03 Eylül 2015

Aklın yolu birdir ama bazılarının aklı yola hep sonradan geliyor...

Baki Murat

baki.murat@gmail.com

 

Aklın yolu birdir ama bazılarının aklı yola hep sonradan geliyor...

                                    

Deyim yerindeyse daha yazımın mürekkebi kurumadı.

HDP'nin 7 Haziran seçimlerinde kazandığı önemli oy oranına ve vekil sayısına rağmen eline geçen tarihi fırsatı nasıl 'heder' edişini iki gün önce yazmıştım (Madem canın üzüm istiyordu, bağcıya niye sataştın HDP, 01.09.2015).

Aynı gün Özgür Gündem gazetesinde 'Adil Bayram' mahlasıyla yazan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, özeleştiri niyetine benzer konuya değindi.

'HDP yönetiminin, yine AKP ile seçim sonrası o denli karşıtlaşması ve "CHP-AKP hükümet kursun, biz destek verelim'' demesi de hatalıydı' diyor Kalkan.

Seçimlerden sonraki günlerde yazılanlar arşivlerde. Duran Kalkan'ın bugün 'hatalı' bulduğu tavırların 'ülkenin yararına bir kaygıyla' sergilenmemesi için defalarca yazdıklarımız da.

Seçim sonuçlarının belli olmasından sonra birçok kişinin MHP ile koalisyonu 'gönüldeki aslan' diye büyük bir heyecanla paylaştığı ilk saatlerde dahi HDP'nin yakaladığı 'tarihi fırsat'ı hatırlatıp durduk.

Günlerce süren 'umutlu görüşmeler'in gösterdiği gibi ne CHP'yle ne de başından beri koalisyona mesafeli duran MHP'yle hükümet kurmanın kimseye bir hayrının olmayacağı ortadaydı. Savunup durdukları 'kırmızıçizgiler' onların zamanın ruhundan ve ülkenin yaşadığı değişimlerden bihaber olduklarını yeterince göstermişti çünkü.

Çözüm Süreci, Yeni Anayasa, Başkanlık Sistemi, Yerel Yönetimler Yasası gibi Türkiye'nin 'hayati' sorunlarını konuşmak dahi 'işkence'ydi CHP ve MHP için. Tek dertleri, 13 yılda yapılmış her olumlu değişimi ve gelişimi bir 'restorasyon' hükümeti aracılığıyla durdurmak ve ülkeyi tekrar özledikleri eskilere döndürmekti.

O yüzden de 'memleketin hayati ihtiyaçları eskinin derdinde olan partilerle değil 'Yeni bir ülke' düşü kuranların birlikte hareket etmeleriyle karşılanabilir' diyorduk.

Kalkan'ın 'CHP-AKP hükümet kurma çalışmalarının içinde HDP de olmalıydı ve de buna öncülük etmeliydi' sözlerini daha da ileri götürüp 'HDP, AK Parti ile hükümeti kurma çalışmalarına öncülük etmeli' diyebiliyorduk.

Peki, ne oldu?

Başından beri AK Parti-HDP koalisyonunun ülke için 'ideal' olacağını yazanların feryadı, ilk önce HDP'nin aşırı derecede kapıldığı seçim başarısının kibrine kurban edildi. HDP, inanılmaz bir aptallıkla kendisini AK Parti ile karşıtlaştırdı.

MHP'nin ana muhalefetliğinde,  CHP'li bir restorasyon hükümetiyle AK Parti'den kurtulmayı planlayanların 'HDP'li bir koalisyon imkansız' algısının ısrarla yerleştirmesi de işin tuzu biberi oldu, HDP kendini dağıttı.

Sonrasında 'Dağ' ile arasına 'çizgi' çekmeyi beceremediği için kendilerine 'ayar verme' işini rutinleştiren Kandil'in fırçalarına teslim olmalar geldi.

Ardından da Kandil'in bölgedeki son gelişmelerin büyülü güveniyle tedavülden kalkmış 'devrimci halk savaşı' adıyla terör eylemlerini başlatması.

Sonuçta 'Ova'nın kibri, 'Dağ'ın kendine aşırı güveniyle birleşti ve iki tarafı kolayca 'algı mühendisleri'nin tuzağına düşürdü. MHP veya CHP ile koalisyon olasılığına inandırılan birçok AK Partili de HDP'yi ihtimal dışına iten söylemleri destekleyerek sonucu belirledi.

Bugün Kalkan, ''HDP'nin toplum bize muhalefet görevi verdi'' belirlemesi de doğru değildi ve hatalıydı', 'Başta HDP olmak üzere tüm demokratik güçlerin seçim sonrası sürece özeleştiri temelinde yaklaşması ve gereken dersleri çıkarması şarttır' ifadelerinin de bir tek anlamı var.

Oda HDP'nin ve PKK'nın 'yanlış' yaptıklarının ve 'birilerinin' hazırladığı 'oyunlara' geldiklerinin itirafıdır.

Çözümün mimarı Erdoğan'ı  'düşman' süreci baltalamak isteyen kirli güçleri 'dost'  sandıkları için tarihlerindeki en büyük 'fırsat'ı  'hiç' ettiklerinin kabulüdür.

Kibrin, aşırı güvenin, objektiflikten uzak değerlendirmelerin, vefa bilmezliğin bizlere nasıl hatalı kararlar aldıracağının da delilidir tabii ki.

Evet, aklın yolu birdir. Fakat nedense bazı akıllar o 'yol'a hep iş işten geçtikten sonra geliyor.