19 Şubat 2016

Ankara patlaması ve arkasındaki akıl!

Terörün dili, dini ve ırkı olmaz.

Teröristin kimliği üzerinden teröre isim de verilmez, verilmemeli de. Bunların hepsine amenna.

Hele Küresel Sistemin, DAEŞ üzerinden oluşturmak istediği “İslamafobia” algısı ve “Sünni Terör” kavramı ile mücadele ederken, “Kürt Çeteler” üzerinden yaratılmak istenen terör algısına “Kürt Terörü” adı vermek pek yakışı kalmaz.

Gerek terörün bileşenine dönüşen “Kürt Siyasetinin” temsilcilerinin gerekse yerel ve evrensel hukuk kurallarını hiçe sayarak örgütlenen ve terörle egemenlik oluşturmaya çalışan Kürt Çetelerin, küresel oyunun taşeronu olmasına karşın “Kürt” diye tanımlayacağımız kültürel ve etnik tamamlayıcılığı bulunmadığının altını da çizelim.

Yani ne HDP'nin ne BDP'nin ne PYD'nin ne de PKK'nın yöneticilerinin, Kürt kimliğini yansıtacak etnik ve kültürel bir zemini var.

Tamamı etnik, kültürel ve dinsel olarak ve hatta mezhepsel olarak Kürt kimliğiyle uzaktan yakından ilgili değil.

Bu bakımdan, Ankara'nın göbeğinde yüreğimizi bir kez daha yakan terör saldırısının arkasındaki eli ararken, etnik bir tanımla sıfatlandırmaktan uzak durmalıyız.

Gelelim kanlı saldırının kodlarına...

Çok açık. Türkiye'nin bölgesel ve Küresel aktör olmasından çekinen Küresel sistem, onu neredeyse yarım yüzyıldan bu yana terör belasıyla meşgul ediyor. Ülkenin başta ekonomik olmak üzere tüm enerjisini, terörün tasfiyesine yönelik mücadele sürecine kanalize ettiriyor. 1990'larda hızlanan bölgeyi dizayn hamleleri ile terörün tırmanışı arasındaki paralellik bile bu iddiayı güçlendirmek için yeterli.

Bugün de Suriye üzerinde kurgulanan oyunda aktör olma yolundaki Türkiye'yi durdurmak, enerjisini iç terör ve kaosa harcamasını sağlamak için onlarca patlamaya mihmandarlık yaptılar.

Bu bakımdan, Ankara'nın göbeğinde, ülkenin en stratejik merkezinde gerçekleşen patlamanın arkasındaki failin kim olduğuna değil; saldırının planlayıcısı üst akla bakmamız gerekiyor.

Suriye merkezli yürütülen ve Azez'de kilitlenen Küresel oyunun öznesi PKK/PYD/YPG...

Türkiye'nin, buradaki düğümü çözmek için başlattığı saldırılar sonrasında sesin nerelerden çıktığı da malum.

Kıta Avrupası, Amerika ve Rusya; yani Küresel Sistemin yenilenmesi oyununun ana aktörleri.

Çünkü onlar oyunu kurarken seçtikleri öznenin tasfiyesiyle birlikte oyunun bozulacağını da biliyor.

Ankara saldırısı ile o küresel aktörler, kurdukları kanlı oyunun öznesini koruma hamlesi sergiledi bir anlamda.

PKK/PYD/YPG Küresel oyunun asla bir aktörü değil. Öznesi derken, oyunun tamamlanması sonrasında bu grupların dört başı mahmur bir egemenlik alanı elde edeceklerini de kastetmiyorum.

Emin olun daha oyun tamamlanma aşamasına geldiğinde bu gruplar bizzat küresel sistemin ana aktörleri tarafından yok edilir. Ancak şimdilik, oyunun açmaza girdiği kilitleri açmak için bir maymuncuk olarak kullanılıyorlar.

O yüzden Ankara'daki menfur saldırının arkasındaki aklı ve tetikçilerini anlamak için oturup öyle uzun uzadıya güvenlik stratejileri üretmeye gerek yok.

Zaten bölgede yaşananlar öylesine çıplak ki, hiçbir hamleyi anlamak için stratejist olmak gerekmiyor.

Daha oyun başladığı gün, Suriye'de kargaşa ve kaosun fitili ateşlendiği gün bir Küresel Sistem yenilenme sürecine girdiğimizi söylemiştik.

Bu tesbitten sonra oyun kurucuların setikleri taşeronlar ve o taşeronların bölgedeki etnik ve mezhepsel gruplarla ilişkilerine bakmak sonrasındaki tüm eylemleri anlamak açısından yeterliydi ve öyle de oldu.

Aynı izdüşümde gittiğimizde de Ankara patlamasının arkasındaki üst akıl ve tetikçi, Türkiye'nin milli egemenliğini korumak adına Azez'e müdahalesinin hedefindekiler ve sesi çıkanlardan başkası değil.

Bu saldırının hukuki soruşturması elbette kendi mecrasında yürüyecek; ancak stratejik hamlede, bu terör grubu ve arkasındaki aktörler muhakkak nazara alınmalı ve hamle o merkezde gerçekleşmeli.
Emin olun Azez'deki YPG/PYD unsurlarını vurduğumuz gün yükselen sesler, bu stratejideki bir hamlemizle çığlığa dönecek ve küresel oyun masası kendiliğinden dağılacaktır.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir