27 Şubat 2017

Ahh Şubat seni nasıl anlatsakki!

Şubat ayı, sayı olarak diğer ayların en küçüğü. Kış ayının en soğuğu. Diğer taraftan günleri içinde cereyan eden ve yaşananlardan dolayı da diğer ayların en büyüğü ve sıcağı oluvermiş.

Yakın ve uzak tarihimizde öyle olaylar vukuu bulmuş ki adına şehadet ayı denilmiş. Sevgililerin ayı. Maşukların, kalpleri Allah diye çarpanların sevgililerine kavuştukları ay.

İki gün önce MTTB Genel Merkezinde ‘Metin Yüksel ve Şehadet Gecesi' başlıklı anlamlı bir program vardı. Konuşmacıların hepsinin ‘Şehit' arkadaşları vardı. Onların sağlığındaki tavır ve davranışlarını anlattıklarında ihlas ve takva kelimelerinin gerçek anlamlarıyla karşılaştığınızı anlıyorsunuz.

Şehit olmak için şehitçe yaşamak gerek. İmanın sağlam olmalı. Bu dünyada sadece kendin için yaşamayacaksın. Müminlerin ve insanlığın derdi senin derdin olacak. Önce can değil canan demeyi bilenlerden olacaksın. Dini vatandan, vatanı imandan ayırmadan seveceksin.

Zaten bir insan yüreğini ortaya koymadığı davasına nasıl canın versin. İnsan inandığı dava, sevdiği vatan uğruna bir zaman için geçer. Bunu şu ana kadar sayısız şehitler gösterdiği gibi, çok yakın tarihimizde 15 Temmuz'da hiç düşünmeden sokağa fırlayan nice kahramanlarda göstermiştir.

Yine yakın tarihimizde 28 inci günü ile de hafızalardan hiç çıkmayacak. Anlara şahitlik ettiğinden dolayı da sürekli hatırlanacaktır Şubat.

Şubat ayı şehadet ayı. İşte bu ayda şehit olanlar ve şehit gibi yaşayarak hayata veda eden bazı değerli isimler.

İşte Şehidlerden Bazıları
İskilipli Atif Hoca, Erbilli M. Esad Efendi, İmam Hasan El-Benna, Malcolm X, El-Halil Camii şehidleri, Metin Yüksel. 40 bin Hama şehidi.

İskilipli Atıf Hoca (4 Şubat 1926) :

İlk eğitimini köyündeki hocasından aldı. Daha sonra medresede derslere devam etti. Medrese eğitiminin sonunda Fatih Camii'nde dersler vermeye başladı. Daha sonra İlahiyat Fakültesine başladı ve buradan Kabataş Lisesi'ne Arapça öğretmeni olarak geçti.

Şapka kanunundan 2 yıl önce yazdığı "Frenk Mukallitliği ve Şapka" adlı eseri nedeniyle şapka kanununa muhalefetten İstiklal Mahkemeleri'nde yargılandı ve idam edildi.

 

Malcolm X (25 Şubat 1965)
Derisi siyah, kalbi aydınlık ve beyaz olan bir devrin büyük adamı Malcolm X de yine Şubat ayında coşkulu bir halk kitlesine seslenirken şehit edildi.

