Annelerin ve babaların çocuklarını geleceğe hazırlamaları: Yetişkin bireyler yetiştirmek
İnsan,
çeşitli gelişim dönemlerinden ilerleyerek yaşamını sürdürür. Bu süreçte,
olgunlaşmamışlıktan olgunluğa doğru bir yönelim sergiler. Fiziksel
açıdan, gerekli olgunluğa ulaşmak psikolojik ve toplumsal açıdan olgunluğa
ulaşmayı da her zaman garantilemez. Yetişkin
bedeninde, çocuk bireyler yaşamlarını sürdürmektedirler. Ancak bu yaşamın
amacı, kendini gerçekleştiren insan olmak ya da kâmil insan olma yolculuğunu
tamamlamaktır. Ne yazık ki olgunlaşma
yolculuğunu tamalayan insanların sayısı olduça azdır. Yetişkin olgunluğuna
ulaşamamın de kendi içerisinde bir dinamği bulunmaktadır.
Yetişkin
kimdir? Sorusuna yanıt olarak pek çok cevabın verildiği görülmektedir. Günlük yaşamın içerisinde, hayatta kalma
çabasında olan insanlara sorulduğunda yetişkin insanın: “Evlenme çağına gelmiş”
ve “Askerlik çağına gelmiş” insanlar olarak tanımlandıklarına şahit oluruz.
Bu tanımlamaların ötesinde yetişkin bir birey; bedensel, ruhsal ve toplumsal
açılardan belirli bir olgunluğa erişmiş bir insan olarak değerlendirilmektedir.
Bir başka açıdan yetişkin bir birey,
kanunların belirttiği belli bir yaşı aşmış, toplumsal sorumluluklarını bilme
durumunda olan bir insan olarak ele alınmaktadır. İnsan gelişimi ile
yakından ilgilenen gelişim psikolojisi çalışmalarına göre yetişkin; kendi
yaşamının sorumluluklarını alabilen, bağımsız kararlar verebilen ve ekonomik olarak bağımsızlığa ulaşmış bir
bireydir. Yetişkinliğin en önemli
göstergelerinden biri de kimlik keşfidir. Bireyler; aşk, iş ve dünya görüşü
alanlarında kendilerini keşfettikleri zaman yetişkin yaşamına girmektedirler. Bir
başka deyişle zamanda ve mekanda aynılık ve süreklilik duygusunu deneyimleyen
insanlar, bir kimliğe ulaşmış insanlardır.
Ancak
yetişkin fiziksel olgunluğuna ulaşmış her bireyin, anılan ölçütleri
karşılamadığı görülür. Bu
doğrultuda yetişkin görünümünde olgunlaşmamış insanların birtakım özellikleri
vardır. Öncelikl; bu bireyler, ebeveynleri ile özellikle anneleri ile hemen
hergün İletişim halinde olurlar. Bu bireylerin anneleri onları kontrol
ederler ve onların koşullarından endişe duyarlar. Örneğin annesi onun iç
çamaşırlarını satın alabilir, parasını nasıl yönetmesi gerektiğini ona
söyleyebilir. İkincisi, yaşlarına uygun olmayan davranışlar sergilerler. Öfke
patlamaları yaşamak, sorumsuzca para harcamak gibi davranışlar
sergilerler. Üçüncüsü, almayı
severler ancak vermezler. Yetişkinlerin en önemli özellikleri artık bakım
ve sevgi sunmaktır. Bu bireyler ise, sürekli bir şekilde başkaları tarafından
bakım sunulmayı ve sevilmeyi beklerler. Kadınların onlara hizmet etmelerini
isterler. Şımartılmış olmak, onlar için önemlidir. Dördüncüsü, uzun süreli
ilişkiler sürüdüremezler. İlişki sürdürme becerileri gelişmediği için bu
becerileri ilişkilerde kullanamazlar. Beşincisi, bağlanma korkusu yaşarlar;
bağımlılık tepkileri verirler. Bu bireyler, kendi başlarına karar
vermezler. Altıncısı, düşmanca
tepkiler verirler. İnce alaylar yaparlar, somurtkan bir şekilde
davranırlar. Yedincisi, kendisini yüceltici, çocuksu bencil davranışlar
sergilerler. Bir şey hafif bile olsa rahatsızlık verici olduğunda onu
yapmaktan kaçınırlar. Dünyanın kendi etraflarında döndüğünü düşünürler, mantıksız taleplerde bulunurlar ve bunu yaparken zaman ve
