir cesaret, nasıl bir güç. Bir Cumhurbaşkanının cep telefonlarından meydanları dolduralım, birlikte savunalım cümleleri , dünyada böyle bir çağrıya bu kadar cevap veren bir millet daha düşünemiyorum. Tankın üzerindeki Mehmetçiği görüyorum, belki de oraya çıkmak istemedi bilmiyor. O zaman onu görünce de yüreğim titriyor. Annem aklıma geliyor, babam geliyor" şeklinde konuştu.

KISIKLI DA BİR NÖBETÇİ KÜTÜPHANE

15 Temmuzdan beri meydanlar dolu. Genci, yaşlısı, kızı, gelini meydanlarda. Azmin, kararlılığın, inanmışlığın yanında; kitap, dergi, şiir, yazar, şairde var meydanlarda. Kısıklı da her gün açık olan bir sergi var.  Serginin üzerinde çok sayıda kitap, dergi dolu. Afişte büyük puntolarla şöyle yazıyor. “ Nöbetçi kütüphane. . Al, götür. Oku, getir.” Sonradan orası bir açık hava kültür merkezine dönüşüverdi. Şaiirler şiirlerini, mikrofondan okumaya başladılar. Ne güzel, ne ince bir düşünce. Emeği geçen, koordine eden, katkı veren herkese çok çok teşekkürler..

 

7 AĞUSTOS DİLLERE DESTAN OLMALI

7 Ağustos gerçekten dillere destan olmalı. Öyle bir katılım sağlamalıyız ki, kendini bir şey sanan bazı dünya ülkelerine kapak olmalı. Bizleri umut olarak gören ülkelere ise, ışık olalım.

Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Laz, Ak Partili, CHP'li, MHP'li hepimiz el ele, gönül gönüle olmalıyız.

Camilerde her farz namazında hocalarımızın tekrarladığı sözleri hatırlayarak o gün saflarımızı sıklaştırmalıyız. Araya nifak, dedikodu, bölücü, münafık, hain asla sokmamalıyız.

O gün 15 Temmuz kahramanları da sahnede olmalı. Ödül için değil, bazılarına karşı örnek için olmalılar. Meydanlarda en çok dinlenilen eserlerin bestecileri ve şairleri de orada olmalı.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasının öncesinde veya  sonrasında Türkiyem türküsü milyonluk koroyla okunmalı ve bu güzel manzaranın klibi çekilmelidir.

 

TEMİZLİK İŞÇİSİNİN SİTEMİ

Biz bayrağına kara sevdalı bir milletiz. Yüce kitabımıza verdiğimiz önemi veririz. Ayak altında olmasına asla gönlümüz razı gelmez. Denizlinin Tavas ilçesinde temizlik görevlileri çöp konteynırına atılan bayraklar için rahatsızlıklarını sosyal medyada dile getirdiler. Hatta o bayrakları büyük bir hassasiyetle yıkayarak evlerine asacaklarını da belirtmeden edemediler. Görüyor musunuz ruhu. Onun için kimseyi küçük görmeyin. Horlamayın..