09 Ocak 2017

Atalarımız bizden çok daha güzel bir hayat yaşıyordu

Binlerce yıl önce yaşamış “mağara adamları” ile “modern insan”ı kıyaslarsak sizce nasıl bir sonuç çıkar?

Öncelikle şunu mutlaka ifade etmeliyiz ki, mağara adamı dediğin atan, senden daha zengin, daha sağlıklı, daha özgür, daha güvende yaşıyor ve daha güzel besleniyordu.

Binlerce yıl önce yaşamış insanlar günümüzden çok daha fazla konfora sahipti.

Eski insanlar besin ihtiyaçlarını modern insandan daha kolay ve daha hızlı bir şekilde karşılıyorlardı.

Atalarımız bizden daha az çalışıyor ve gariptir daha fazla kazanıyordu.

Modern insan en zengin toplulukta haftada 40-45 saat çalışıyor. Geri kalmış ülkelerde çok daha fazla çalışıyor.

Avcı toplayıcı atalarımız ise 3 günde bir avlanıyor ve günde en fazla 3-6 saat arası toplayıcılık yapıyorlardı. Modern insan eziyet çekiyor.

Atalarımız çok daha az çalışarak daha fazla kazanıyor ve elde ettikleri besinler de herkese yetiyordu.

Eski çağlarda 1 kişi çalışsa 4 ya da 5 kişiyi doyurabiliyordu. Günümüzde bu mümkün değil.

Herhangi bir yerli kabile, modern insana kıyasla protein ve kalori miktarının 2 katını, C vitamini miktarının ise 6 katını tüketebilecek derecede zengindi.

Eski insanların hayatları heyecan doluydu, günümüzde hepimiz birbirinin kopyası hayatları yaşıyoruz.

Doğal hayatın daha çekici olduğu aşikâr.

Tehlike yok değildi elbette. Arslan yiyebilir, yılan sokabilir ama milyonlarca insanın öldüğü trafik kazaları ile kıyas bile edilmez.

Aşırı kalabalık, trafik, hava kirliliği, kirli su, GDO gibi dertleri yoktu mesela.

Doğal afetler karşısında çaresiz değillerdi.

Hastalıklar daha azdı.

Veba, Tüberküloz, çiçek, kızamık gibi bulaşıcı hastalıklar hep modern döneme yakın ortaya çıkmış, daha modern hastalıklar.

Yine de bulaşıcı hastalıklar günümüzde olduğu gibi yayılmıyordu.

Toplumsal tabakalaşma yoktu arkadaşım. En fazla bir tane kabile reisi filan vardı. Patron yoktu, memurlar, polisler, FETÖ de yoktu tabi.

Yedikleri, içtikleri temizdi. Bizimle kıyas bile edilmeyecek şekilde kaliteli besleniyorlardı. Saçma sapan şeyler yemiyorlardı. 

Cola yoktu, sigara yoktu.

Atalarımız bizden daha zengin, daha güvenli, daha sağlıklı, daha özgür ve daha güzel yaşıyordu.

TRT KIZILDERELİLERİ KATLETMESİN

Biz, hanımla beraber evine televizyon sokmayan devrimci akıma mensubuz. Mecburiyetten, denk geldi hafta sonu TRT'de bir Kovboy filmi izledik.  Hafta sonları Kovboy filmleri yayınlanıyormuş, üzüldük.

Batılılar Kızılderililerin vatanlarını, özgürlüklerini, zenginliklerini, geniş topraklarını, nesillerini, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, kültürlerini, geleceklerini, şarkılarını, türkülerini, her şeylerini gasp ettiler. Yetmedi şimdi de en az 50 yıldır çevirdikleri filmler ile Kızılderililerin onurlarına kast ediyor, alay ediyor ve tahkir ediyorlar.

Bu filmlere bakarsanız Kızılderililer haydut, katil, kuralsız, hukuksuz, vahşi, kaba, acımasız, korku verici ama bir o kadar da beceriksizler. Çok çabuk ölüyorlar, kendi topraklarını dahi Batılılar kadar bilmiyorlar. Dayanıklı hiç değiller ve kesinlikle kuru kalabalıklar halinde habire çığlıklar atıp hedef gözetmeksizin insana, medeniyete ve çoluk çocuğa, kadınlara saldırıyorlar.

Bu ahlaksız saldırıya lütfen TRT alet olmasın. Düşünün Endülüs Müslümanlarını. Deşt-i Kıpçak illerini düşünün, Kırım'ı düşünün. Balkanları hiç unutmamamız gerekli elbette ama siz bir de Sicilya'yı filan düşünün. Bir zamanlar bizim olan bu topraklarda bizden kalan izlere dahi tahammül edemeyen kara kalpliler tarafından yapılmış filmlerin, misalen Malezya Devlet Televizyonu'nda yayınlandığını düşünün…

TRT yönetimi lütfen omuzlarında reytingden daha büyük bir yük olduğunu bilsin.

YAZININ BİRİNCİ BÖLÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

OKUNASI KİTAPLAR

Coğrafi Keşifler Tarihi, David Arnold

Özgürlüğün Bedeli: Bitmemiş Savaş Günlükleri,  Tunku Hasan Di Tiro