Alemde manşet olan ademde sürmanşet olmasın
Abdullah bey eşi Ayşe hanımın özenle hazırladığı kahvaltıyı kemali iştaha ile yaptı, bu mükellef sofrayı mükemmel bir dua ile taçlandırdı. Sonra da her zamanki yerine geçti.
Ahalinin kahvaltısını bitirmesini bekledi sonra o tok sesi salondan mutfağa doğru yankılandı:
“Güzel kızım
haydi bu sabahki kahvemiz senden olsun.’’
Abdullah bey
bir taraftan kahvesini yudumluyor diğer
taraftan da masasının üzerinde bulunan gazeteleri kolaçan ediyordu.
Bir anda
içine gömüldüğü gazetelerden başını doğrultup öfkeli bir ses tonuyla; “Yahu biz
kendi değerlerimizin kıymetini bilmez isek başkaları nasıl bilecek? Öz saygımız
olmazsa başkalarından nasıl saygı bekleyebiliriz?
Kendi
gündemimizi oluşturamazsak başkalarının oluşturduğu gündemlerden nasıl kurtulabiliriz?’’
Ayşe hanım
eşi Abdullah beye endişe ve merakla sordu:
“Hayırdır
inşallah seni böyle öfkelendiren şey nedir?
Abdullah bey
derin bir iç çekerek Ayşe Hanım, dedi.
-Biliyorsun
bu gece mübarek Berat Kandili. Şu elimde gördüğün gazetelerin hepsi hitap
ettiği halkın kahir ekseriyetinin Müslüman
olduğu bir ülkede çıkıyor. Bundan dolayı bugün bizim birinci gündem
maddemiz mübarek Berat Gecesi olmalıydı. Çünkü asıl ve asil gündemimiz odur. O
kutlu gündemin yanında Rusya’nın saldırmasının, Amerika’nın çıldırmasının, doların
yükselmesinin, altının düşmesinin zerre kadar kıymeti harbiyesi yoktur ve
olmamalıdır.
Gazetelerin
hepsine tek tek baktım hiç birinde mübarek Berat gecesi ile ilgili istediğim
haberi beklediğim yerde göremedim. Bir çoğu bu önemli geceyi kibrit kutusu
kadar bir yerden görmüş. Dostlar alışverişte görsün kabilinden adeta
geçiştirmiş.
-Babacığım!
bak benim okuduğum gazete Berat gecesini sür manşetten görmüş
-İyi güzel
yapmış kızım fakat o da yetersiz.
-Peki Babacığım
Berat Gecesinin gazetelerde nasıl yer bulmasını bekliyorsun? yani bence sür
manşette yer alması yeterli gibi…
-Kızım
alemin manşetinde olan bir gecenin bir gazetenin sür manşetinde olması yeterli
mi sence?
-Valla filozof
gibi konuştun babacım
-Bu dertler
adamı şair de yapar filozof da yapar kızım
- Peki bir
gazetenin genel yayın yönetmeni olsaydın ne yapardın babacığım?
-Bir kere
mübarek gün ve geceleri tamamen manşete taşırdım. O gün ve gecelerle ilgili Diyanet İşleri Başkanı,
kanaat önderleri ve halkın sözüne itibar ettiği ilahiyatçılardan azami derecede
istifade ederek çok güzel işler çıkarırdım. Her mübarek gün ve gecede magazin kültürüne inat hangi hoca nerde
konuşacak, hangi kâri nerede Kur’an okuyacak başlıkları altından haber yaparak
ülkemin maneviyatına gücüm nispetinde katkılarda bulunurdum.
Yönettiğim
gazetenin imkanı ölçüsünde mübarek gün ve gecelerin her biri için özel ekler
yayınlamaya çalışırdım.
Bir radyo, televizyon
ya da internet sitesi yöneticisi olsa idim yine buna benzer işler yapardım.
-Babacığım
bu meseleyi bu kadar önemsemenin sebebi
nedir?
-Yavrucuğum
tıpkı kainat gibi hayatta boşluk kabul etmez. Biz şu ya da bu sebeple hayatımızın
içini boşaltırsak o hayatın içini gelir başkaları doldurur. O vakit nurlu Cuma’nın
yerini kara cuma, Regaip kandilinin yerini noel gecesi, berat kandilinin yerini
de sevgililer günü alır. Bir din, kültürüyle, tarihiyle, sanatıyla, edebiyatıyla
ve medeniyetiyle yaşar.
Müslümanların
gelenek ile olan bağlarını zayıflatıp koparmak onların aydınlık geleceğe doğru
soylu yürüyüşlerine engel olmaktır.
-Abdullah
bey mübarek günler ve geceler ile ilgili hayli önemli şeyler söyledin bu gece
mübarek Berat gecesi. Gece ile ilgili
neler söylemek istersin?
-Hanım sen
kızları al bende delikanlıları alayım akşam hep birlikte Ulu Camii’ye gidelim.
Bu akşam
müftü bey gelecekmiş gecenin anlam ve önemini ondan dinleriz. Kur’an-ı Kerim
tilaveti, Mevlid-i Şerif ve ilahilerle de kulağımızın pasını sileriz.
-Babacığım!
Efendim oğlum!
-Şey ben
evde kalsam Berat kandili özel programını evden izlesem ne dersin?
-Evladım bu
gece ekranların karşısında olma gecesi değil, akranların arasında olma gecesidir.
Beratınızı
aldığınız, sıratı geçtiğiniz ve
muradınıza erdiğiniz nice berat gecelerine inşallah!
Geceniz
mübarek olsun.