ABD, Afrıcom ve Deniz korsanları
ABD Bütün dünyayı kendi ulusal çıkarları için operasyonel bir alan
olarak görmektedir.
Dünyanın her tarafında ABD’nin desteklediği paramiliter güçlerin
baskınlarında masum sivillerin katledildiği ve ölüm mangaları tarafından
gözaltına alınan kişilerin ABD ye ait sorgu ve işkence merkezlerinde ne şekilde
alıkonuldukları bilinen bir gerçektir.
Doğrudan ya da dolaylı yoldan yaptığı müdahaleler, darbeler ve
savaşlarla dünyanın dört bir yanında sayıları milyonları aşan masum insanın
ölümüne sebep olan ABD’nin kanlı sicili oldukça kabarık.
Malum, 11 Eylül 2001 saldırılarından hemen sonra Güney Çin
Denizi’nde, Filipinler çevresinde, Asya/Pasifik’te korsanlık patladı. Onlarca
gemi saldırıya uğramış, kaçırılmış veya kaybolmuştu. Modern zamanların “Deniz
Korsanlığı”nı ilk orada görmüş olsak ta, Dünya bunu bir deniz güvenliği sorunu
olarak algıladı.
Ama yıllar sonra, kaçırılan tankerlerin, gemilerin CIA tarafından
işkence ve hapishane gemileri olarak kullanıldığı ortaya çıktı. “İslâmcı terörist”
olarak damgalanan insanlar Müslüman ülkelerden, savaş bölgelerinden kaçırılıp
bu gemilere hapsediliyor, orada sorgulanıyor, işkence ediliyordu.
Birçoğundan bir daha haber alınamadı, muhtemelen öldürülüp denize
atıldılar. ABD yönetimi, uluslararası hukuktan kaçınmak için, ülkelerin
egemenlik alanı dışında, açık denizlerde böyle bir uygulamaya gitmişti.
Ve Afrika; Kıtanın Süveyş Kanalı-Kızıldeniz-Babül Mendep boğazı
gibi önemli bir suyolunu kontrol etmesinin yanı sıra, sahip olduğu enerji
kaynakları, büyük güçlerin kıtaya yönelik ilgilerinin en önemli sebebi.
ABD’nin Afrika’ya yönelik 2007 yılında oluşturduğu U.S. AFRICOM’a
ait bir müşterek görev gücü, Bab’ül Mendep Boğazı’nın batısını kontrol eden
Cibuti’de konuşlandırıldı.
AFRICOM, ABD’nin ulusal çıkarlarının korunmasını, Enerji yollarının
güvenliğini sağlanmasını, sözde bölgesel istikrar ve güvenliğin
desteklenmesini, işbirliğinde bulunulan uluslararası partnerlerle bölgede
ortaya çıkabilecek krizlere cevap verilmesini ve uluslararası tehditlere karşı
caydırıcılığın sağlanmasını amaçladığını söylese de Yemen de olduğu gibi savaş
ve katliamları körükleyip, bölgenin enerji kaynaklarını güvenli bir şekilde
Batı ve Amerika ya transfer etmek için vardır.
Afrikalılar, AFRICOM’un son yıllarda kıta genelinde artan operasyonları
ile ABD’nin, Afrika ülkelerinin kıyılarına ve hava sahalarına yönelik askeri
müdahalelerine tanık olmaktadırlar.
Dünya denizlerinde Afrika eksenli yaşanan Korsanlık olaylarını bu
minval üzeri değerlendirebiliriz.
İlk olarak Temmuz 2009’da Baltık Denizi’nde çok daha “ince ayar”
bir korsanlık yaşandı. Malta gemi siciline kayıtlı, mürettebatı Rus olan, 98
metre uzunluğunda bir yük gemisi, 20 Temmuz’da demirlediği Finlandiya’nın
Pietarsaari limanından aldığı 1,3 milyon dolarlık “kereste” yükünü Cezayir’e
götürmek için yola çıktıktan sonra kayboldu.
M/S Arctic Sea adlı gemi yola çıktıktan üç gün sonra İsveç
kıyılarında durduruldu. Narkotik polisi olduklarını söyleyen 15 kişilik maskeli
bir grup tarafından gemi kaçırılıyor, 24 Temmuz’da İsveç’in Öland ve Gotland
adalarının arasında izlenen gemiden bir daha haber alınamadı.
23 gün sonra Senegal’in 260 deniz mili açığında bulundu. Terkedilmişti.
Ama “Korsanlar”dan bir kısmı gemide kalmıştı. Bir süre sonra
gemideki izleme cihazı da söküldü ve Arctic Sea tamamen kayboldu. En son sinyal
alınan yer Fransa açıklarıydı.
24 Temmuz’da kaybolan Arctic Sea, 17 Ağustos’ta bulundu. Nerede?
Senagal’in 280 deniz mili açıklarında, Cape Verde takımadaları çevresinde. Yani
Batı Afrika kıyılarında…
İsveç kıyılarında kaçırılan gemi, İngiltere, Fransa, İspanya,
Portekiz’i de geçip Batı Afrika’ya götürülmüş ve hiçbir Avrupa ülkesi bunu
görememişti! Kıyılarından geçen bir gemiden haberdar değildiler! İnanılmaz bir
durum.
Bunun bir korsanlık olmadığı, Batılı istihbarat örgütlerinin ortak bir
operasyonu olduğu sonradan anlaşıldı.
Uluslararası hukuktan kaçınmak için, ülkelerinin egemenlik alanı
dışında, açık denizlerde böyle bir uygulamaya başvuran ABD, nerede askeri
varlığını artırmışsa, bu durum o bölgede güvenlik gündeminin ön sıralarını
işgal edecek gelişmelerin yaşanabileceğinin işareti olmuştur.
Suriye’de Irak’ta Orta Doğu da olduğu gibi.
Vesselam.