Alışkanlık/Ünsiyet

-Ruzame; Kelime Günlüğü'nden-

Dünyada bir şeyleri sürekli hale getiren kimi zaman kitleden özele yaygınlaşmış bir alışma halidir. Öyle ki bir boşluğu dolduranı, o dolduran artık doldurmadığında fark edersiniz. Çünkü önce boşluğu fark etmişsinizdir. Boşluk hissinden sonra orayı daha önce dolduran hatıra gelir. Sonra ya boşluktan doğan ferahlığa ya da eksikliğe alışmaya sıra gelmiştir.

Ama bazen de bu alışma süreci katlanılmaz olur. Boşluğu yeniden eskisiyle ya da eskisini aratmayan bir yeniyle ya da yepyeniyle doldurmak gerekir.

Alışkanlığı, her şeyi zayıflatan olarak tanımlıyordu Proust. “Bir insanı en iyi hatırlatan şey, aslında unuttuğumuz şeydir.” diyordu. Unutulanın bütün gücünü koruyabildiğini düşünüyordu.

Bana kalırsa, alışkanlık yüzünden unutulan, gücü gizlenendir. Unutulan kendini hatırlatmak için çaba gösterdiğinde bir anda gizemi darmadağın edebilir de. Eğer bu hatırlama doldurulan boşluğun boşluk olarak fark edilmesiyle kendiliğinden olmuşsa, o zaman gizlenen güç, hiç unutulmamacasına hatırlanmış olur. Üstelik vakarından da bir şey kaybetmez. Bu durumda kimi zaman alışkanlıklar gücü çürütürken kimi zaman da gücü değerli kılar, muhafaza eder. Yani kimi zaman hayırlıdır.

Yalnız başına üzerine yazmayı hiç istemediğim bir kelimeyi, alışkanlığın bir yan unsuru olarak buraya not düşebilirim. Atalet, olumsuz alışkanlıklardan biridir. Uyuşukluğun, tembelliğin, yer ve hareket değiştirmezliğin alışkanlığıdır. Tanımında bir alışkanlık olduğundan söz edilmiyor ama kısaca işe yaramazlığın kronikleşmesine atalet diyorsak, bu kronik durum isteyerek süren bir alışkanlık olmalıdır.

Alışkanlık, disiplinli uygulamalarda ihtiyaç duyulan bir şey. Olumlu gelişimin devamı için, eğitim için, öğretim için kendiliğinden ya da değil bir uygulama biçimi. Erken kalkma alışkanlığı, zamanı doldurma alışkanlığı, ödev yapma alışkanlığı, vaktinde yeme ve uyuma alışkanlığı sıkça duyduklarımız. Gelişkinliğe destek olabilecek olanlar, okuma alışkanlığı, dinleme alışkanlığı, günlük tutma alışkanlığı, bir izleme/dinleme/okuma tecrübesinin ardından üzerine düşünme ve kayda geçme alışkanlığı ve dahası…

“Bir günü bir gününe eşit olan ziyandadır” buruyor Peygamber Efendimiz (SAV). İnsanı atıl hale getiren, atalete sevk eden, zamanla gündelik akıştan koparan ve küflenmeye, terk edilmeye sebep olan her tür alışkanlığı önlemek için. Çünkü iki gün birbiriyle yapma-etme olarak eşitlendiğinde bunun üçüncü güne geçiş yapması hiç de zor olmaz. Ezberi yaşamak, yaşama üzerine düşünmek ve organize etmekten daha kolaydır. Sakınılan ve teşvik edilenler bile yer değiştirebilir bu kolaylık yüzünden ve insan kendini körelten kendi uydurduğu gelene hapsolur.

Günlerdir gündemi dolduran kronikleri alışkanlıklar üzerinden değerlendirmek bize iyi gelebilir. Önce kendi alışkanlıklarımız, sonra evimizde süregelen alışkanlıklar, sonra sokağın, sonra mahallenin, sonra şehrin ve en sonra benzer yolculuklara talip, ahretten benzer beklentileri olanlarla birlikte topluca devam eden alışkanlıklarımızın bir daha ve bir daha gözden geçirilmesi bize iyi gelecektir.

Durumları gözden geçirmek, onlarla hesaplaşmak anlamına da gelir. Böylece üzerine düşünür, yeni fikirlere ve fiiliyata eklemleyebilirsiniz. Döngünün sağlıklı sağlıksız süregeldiği noktasında kişi olarak atılacak adımların sağlamlığı ve faydası anlaşılabilir.

Yalnızca Hadis-i Şerif'teki tavsiyeden yola çıkıp bunu birkaç gün uygulama gayreti bile taşı yerinden kaldıracak işareti verebilir. Çünkü insan maddeden manaya süzülen bir yolcu. Maddi dünyasında yaşayacağı arınma,  manevi dünyasına tesir eder ki bilenler bilir; manevi dünyaya yolculukta maddi âlemden taşınan çıkın azaldıkça ilerlenir. Bu azalma da manevidir. Çıkın her ne kadar dolu olsa da insanın ona duyduğu bağlılık azalmaya dönmüştür. Bu da insana değer katan güzel alışkanlıklardan yalnızca biridir.

***

Künye: Alışkanlık, bir şeye alışmış olma durumu, alışkınlık, alışmışlık, alışkı, itiyat, huy, meleke, ünsiyet, yordam anlamlarına gelir. (TDK Türkçe Sözlük)

Ve alışkanlık yerine, sıklıkla ünsiyet kelimesini kullanmayı tercih edenlerdim.