mekan sınırlarını zorlarlar. Sekizincisi,
haklı olduklarını hissederler. Diğer bireylerin onlara finansal destek
sunmaları ve onların sorumluluklarını almaları gerektiğine inanırlar. Dokuzuncusu,
diğerlerini sömürler. İstediklerini elde etmek için diğer insanlara
yönlendirici bir şekilde yaklaşırlar. Bu sömürü öfke nöbetleri gösterme ya da
pasif-saldırganlık tepkilerinde bulunma gibi açık ya da gizli olabilir. Onuncusu,
diğer insanları suçlarlar. Diğer insanların başarılarını küçümseyerek,
tanıdıklarını, arkadaşlarını suçlarlar. On
birincisi, mali açıdan sorumsuzdurlar. Dürtüsel
bir şekilde para harcarlar. On
ikincisi, kendilerinin hatasız olduklarını düşünürler. Hayatlarındaki her
şeyin sorumlusu olarak etraflarındaki herkesi suçlarlar.
Yetişkin
görümünde olgunlşamamış insanların gelişimsel öyükleri de vardır. Bunlardan birincisi; ihmale ve istismara
maruz kalmaktır. İkincisi, tutarsız veya hiç varolmayan sınırlara sahip
olmaktır. Üçüncüsü, annelerinin ve babalarının da olgunlşmamış oldukları
görülür. Dördüncüsü, çocukken temel ihtiyaçlarının karşılanmamasıdır. Beşincisi,
ebeveynlerin ruh sağlığı sorunlarının varlığıdır. Altıncısı, ebeveynlerinin
bireyselleşme sorunları vardır. Yedincisi, kişi içi farklılaşamamaktır. Sekizincisi,
kişilerarası farklılaşamamaktır. Dokuzuncusu, stresle başa çıkma
becerileri gelişmemiştir. Onuncusu, aşırı savunmacı olup kendini
öncelikleme temelinde bir yaşam sürdürmektir. On birincisi, savunmacı
kopma yaşamaktır. On ikincisi, mükemmeliyetçi ve kontrolcü bir ebeveynle
yaşamaktır. On üçüncüsü, otoriter bir ebeveynle yaşamaktır. On
dördüncüsü, aşırı duygusal tepki vermekten çaresiz ve muhtaç bir şekilde
tepki vermeye doğru bir uçtan bir diğer uca giden ebveynlerle yaşamaktır. On
beşincisi, kaos ve öngörülmeyen bir aile atmosferinde büyümektir. On
altıncısı, ebevbeynlerinin reddedilme öykülerinin varlığıdır.
Oysaki
yetişkin olgunluğuna ulaşan bireylerin bir takım özellikleri vardır. Öncelikle empatiktirler. Hem kendilerine
hem de başkalarına karşı açık olurlar. İkincisi,
dürtülerini kontrol ederler. Yetişkinliğin önemli bir göstergesi, doyumu
erteleyebilme yeteneğidir. Duygusal patlamaları çok az yaşarlar, öfkelerini
kontrol ederler. Çatışmalarla, etkili bir şekilde başa çıkarlar. Üçüncüsü,
kendilerini savunmasız hissetmezler. Kim oldukları konusunda güvenlidirler
ve bu nedenle insanlarla dürüst bir şekilde İletişim kurarlar. Yetişkin bir
kişi, övgüden veya eleştiriden sarsılmaz. İnsanlar olgunlaştıkça, bir gün her
şeyin göründüğü kadar iyi olmadığını ve hiçbir şeyin göründüğü kadar kötü
olmadığını anlarlar. Dördüncüsü, şefkat sahibidirler. İhityaç anında
duygusal destek sunarlar ve başkalarının endişelerini anlayıp ona göre tepki
verirler. Beşincisi, hatalarını kabul etme eğilimindedirler. Hatalarını
kabul ederler, cezadan kaçınmak adına yalan söylemezler ve hatalarından ders
çıkarırlar. Altıncısı, etkili İletişim tarzına sahiptirler. Çatışmaları
etkili bir şekilde çözerler. Yedincisi, duygusal olarak bağlanabilirler. Kendilerine
aşık değildirler. İlişki ortağına karşı da kendilerini bağlı hissederler. Sekizincisi,
duygusal destek sağlarlar. Sorunların çözümünde sorumluluk alırlar. Dokuzuncusu,
güvenilirdirler. Güven ilişkisel sadakati, duyguları ve düşünceleri ifade
etmeyi sağlar. Onuncusu,
alçakgönüllüdürler. Yetişkin bir kişi alçakgönüllü bir ruha sahiptir.