Metin Yüksel – 23 Şubat 1979
Metin Yüksel, 17 Temmuz 1958'de Bitlis'e bağlı Kolongo yaylasında dünyaya gelir. Küçük yaşlarda ailesiyle birlikte İstanbul'a gelerek Fatih semtine yerleşir. Akşemseddin İlkokulunda ilköğrenimini tamamlar. Ortaokul 2. sınıfa geldiğinde, okula devam etmek istemez ve okulu bırakır. Okulu bıraktıktan sonra bir dönem MTTB'nin çalışmalarına katılır. 1976 yılına gelindiğinde MTTB'deki çalışmalar onu tatmin etmez. Bazı arkadaşlarıyla birlikte Fatih Akıncılar Teşkilatı'nı kurarlar. Teşkilat, kısa bir zamanda Türkiye'nin en aktif teşkilatı haline gelir. Bölgedeki etkinliklerinden rahatsız olan birtakım sol gruplar, Darüşşafaka Lisesi ve Fatih İmam Hatip Lisesindeki Akıncılar Teşkilatına bağlı öğrencileri rahatsız etmeye başlarlar. 26 Ekim 1977 günü Darüşşafaka Lisesinin önünde Metin Yüksel ve 3 arkadaşı, 8 komünistin silahlı saldırısına uğrar. Bu saldırı Metin Yüksel ve dava arkadaşlarının çalışmalarının daha da artmasına neden olur. Metin Yüksel'in bu çalışmaları o dönem Fatih de etkin olmak isteyen grupları rahatsız eder. Birkaç defa kıstırılarak tehdit edilir. Bu tehditlere aldırmadan İslami çalışmalarını sürdürür. 23 Şubat 1979 tarihinde Cuma namazı çıkışı Metin Yüksel, Fatih Camiinin avlusunda silahlı saldırısına uğrar. Ağır yaralı bir şekilde hastaneye kaldırılır, fakat kurtarılamaz ve ruhunu Rabbine takdim ederek, aziz İslam için serdengeçti olan diğer şehitler gibi şehadet şerbetini içer.

"Şahadet bir çağrıdır, tüm cağlara ve nesillere" diyerek bu dava ile sadakatini ispatlayan şahadet eri Metin Yüksel henüz gencecik bir fidan iken Müminlerin bayram günü olan Cuma günü Fatih Camii avlusunda şehit olmuştur.

Şeyh Esad Erbili

Ondokuzuncu asrın ortalarına doğru Musul'a 50-60 km. mesafedeki Erbil'de doğan Şeyh Esad, İslami konularda tahsil gördü. Şer'i ve tasavvufi ilimlerdeki çalışmaları sonucu genç yaşında icazet alan Şeyh 1883'te, 40 yaşlarındayken İstanbul'a gelerek aldığı icazetleri Meşihat dairesine tasdik ettirerek, irşadla meşgul olmak için bir mekan talep etti. Önce Kocamustafapaşa'da sonra da Üsküdar'daki tekkesinde irşadla meşgul olmaya başladı.

Cumhuriyetten sonra tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla birlikte, zikir halkalarını ve tekkesini bırakan Şeyh, Erbil'deki mülklerini satarak Erenköy'de satın aldığı köşkte ikamet etmeye ve halkı İslami konularda bilgilendiren sohbetler yapmaya başladı.

Meşhur Menemen hadisesinden sonra suçlanan ilim adamlarının arasında o da vardı. Bu haksız ve mesnetsiz suçlamalarla idama mahkûm edildi. Ancak çok yaşlı olduğundan hüküm infaz edilmedi. Malum zihniyet sahipleri bunu telafi edebilmek için onun hastalığından yararlanarak 4 Şubat 1931'de hastanede zehirledi ve bir başka yolla infazı gerçekleştirdiler.

Hasan El Benna

1906 yılında dünyaya gelir. Babası dindar bir Müslümandır. Hasan el-Benna ilk eğitimini babasından alır. Özellikle ülkesi olan Mısırın İngiliz hegomanyası altında oluşu Hasan el-Benna'yı derinden etkiler. Yetiştiği mahallenin İslami bir yer olması Onun yetişmesindeki önemli etkilerden biridir. Küçük yaşlarda düşünce dünyasını etkileyen iki önemli eser İmam Malikin Muvattas'ı , İmam Şafiin ve Ahmet bin Hanbelin Müsned'leridir.
Daha küçük yaşlarda arkadaşlarıyla tebliğ çalışmalarına başlar. Erkeklerin altın takmaması ve ipek giyinmemesi için bir bildiri yayınlarlar.
Hasan el-Benna 1927 yılında Darul-Ulum'dan birincilikle mezun olur. İslaniye şehrine öğretmen olarak tayini çıkar. Bundan bir yıl sonra aralarında işçi esnaf ve öğrencilerin bulunduğu altı arkadaşıyla “İhvan-i Müslimin Teşkilatını” kurar. 

