06 Ekim 2017

Asırlık hikâye

Ortadoğu, dünyanın doğusunun ortasında meçhul! bir garip yerdir. Büyük medeniyetlerin kadim ve harap, asırlık kavgalarınsa eski mekânıdır. Asırlık hesaplar döner burada. Osmanlı ile son kez tezahür eden devlet-i ebed-müdded nizamı,  cihan hâkimiyeti mefkûresi ile oluşan kalkan parçalandıktan sonra bölge tarumar oldu. Bölgeye operasyon ile Osmanlıyı yok edip sonrası menfaat düzeni kurmak isteyenler şimdi de Türkiye'nin etrafında dolaşıyorlar. Oyun bu defa başka bir özneyle kurgulanıyor. Bölgenin fay hatları değişmediği gibi oyunu kuranların yöntemleri de farklı değil. Asırlık bir hikâyenin sürgit çıkmazında kıvranmaya devam ediyoruz. Ah bu şarkın meselesi bitmedi gitti!

Bir asır evvel, Ermeni meselesi başlığı ile oynanan oyunda dünyanın o dönemini düvel-i muazzaması olan İngiltere, Fransa ve Rusya farklı nüans ve sebeplerle olmak üzere bu proje üzerinde ittifak ederek Osmanlıya karşı bir mücadele yürüttüler. Ermeniler hiçbirinin umurunda değildi; onların üzerinden anlaştıkları veya ulaşmaya çalıştıkları menfaatlere ulaşmaları için Ermeniler sadece bir maşa idi ve kullanıldılar. Bugün bir asır sonra bölgede düvel-i muazzamanın yeni bir güncellemeyle oyunu tekrar ortaya koyduğu görülüyor. Bu sefer özne değişti, Ermenilerin yerine Kürtler getirildi. Bu seferki oyununda da bir zamanlar Ermenileri millet-i sadıka gören Osmanlı'ya ve Müslümanlara karşı tahrik edilmeleri benzeri, Kürtlerin bir kısmı et tırnak gibi oldukları Türklere karşı tahrik ve teşvik edildiler. ABD, İngiltere, Avrupa ve Rusya bu oyunun menfaat odaklı tarafları olarak meseleyi kaşıdıkça kaşıdılar, kanadıkça daha çok tahriş ettiler. Bugün de ne yazık ki ABD ve Rusya derin ayrılıkları yaşamalarına rağmen bu konuda bölge ve küre planlarındaki ittifakları doğrultusunda derin bir uyum içinde davranıyorlar. Velid Muallim'in Suriye Dış İşleri Bakanı sıfatıyla Rus haber ajansına son ve şok açıklamaları Suriye'nin kuzeyinde oynanan oyunun nerelere vardığını gösteriyor. Irak'taki oldubitti Suriye'de sınırlarımızda referandumla eşzamanlı olarak yaşanmaya ne yazık ki devam ediyor.

Bir asıl evvel İngilizlerin Ortadoğu'yu düzenleme hesapları ve Hindistan menfaatleri uğruna Ermenilerin harekete geçirildiği ortamın bir asır sonrasında ABD-Rusya'nın yeni düzenleme planları, ABD'nin Asya Pasifik'teki itiş kakışı noktasında Kürtler üzerinden oynan oyun Arap Baharının ateşleri arasından yeni bir safha ile icraya konuldu. Bölgesel ve küresel planlar adına bölgede yeni devletçikler kurulması noktasında egolar yine harekete geçti. Bu sefer Siyonist İsrail'in de olayda açık bir taraf olarak ortaya çıktığı görülüyor. Dünün Arap İsyanları bugünün Kürt etnisitesine dayalı vekaletçi gelişmeleriyle örtüşen bir dinamiği gösteriyor. Müdahaleye yol açacak noktada, bölgede çıkarılan çatışmada işe gelen tarafı insani gerekçelerle destekliyor ve haklarını koruyor görüntüsü ile müdahale etme usulü aynen devam ediyor.  