Alçakgönüllülük olgunlukla paraleldir. Yetişkin kişiler, başkalarının başarılarına
nasıl katkıda bulunduklarını görürler ve onları onurlandırırlar. On birincisi,
duygularına göre karar vermezler. Karar verirken belirli ilkeleri vardır ve
bu ilkeleri göz önünde bulundururlar. Bu ilkeler kişisel menfate dayanmayan,
üst düzey ahlak ilekelerine dayanan ilkelerdir. On ikincisi, yetişkin
bireyler minnettarlık ve şükür duyguları ile hareket ederler. Olgunlaşmamış
bireyler, kendilerine iyi gelen her şeyi hak ettiklerini varsayarlar. Yetişkin
insanlar büyük resmi görür ve dünyanın çoğunluğuna kıyasla ne kadar iyi
olduklarını fark ederler. On üçüncüsü, başkalarını kendilerinden
önceliklendirirler. Yetişkin bir kişi, ajandası kendi etrafında değil başkaları
etrafında dönen kişidir. Elbette bu aşırıya gidebilir ve sağlıksız olabilir. Ancak
çocukluktan kurtulmanın bir yolu; kendi isteklerinimizin ötesine geçmek ve daha
az şanslı olanların ihtiyaçlarını karşılamak için yaşamaya başlamaktan geçer.
On dördüncüsü, bilgelik sahibidirler. Yetişkin bir kişi öğrenmeye açıktır. Tüm
cevapları bildiklerini varsaymazlar. Daha akıllı oldukça, daha fazla bilgelik
ihtiyacı duyduklarının farkına varırlar. Bilgelik aramaktan utanmazlar,
yetişkinlerden veya diğer kaynaklardan tavsiye istemekten çekinmezler.
Tüm anılan olumsuz özelliklere ragmen bireyler kendi kendilerine yardım
özelliklerini harekete geçirerek kendilerini birer yetişkin olarak
olgunlaştırabilirler. Bunun için öncelikle, duygu düzenleme becerileri
edinip bunları uygulamak gerekir. Örneğin öfkesini kontrol etmekte
zorlananlar sınıftan atılır, işten kovulur, boşanır ve kolayca ve sık sık
mutsuz olurlar. Duygu düzenleme becerilerini kullanmak hem bizi hem de
başkaları ile olan ilişkilerimizi olumlu etkiler. İkincisi, kendi
isteklerimize ve ihtiyaçlarımıza açık olmaktır. İhtayaçlarımızı ve
isteklerimizi açıkça konuşmak onları doyurma yolunda önemli bir adımdır. Üçüncüsü,
başkalarının sorunlarına, isteklerine ve taleplerine karşı sınır koymaktır. Bu
kişilerarası farklılaşmanın ve özerk bir birey olarak hareket etmenin önemli
bir yoludur. Dördüncüsü, hatları kabul etmektir. Hataları kabul etmek,
kendimizi ve diğerlerini kabul etmek anlamına gelir. Özellikle başkalarının
hatalarını affettiğimizde, alçakgönüllülüğümüzü ve insanlığımızı gösteririz. Beşincisi,
otantik olmaktır. Kalbimimzdekini ve aklımızdakini yeri ve zamanı
geldiğinde ifade etmek otantik olmak demektir. Bir başka deyişle dürüst olmak
demektir. Altıncısı, kaygılarımızla yüzleşmektir. Kaygılarımız, birey
olma yolculuğumuzdaki engellerdir. Bu engelleri aşmanın yolu onları kabul edip
kendimizi güçlendirmekten geçer. Yedincisi, gerektiğinde yardım ve destek
istemektir. Sosyal destek stresle başa çıkmanın yanında olgunlaşmanın da