İkinci dünya savaşı sırsında İhvan adeta devlet içinde devlet olmuştur.

Mısırın her yanında okullar, camiler, ticaret merkezleri yapmışlardır. Çıkardıkları gazete ve dergi gibi yayınlar tiraj üstüne tiraj kırmıştır. Bu yakarış ve kıyam yalnız Mısır ile sınırlı kalmamış, Suriye, Lübnan, Filistin, Ürdün, Tunus ve Fas'ta da yankı bulmuş ve İhvan buralarda da şubeler açmıştır. Hasan el-Benna İngilizlere karşı cihad ilan eder. İngilizlerin Süveyş Kanalından çekilmesini ister. 1948 yılında İsrail devletinin kurulmasından sonra Filistin'e gönüllü İhvan birlikleri gider. Ancak bu birlikler Mısır Devleti ile işbirliği ile gönderilmesi ve devlettin eski silahları dağıtması nedeniyle birlikler yenilir.
İhvan artık Mısır için büyük bir tehdittir.
Ve Mısır İhvana savaş açar. Binlerce İhvan üyesi Müslüman tutuklanır ve 12 Şubat 1949 yılında Hasan el–Benna uğradığı suikast sonucu şehit edilir.

Örnek bir yaşam sürdüren ve Şubat ayında vefat edenler

Sami Ramazanoğlu(3 Şubat 1984) 

1892 Adana doğumlu olan Mahmut Sami, liseye kadar olan okul eğitimini de burada yapmıştır. Medrese ilmini devrin âlimlerinden aldı. Tasavvufla hemhal olan Sami Ramazan Efendi, Mürşidinin yanında uzun bir müddet kaldıktan sonra vazifeli olarak memleketi Adana'ya geldi. Bu dönemde Tekkeleri kapatıldığı için Sami Ramazan Efendi Camilerde özel vaazlar vermekle beraber, geçimini sağlamak için bir kereste imalathanesinde çalışıyordu. Babasının servetinden miras almamıştır. 1976'da hacca gitti. 1951 yılında İstanbul'a geldi.

İstanbul da kaldığı sürede tıpkı Adana'da yaptığı gibi, hizmete devam etti. Maişeti için de Tahtakale'de bir işyerinde muhasebecilik yapıyordu. Onun tebliğiyle birçok esnaf hayatını İslam'la tezyin etmeye başladı. 1979'da Medine'ye giden Şeyh Efendi, 12 Şubat 1984'te burada hakkın rahmetine kavuştu. Cennetü'l-Baki'ye defnedildi.

Şeyh Şamil'in vefati (4 Şubat 1871) 
Nakşibendi Şeyhi Cemaleddin Gazi Kumuki'nin talebesi olan Şeyh Şamil sade ve kanaatkar bir hayata sahipti. Ruslar, yaşadıkları topraklar olan Kafkasya'ya yönelik işgal hareketlerine başlayınca Şeyh, halkı işgale karşı askeri olarak teşkilatlandırdı. Ruslarla olan savaşta önemli başarılara imza atan Şeyhin namı, bütün Kafkasya'da duyulmaya başladı. Bu mücadele bütün imkânsızlıklara rağmen 25 yıl başarı ile sürdü. Kendisinden önceki imamın da 10 yıla yakın bir mücadelesi oldu. Hiç kimseden yardım alamayan Şeyh 1859'da tam donanımlı olan yetmiş bin kişilik Rus ordusu tarafından kuşatma altına alındı. Etrafında çok az kişi kalınca esir alındı.10 yıl esir kaldıktan sonra Rus Çarı onun hacca gitmesine izin verdi. Şeyh 1870'te Türkiye'ye oradan da Mekke'ye gitti. Namını duyan on binler onu kucaklamaya geldi. Mekke'den Medine'ye geçen burada çok ağır olarak yakalandığı hastalığı vesilesiyle 4 Şubat 1871'de 74 yaşında iken peygamber şehrinden Rabbine yükseldi.

