04 Eylül 2017

Arakan’da yaşanan 1

George Orwell, Burma Günleri adlı eserinde, "Bu ülkede (Burma/Myanmar)bulunmamızın, hırsızlıktan başka bir nedeni olduğunu söyleyebilir misiniz? Bu öylesine kolay ki. İngiltere'nin memuru, Burmalı'nın kollarını tutar, tüccar da adamın ceplerini boşaltır. Britanya İmparatorluğu, İngilizlerin, daha doğrusu Yahudi ve İskoç çetelerinin ticaret tekelleri kurmalarını sağlayan bir aracıdan başka bir şey değildir." tespitiyle Arakan'da aktüel yolun taşlarının döşendiği zamanların başlangıcına dair bir itirazda bulunur.

Evet, eskiden Burma şimdi Myanmar denilen yerden bize yansıyan katliam görüntüleri yeniden aklımızı ve duygularımızı bu uzağımızdaki yakınlarımıza döndürüverdi. Orwell'ın hırsızlık yaptıklarını söylediği yerde neler oluyor?

Myanmar ve Arakan meselesi ele alınırken, 1962 yılından bu yana iktidarda bulunan ve Müslümanlara kan kusturan komünist askeri cunta karşısında ilk adil ve özgür seçimlerle yönetime gelen! Aung San Suu Kyi adlı şansölyenin geçmişi, iktidara geliş tarzı ve bölgede Batı açısından taşıdığı anlam göz ardı edilmeden olaya bakılmalıdır.

Elbette bunu yaparken meseleye önceki sol tandaslı idarenin perspektifleriyle ve ah bu emperyalistler kolaycılığına düşmeden bakmamak şartıyla. Karşımızda nobelize edilmiş bir siyasi aktör durmaktadır. Bu yeni lider bir yandan geniş halk kitleleri ile oylarını aldığı Müslümanlar arasında bir yerlerde durmaya çalışıyor görüntüsü veriyor. Müslümanları makul talepleri çerçevesinde bile olsa destekleyip, onlara haklar verilmesi ise mevcut çekişme içinde biraz sıkıntılı gözüküyor.

Karamsarlık gibi görülmesin ama islamofobik küresel yaklaşım da Müslümanların normal bir siyasi, sosyal ve ekonomik hale gelmelerini terör söylemli stratejileri ile yönetmek tercihleri dolayısıyla pek istemeyeceklerdir. Önyargıları tetiklemek için değil ama meseleye daha akılcı bakmak için öncelikle konunun bu noktasına dikkat çekilmesi faydalı olur.

Yeni lider son olaylara dair, Teröristler, cephe hattında çocukları kullanarak güvenlik güçleriyle savaşıyor, etnik azınlığın köylerini yakıyor. Aşırılıkçı teröristlerle ilgisi olmayan sivillerin endişe etmesine gerek yok” şeklindeki açıklamaları zamanın ruhuna oynayan, gölgesi olduğu perdenin arka planını veren ve kimin suçlu olup olamayacağını aşikâr etmeyen muğlak bir suçlama ile meseleyi çözen bir kolaycılığa sahiptir.

Kötünün iyisi bu mudur acaba? Orwell bahsedilen romanın bir yerinde sağduyulu bir İngiliz olan Flory ile yerli Dr. Veraswami'yi konuşturur; yerli meftun ona uygarlığınızın en kötü yanları bile bizim için ilerleme anlamına geliyor dediğinde Flory dünyayı dolaşıp hapishaneler kuruyorlar, bir hapishane kurup bunun adına da ilerleme diyorlar şeklinde cevap verir.

İlerlemenin nobele layık gördüğü idarecinin olaya yaklaşımı böyle olunca Arakan'da yaşayan mezarlığa dönüyor haliyle. Her halükarda cunta sonrası dönemde Arakan'da yeni dönemin imkânları, terör söylemi ve sarmalı bahanesiyle sertleşme kolaycılığı ile kendini meşrulaştıran bir merkezi hükümete dönüşmeden bir uzlaşma imkânı sağlanması ile orta vadede kazanımlara kapı aralayabilir. Bu arada Budist görünümü arkasına saklanarak katliamı yaptıranların kimler olduğu ise diğer bir muamma? Burada absürt kaçmazsa Daeş'in arkasında kimler vardı?

İkincisi, bölgenin bu Batı bloku ile diğer bloklar açısından anlamını sağlayan deniz kıyısında yer alan bir liman çıkışı jeopolitiği ile yer altı kaynaklarından kaynaklanan ekonomi-politiğe dair anlamını anlamak, incelemek ve irdelemek gerekiyor. Bu cümleden olarak Çin-Amerika çekişmesinde Arakan tam nereye düşüyor sorusunun cevabını dikkatle incelemek gerekiyor. Din görünümlü bir çatışman, akıp giden milyon dolarlık menfaatleri görünmez kılıyor belki de.

Arakanda Budistlerle çatışan Müslüman imajı islamofobik batı reflekslerini pek de harekete geçirmeyecektir. Çin'in boru hatlarıyla onların ekmeğine kan doğradığını anlatmak, görmeleri onların sinir uçlarına daha rahat ulaşmayı sağlayabilir. Ölü bir Müslümanın kanındansa bir litre petrolün boşa ya da onların çıkarı dışında aktığını görmek ne yazık ki bazı çevreleri daha çabuk harekete geçirebilecektir.

Konunun bu tarafını da dikkatle düşünmek gerekir.  Batılılar Çin karşısında cephe kaybetme ihtimalleri karşısında belki uluslararası kuruluşlarda harekete geçerek bir şeyler yapmak isteyebilirler. Churchillce denecek olurda bir damla petrol bir damla kandan değerlidir ne de olsa.

Romanda Orwell, ...bağışlanamaz bir olay olmuştu – bir beyaz adam öldürülmüştü. Böyle bir şey olduğunda, Doğu'daki İngilizlerin içini bir ürperti kaplar. Burma'da her yıl yaklaşık sekiz yüz kişi öldürülür; bunun hiçbir önemi yoktur; ama bir beyaz adamın öldürülmesi canavarlıktır, kutsal şeylere karşı işlenmiş bir suçtur. sözleriyle yerlinin manasının orayı işgal eden sömürgeci nazarından aktarır.

Arakan, geleneksel dünyadaki insanların modern zaman düzeni içinde yersizyurtsuz kalmalarının hazin hikâyelerinden birisidir. Müslüman'ın bu düzen içindeki trajedisinin son hazin örneklerinden biridir. Arakan'da taraf olunacak dini intisapları nedeniyle eziyet gören insanları, bizim açımızdan din kardeşlerimizi savunmanın ötesinde cihan hakimiyeti mefkuremiz icabı insanlığa ve adalete sahip çıkma ülkümüzün tabii bir hareketi olacaktır.