önemli bir aracıdır. Sekizincisi, kontrollü bir şekilde önlem almaktır. Önlem
almak, bilinçli, düşünceli olmak ve ne yaptığımızı, ne karar verdiğimizi ve ne
istediğimizi şekillendirmektir. Hayatımızı yönetmek, başkalarının hayatlarından
sıyrılmak veya zamanımızı kendimize ayırmak demektir. Dokzuncusu, kendi değerlerimizi belirleyip
ona göre yaşamaktır. Değerlerimiz, geçmişimizin ve suçluluğun gölgesinden
uzaklaşmamıza yardımcı olur ve başkalarını memnun etmeye çalışmak yerine kendi
iç dünyamızda ve dış dünyamızda bütünlük oluşturmamınza izin verir. Onuncusu,
diğerlerini problemlerimizden sorumlu tutmamaktır. Geçmişin koşullarına
saplanmak yerinekendi koşullarımızı oluşturarak, aktif bir yaşam sürmek
gerekir. Böylece; işler ters gittiğinde, kendimizi ve başkalarını cezalandırmaktan
vaz geçeriz. On birincisi, savunmacı
olmamaktır. Geribildirim aramak, eleştirilere açık olmak gerekir. On ikincisi, kişisel hedefler belirlemek
gerekir. Yetişkin olmanın önemli bir yönü, benzersiz kimliğimizi ve ilgi
alanlarımızı ifade eden hedefler hayal etmek ve ardından bu hedeflere ulaşmak
için gerekli eylemleri yapmaktır.Belirlediğimiz hedefler doğrultusunda
yaşamak pişmanlıklarımızı azaltır. On üçüncüsü, kullandığmız savunma
mekanizmalarının farkında olmaktır. Savunma mekanizmaları çocukken bizi
korudular. Ancak artık onlara ihitiyacımız yok. Ön dördüncüsü, ölüm korkusu
ile yüzleşmektir. Ölümle ilgili konularla yüzleşmek, yaşama sonlu bir anlam
verme konusunda özel bir anlam katar ve her anın değerini yükseltir.
Din ve maneviyat açısından da yetişkinlik konusu ele alınabilir. Öncelikle,
ilahi dinlere göre bireyler yetişkinlik çağına gelinceye kadar
desteklenmelidirler. Bu konuda En’âm Suresi 152. ayette: “Yetişkinlik
çağına erinceye kadar, muhafaza ve yardım maksadıyla en güzel şekilde olanı
dışında, yetimin malına yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı adâletle tam yapın. Biz
hiç kimseyi gücünün üstünde bir şeyle sorumlu tutmayız. Konuştuğunuz zaman, en
yakınlarınızın aleyhinde bile olsa adâleti gözetip doğruyu söyleyin. Allah’a ve
Allah için verdiğiniz sözleri yerine getirin. İşte bunlar, düşünüp ders almanız
için Allah’ın size emrettiği hususlardır.” şeklinde ifade edilerek, yardım ve desteklenme yetimler üzerinden ifade
edilmektedir. İkincisi, ilahi dinlere
göre bireylerin olumsuz çocukluk deneyimleri olsa dahi kendilerini düzenlemekle
sorumlu oldukları belirtilmektedir. Bu konuda Maide Suresi 105. ayette: “Ey
iman edenler! Siz kendi halinizi düzeltmeye çalışın! Zira siz doğru yol üzere
olduğunuz sürece sapıklığa düşenler size hiçbir zarar veremezler. Hepinizin
dönüşü yalnızca Allah’a olacak ve O, yaptıklarınızı size bir bir haber
verecektir.” şeklinde ifade
edilerek bireylerin kendilerini olgunlaştırmaya çalışmalarının gerektiğine