Bir asır evvelki oyunda Hınçak ve Taşnak gibi terör tezahürleri devlet kurmak, tarihi topraklarına yerleşmek iddiasıyla kan döktüler. Teröre dayalı bu vekaletçi mücadele tarzı hem muhatabı çok yönlü yıpratıyor hem de destelenir görülen unsura kanlı bir moral oluyordu. Bu örgütler düvel-i muazzama tarafından desteklendi ve omuz sıvazlanarak Osmanlıya karşı harekete geçirildi. Tek bir teşvikçinin burnu bile kanamazken bölgede yine oluk oluk kan aktı. Ermeni mezalimi denilen bir olgunun karşısında tehcir münasebetiyle asılsız soykırım iddiaları ortaya çıkarak asılarca sürecek bitevi sürtüşmenin de temelleri atıldı. Küresel hesaplar ve menfaatler uğruna bölge kaosa sürüklendi. Bir asır sonra PKK ortaya çıkarak bu sefer başka bir etnisiteyi bahane ederek devlet kurmak sevdasıyla dağlara çıktı. İhanetin kapısı yeniden açıldı. Etle tırnak kanata kanata ayrılmak isteniyordu, hala da kan akmaya devam ediyor. Terör asırlık bir bela olarak bölgeyi krize sürüklemeye devam etti ve ediyor. Bir istikrarsızlaştırma ve kaos pratiği olarak kullanılmaya devam ediyor. Devletimizin teröre bu noktadaki müdahalesi ne yazık ki bazı çevreleri yine hareketlendirerek insan hakları söylemi üzerinden paketlenmiş olarak gündeme taşıyor. Müdahaleye zemin oluşturan bu gerçek ne yazık ki hala işleyen bir mekanizma.

Bir asıl evvel Osmanlıya reform gerekçesi ile iç işlerine karışma vesilesi olan Ermeniler üzerinden yürüyen azınlıklar meselesi bir asır sonra insan hakları vs bahanelerle bu sefer Kürtler üzerinden pişirilmeye çalışılarak Avrupa Birliği müktesebatı gibi cafcaflı sözlerle yürürlüğe konuluyor. Osmanlı ıslahat adına ne yaptıysa doymayan gözler bugün Kürt kardeşlerimiz ile birlikte yaşama ve müşterekler çerçevesinde birlik olma yolunda yapılanlarda da kullanılıyor. Devletin atıfeti milletin feraseti bazı çevrelerce zorla vura vura alınan haklar gibi gösterilerek yara daha derinden kanatılmak isteniyor. Siyasi ve askeri müdahalenin taşlarının döşendiği bu süreçlerde siyasi ve maddi çatışma ortamını müdahale fırsatına dönüştürerek aktörleri ve yerel unsurları zaafa uğratmak ve istedikleri noktaya getirmek için planlar aynıyla uygulanmaya devam ediliyor. Bunu yapanların en büyük birliktelik motivasyonu ise menfaat birlikteliği oluyor.

Hülasa, bir asır evvelki ve bir asır sonraki oyun, fay hatlarına dokunarak, terörü kullanarak, bölgesel çatışmalara yol açarak istikrarsızlaştırma ve kaos çıkarma, bilahare çıkan kaos ve insani meseleler üzerinden bir müdahale fırsatı oluşturmak ve sonuçta krize dönüşen ortamdan yararlanarak menfaat devşirmek ve düzeni kendi işlerine gelen şekilde dönüştürmek suretiyle gelişen bir pratiği gösteriyor. Pratiğe bakıldığında mücadele, müdahale ve menfaat bu sürecin diyalektik kavramları gibi görünüyor.

Ne yazık ki ülkemiz ve pek çok yerde bu asırlık oyuna işaret etmek milliyetçi bir tepki olarak ötekileştirilerek gerçeğin kamuoyunda müşterek bir anlayışa düşünülmesine mani olunuyor. Asırlık Ermeni soykırımı iddiaları ve güncel insan hakları üzerinden PKK değerlendirmelerinin bağırışları arasında sağduyu görünmez ve duyulmaz oluyor. Bunun yanında, Kürt adını kullanırken ülkemde sıradağlar gibi duran, emperyalizme İsmet Özel gözüyle bakan başta korucu kardeşlerimiz olmak üzere ülkemdeki Kürt kardeşlerimi tenzih ettiğimi açıkça söylemek isterim.

Öte yandan, Yeni Sözdeki Bir Sırbistan Hikâyesi başlıklı naçiz yazıda da işaret edilmeye çalışıldığı üzere asırlık oyunlar aktör değiştirerek oynanmaya devam ederken bölge ahalisi tarafından bu planlar aynı aymazlıkla izlenmeye devam ediliyor. Bu haseple son referandum olayı bir başlangıç değil sonuçtur. 

Tam burada Lawrence'in daha öncede işaret ettiğimiz, Doğu'da bizim ucuz ve hızlı zaferimiz için Arap yardımı gerekliydi ve kazanıp sözümüzü tutmamamız kaybetmekten daha iyidir, sözünü bir kere daha hatırlamak ve hatırlatmak gerekiyor. Gerisi ahalinin basiret ve ferasetine kalmış. Vesselam!