05 Mart 2018

5 Mart'ta aslında ne oldu?

5 Mart 1997: Başbakan Erbakan, generallerin dayattığı MGK kararlarını imzaladı

REFAHYOL hükümetiyle, kurulduğu andan itibaren generallerin yıldızı hiçbir zaman barışmadı. Generaller, Erbakan hükümetine sürekli dolaylı müdahalelerde bulundu. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, Sincan'da tankların yürütülmesini 'balans ayarı' olarak nitelendirmişti.

Generallerle Hükümet arasındaki gerilim 28 Şubat 1997'de yapılan MGK toplantısında zirveye çıktı. Generaller,  Hükümete meşhur 28 Şubat bildirisi ile ilan edilen maddeleri dayattı. Generallerin seçilmiş hükümeti devirmek için başlattıkları süreç, devlet ve toplum üzerinde büyük tahribatlara yol açtı. Karanlık odaklar, 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan dokuz saat süren MGK toplantısıyla, Refahyol hükümetinin düşürülmesi için düğmeye bastı.

Mustafa Kamalak'ın naklettiğine göre; “Erbakan Hocamız askerlerin eğitilmesi gerektiğine inanıyordu. O tarihi MGK'dan çıkınca, ‘Nasıl olur da Müslüman çocukları bu kararı alır?' diyordu.

Herkes dili döndüğünce Erbakan'a MGK Kararlarını imzalama tavrının yanlış olduğunu söylemeye çalışıyordu. Yalçın Doğan bu anlamda tarihi bir olayı da şöyle nakleder:28 Şubat sürecinde Başbakan Erbakan partisinin gurubunda kararları imzalayacağını söylüyor. Salonda bir genç adam ayağa kalkıyor, Erbakan'a: “İmzalamayın efendim, imzalarsanız, yanlış yaparsınız.” Erbakan kızıyor: “Kabadayılık yapma, otur oturduğun yerde. İlla bir şey söylemek istiyorsan, git ormanda söyle.”

Bu kısa gerginlik, ilerde büyük ayrılığa yol açacak kapışmanın ilk adımı. MGK kararlarına karşı Erbakan'ı uyaran, Erbakan'ın da kızdığı genç adam o sırada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dı.(Doğan,2011)

28 Şubat sürecindeki bu MGK'ya davet edildiğini anlatan Çiller'in danışmanlarından   Hüseyin Kocabıyık  çok tartışılacak bir iddiada bulunur: “Bir gün Tansu Hanım Genelkurmay Başkanı'na gitti. Orgeneral Karadayı, masasının üzerine faksları dizmiş. Bizim Tansu Hanım'a gönderdiğimiz fakslar aynı anda Genelkurmay'a da gidiyormuş. Paşa, “Bakın, her şeyden haberimiz var” demiş. Tansu Hanım, genelkurmay merdivenlerinden inerken arayıp söyledi”(Kocabıyık,2010)