Annem, duahanem pervanem
SÖZÜN BİTTİĞİ YER
12
Nisan 2024 Cuma Ramazan Bayramının
3’üncü günü saat 01.00. Acı acı
telefonum çaldı.
Hattın
diğer ucunda kibar mı kibar bir beyefendi. Muhatabını duyacağı acı habere
hazırlamak için naif bir ses tonuyla hayli gayret gösteriyor.
‘’Maalesef hastamızı kaybettik’’ cümlesini o ne
kadar zor kuruyorsa biz de o kadar zor dinliyoruz. Aldığım haber sadece ömrün değil, aynı zamanda
sözün de bittiği yerdi.
EN
ACI KAYBIMIZ
Evet,
emri hak vaki olmuş, ecel gelmiş ve annem de her fani gibi artık aramızdan
ayrılmıştı. Annemin vefatını sevenlerimize ve sevdiklerimize sosyal medya
hesaplarımdan şu cümlelerle duyurmuştum:
’’En
Acı Kaybımız; Allah ve Rasulünden sonra en değerli varlığımız olan annemiz
bugün her fani gibi ömür cümlesini, ölüm kalemiyle noktalayıp, ecel atına
binerek alem-i cemale göç eyledi. Ruhu revan-ı şad, mekanı cennet, makamı âli
olsun’’
DÜNYA
BAŞIMA YIKILDI
Hastane
personelinin verdiği kara haber dünyamı önce kararttı, sonra da adeta başıma
yıktı. Bir an sanki herşey anlamını yitiriverdi. Kendimi derin bir boşluğun tam
orasında yapayalnız hissetim. Öyle ya içinde annemin olmadığı bir dünyanın ne
kıymeti vardı. Sonra gözlerimden yaşlar döküldü, içimden adeta birşeyler
söküldü. Dizlerimin bağı çözüldü, keyfim kaçtı, tebdilim şaştı, elim ayağıma
dolaştı.
Gece
sessiz, ben çaresiz ve kimsesizdim.
ÖLÜM
KONUŞTU BEN DİNLEDİM
Artık
herkes ve herşey susuyor, sadece ölüm konuşuyordu. Ölüm gözyaşı damlalarından
harfler, feryad-ı figanlardan heceler ve zehir gibi acıdan kelimelerle kurduğu
cümleler kuruyor, şöyle diyordu:
‘’Her
doğan ölür,her açan solar, her gelen gider, her eden bulur,her seven ayrılır,
her kemalin bir zevali vardır, her inişin bir yokuşu vardır’’
HİÇ
BİR DARPHANEDE BASILMADI
Duruhan
Mahallesi Gölpazarı yayla Caminde annemin cenaze namazı için toplanan cemaate
yaptığım tezkiye konuşmasında şöyle dedim: ’’Anne baba hakkı, hiçbir evladın
ödemeye güç yetiremediği haklar cümlesindendir. Öyle ki bugün dünyanın en
değerli para birimleri olan Amerikan doları, Kuveyt dinarı, İngiliz sterlini
başta olmak üzere daha anne baba hakkını ödeyecek para bugüne kadar hiçbir
darphanede basılmamış mahşer sabahına kadar da basılmayacaktır.’’
ANNEM
Beni
dokuz ay karnında, tam bir ömürde kalbinde taşıyan annem!
Ben
bir kere ah desem bin kere ‘eyvah’ diyen annem!
Kime
iyilik yapayım sualinin ilk üç adresi annem!
Sağduyunun,
kalbin, vicdanın sesi annem!
Hayat
bahçemde her daim meyveye duran dua ağacım annem!
Her
zaman ve zeminde en ihlaslı duacım annem!
Ben
güldüğümde yüzünde güller açan annem!
Rabbimin
özellikle Rahman ve Rahim ism-i şeriflerinin kendisi üzerinde tecelli ettiği
annem!
Beni
en iyi anlayan ve bana en çok ağlayan annem!
Kendisini
razı ettiğimde Rabbimin razı olacağı annem!
Bir
ömür etrafımda bıkmadan, usanmadan dönen pervanem annem!
Kavurucu
sıcaklarda o koyu gölgesinde serinlediğim ulu çınarım annem!
Hayat
okulunda bana en lüzumlu şeyleri aşkla öğreten ilk öğretmenin annem!
Fırtınalı
denizlerde kendisine sığındığım selamet limanım annem!
İnsanların
en şefkatlisi, en merhametlisi, en muhabbetlisi annem!
Beni
bin bir zahmetle doğuran şefkat ve merhametle yoğuran bütün saatlerini benim
mutluluğuma kuran annem!
Annem!
Hayat
cümlesinde beni merkeze almak için kendisini daima paranteze alan annem!
Bana
olan fedakarlıklarını anlatamaya kelimelerin, yazmaya kalemlerin, kifayet edemeyeceği varlık ve bahtiyarlık
sebebim annem!
Dar-ı
bekaya irtihal eylemiş, bütün inanmış anneler ile birlikte senin de makamın
cennet, mekanın âli, yattığın yer nur, menzilin mübarek olsun!