Mahmut Esat Coşan

Çanakkale'nin Ayvacık ilçesi Ahmetçe Köyü'nde 14 Nisan 1938 tarihinde doğdu. 1973 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk-İslam Edebiyatı Kürsüsü öğretim üyeliğine atandı ve kürsü başkanlığını üstlendi. 1977-1980yıllarında Sakarya Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi hocalığı yaptı. 1982 yılında, ilahiyat profesörü oldu. 

1977'de Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa Cemaati lideri Mehmed Zahid Kotku'nun emriyle hadis sohbetlerine başladı. 13 Kasım 1980'de Mehmed Zahid Kotku'nun ölümüyle cemaatin lideri oldu. 1987'de kendi isteğiyle emekliye ayrılan Mahmud Esad Coşan, konferans, sohbet, yayın ve çeşitli kurumsal faaliyetlerle yoğun bir şekilde eğitim çalışmalarını sürdürdü. 28 Şubat sürecinde Avustralya'ya giden Coşan, 1997'den itibaren ABD ve Avrupa ülkelerinde bulundu. 

İskenderpaşa cemaatinin şeyhi Mahmud Esad Coşan, Avustralya'da geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi. 4 Şubat 2001 gecesi Türkiye saati ile 04.00'te Sidney yakınlarındaki Dubbo şehrinde meydana gelen kazada, Coşan'ın damadı Ali Yücel Uyarel de vefat etti. 

Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın vefatı (27 Şubat 2011) 

İlim adamı, bilim adamı, siyasetçi, bir nesli yoğuran dava adamı.1926 yılında Sinop'ta doğdu. 1948 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'ni bitirerek mühendis oldu. Aynı kurumda öğretim üyesi oldu, 1962 yılında profesörlüğe yükseldi. TOBB Başkanı seçildi. 1969'da bağımsız olarak milletvekili seçildi. 1970'de Milli Nizam Partisi'ni kurdu. Parti 1971 yılında kapatıldı. 1973'te Milli Selamet Partisi adıyla kurulan yeni partiye girdi ve bilahare genel başkan seçildi. 1973'te MSP Bülent Ecevit'in genel başkanı olduğu CHP ile koalisyon yaptı. Kurulun bu hükümette Erbakan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı oldu. 1974-1977 yılları arasında Milliyetçi Cephe hükümetlerinde aynı sıfatla yer aldı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra siyaset yapması yasaklandı. Siyasi yasağının kalkması üzerine, 1987 yılında Refah Partisi'nin genel başkanı seçildi. RP-DYP Koalisyon hükümetinde başbakanlık yaptı. 28 Şubat 1997 süreciyle yıkılan hükümetten sonra Refah Partisi kapatıldı ve Necmettin Erbakan'ın siyasi yasağı başladı. Ayrıca Bingöl'de yaptığı bir konuşmadan dolayı 1 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Af kanunuyla hapis cezasından kurtuldu. 

27 Şubat 2011 vefat etti.

Coğrafyaları farklı olsa da şehadetler hep Şubat.

Mehmet Akif Ersoy ne güzel sesleniyor İstiklal Marşında ‘Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı, sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı, verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı.'

Şehadet şerbetini içen tüm şehitlerimizi ve örnek bir yaşam sergileyerek vefat eden bütün değerlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.

28 inci günü ile de hafızalardan hiç çıkmayacak. Anlara şahitlik ettiğinden dolayı da sürekli hatırlanacaktır Şubat.