vurgu yapılmaktadır. Bu yolda yapılan mücadeleye Müminun Suresi 62. ayette: “Biz
hiç kimseyi gücünün yetmeyeceği bir şeyle sorumlu tutmayız. Bizim katımızda
gerçeği söyleyen bir kitap vardır. Bu bakımdan kimseye bir haksızlık yapılmaz.” şeklinde ifade edilerek teşvik
yapılmaktadır. Üçüncüsü, ilahi
dinlere göre de bireylerin olgun olmayan ebeveynlerin tepkileri karşısında
narsistik tepkiler vermemeleri gerektiği ve bu yönde savunma yapmanın gelişimin
önündeki en büyük engel olduğu belirtilmektedir. Örneğin bu konuda Lokman
Suresi 18. ayette: “Kibirlenerek insanlardan yüzünü çevirme ve yeryüzünde
böbürlenerek yürüme. Çünkü Allah, kibirle kasılan, kendini beğenmiş, çokça
övünüp duran hiç kimseyi sevmez.” şeklinde ifade edilerek kibrin yetişkin
olmanın önündeki en önemli savunmaya dayalı bir engel olduğu belirtilmektedir. Dördüncüsü,
ilahi dinlere göre de dürüst olmak ve yalan söylememek yetişkinlik için en
önemli ölçütlerdendir. Bu konuda Casiye Suresi 7. ayette: “Yalan ve
iftirâyı meslek hâline getiren ve günaha düşkün olan herkesin vay hâline!”
ve Enam Suresi 39. ayette: “Âyetlerimizi yalanlayanlar, zifiri karanlıklara
boğulmuş birtakım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah dilediğini saptırır,
dilediğini ise dosdoğru bir yol üzere kılar.” şeklinde ifade edilerek
dürüstlüğün ve yalan söylememenin önemi üzerinde durulmaktadır. Beşincsi,
ilahi dinlere göre de alçakgönülülük ve vakar arasındaki denge, yetişkinlik
için önemli ölçütlerdendir. Bu konuda Furkan Suresi 63. ayette: “Rahmân’ın has kulları onlardır ki,
yeryüzünde tevazu ve vakar ile yürürler; kendini bilmez kimseler onlara laf
attığında incitmeksizin “Selâmetle!” derler, geçerler” şeklinde ifade
edilerek mütevazi olmanın önemi üzerinde durulmaktadır. Altıncısı,
ilahi dinlere göre de şükür ve teşekkür etmek, yetişkinlerin en önemli
özelliklerindendir. Bu konuda Bakara Suresi 152. ayette: “O halde siz beni anın, ben
de sizi anayım. Bana şükredin ve sakın nimetlerime nankörlük etmeyin.” ve
Nahl Suresi 121. ayette: “O, Allah’ın nimetlerine dâimâ şükrederdi. Allah da
onu seçti ve her bakımdan onu doğru bir yola iletti.” şeklinde ifade
edilerek şükrün ve minnettarlığın önemi üzerinde durulmaktadır.
Sonuç
olarak insan bu dünyaya olgunlaşmak için gelmiştir. Eğer inanıyorsanız, Allah rızasına uygun ve Cennete layık bir insan
olmak bu dünya imtihanının en önemli amacıdır. Riya, yalan, dolan, kendini
kandırma, başkalarına ve kendine zarar verme, bencil bir şekilde yaşama, içten
pazarlıklı olma gibi daha pek çok olumsuz özellik bireyin yetişkin olma
yolculuğuna zarar vermektedir. Her iki dünyadaki mutluluğu sağlayacak bir
olgunluk düzeyine ulaşmamız umuduyla, yetişkin olma ve kalma yolculuğumuzda
hepimize başarılar dilerim.