Avrupalı'nın bin yıllık Türk korkusu ve nefreti
Yeni Zelanda’da câmide namaz kılan Müslümanları katleden Avrupalı câni (İskoç asıllıymış, ne fark eder, o mel’un kıtanın hepsi Avrupalıdır) katliam manifestosunda Türkleri tehdit etmiş. "Boğaz'ın Batı yakasında bir yerde yaşamayı denerseniz, Avrupa'ya gelirseniz sizi öldüreceğiz. Konstantinopolis'e gelir, tüm câmi ve minareleri yıkarız. Ayasofya minarelerden kurtulacak ve Konstantinapol hak edildiği gibi tekrar Hristiyan şehri olacak" demiş ve Viyana Kuşatması'na atıfta bulunmuştu.
Birkaç gün önce de, Türk,
yâni Müslüman düşmanı İsveçli bir siyasetçi kâfir, Türkiye’nin Stockholm
Büyükelçiliğinin önünde Kur’ân-ı Kerîm’i yakarak “Türkiye'ye gol attığımda işte
bu diye düşündüm” demiş. Bu şenî sözünün altında Türk nefreti ve korkusunun
yattığını izah gerek yok. Barbar Viking atalarından tevarüs eden bir gen bu…
AVRUPA’YI İSLÂMLAŞTIRAN TÜRK’TEN KORKUYORLAR
Avrupalılar
bin yıldır Türklerden korkarlar. Yukarıdaki sözleri söyleyenlerin şuuraltında
yatanlardan anlıyoruz ki Türk korkusu ve nefreti devam ediyor. Selçuklu ve
Osmanlı asırlarında başlayan bu korkunun sebebi, Türklerin İslâm âleminin
bayraktarı olmasıdır. Bir başka sebep de Müslüman Türklerin mânevî çöküntü
içinde olan Avrupa ülkelerinde hızla yayılması bütün Avrupa kavimlerini paranoyak yapmıştır. Bu târihî
sebeplerden dolayı Avrupalılar binyıldır Türk’ü kendilerine rakip bildiler ve
kendilerini asırlarca hep ezik hissettiler. Şuur altında devam eden Türk
korkusu ve nefreti bundandır. Yakında Almanya, Avusturya, Sırbistan, Fransa,
İspanya, Belçika ve İsveçlere kadar yayılacak ve Amerika’ya ulaşacaktır Türk
korkusu.
Târihe alâka duyanlar
bilirler; Osmanlı Türk Akıncıların gözetlenmesi için
Viyana’da 1534 yılında St.
Stephen’s Katedrali’ne çan çalarak haber vermesi için bir “askerî memur” tayin
edilir. Bu memuriyet 1956 yılında “Osmanlı
tehlikesi” kalmadığı düşüncesiyle kaldırılır. Ne düşündüler bilinmez, Türk
korkusu 1956’da sözde bitmiş göründü. Oysa asıl gerçek gizleniyor ve Viyana ile
birlikte bütün Avrupa’nın Türk korkusunun dört asırdan bu yana sürdüğü ortada.
(Derin Tarih / Nisan 2013)
AVRUPA’YA GÖRE TÜRK “KAPIDAKİ DÜŞMAN”DIR
Avrupalının iflah olmaz Türk
düşmanlığının ana başlıklarını Derin
Tarih dergisinden (Nisan 2013, s. 34)
hülâsa ederek aktaralım: Avrupalılar, Osmanlı’ya "Türk", Osmanlı
İmparatorluğu'na "Türk İmparatorluğu", Osmanlı Ülkesine
"Türkiya", Osmanlı sultanlarına da "Grand Turco" yâni
"Büyük Türk" ve Müslüman olan Hristiyan için de "Türk oldu"
derlerdi. Haçlı kıtasına göre “Kapıdaki
düşman” olan Türk, Müslüman Doğu ile aynı mânaya geliyor. Bütün Avrupa
ülkelerinin târih kitaplarında Türklerin İslâmlaştırma fütuhatlarının “Türk
korkusu” olarak okutulması hâlet-i ruhiyelerinin değişmediğini
gösteriyor. Meşhur fizikçi Galileo Galilei, “Teleskoplarla Osmanlı Türk ordusunun gelişini size önceden haber
vereceğim bunu ciddiye alın” diyerek moral verdiği ders kitaplarında
işlenmiş.
AVRUPALININ ŞUURALTI: “HER GÜN BİR TÜRK ÖLDÜRÜRDÜM”
Hıristiyan din adamları tam
beş yüz yıl, Avrupalıların işlediği günahların bir cezası olarak Türklerin
Tanrı tarafından gönderildiğini söylediler ve Türk’ün ilerleyişini kıyamet
alâmeti olarak vaaz ettiler. Alman Papaz Martin Luther’e göre “Türkler, tanrının öfkeli kırbacı, yakıp
yıkan şeytanın uşağıdır.” Bu söz son derece tesirli olmuştur ki, 16 ve 17
asırların Avrupası’nda “Eğer Samson gibi
güçlü olsaydım, çaresini bulur her gün bir Türk öldürürdüm...” sözü
yaygınlaşmıştır. Meşhur fizikçi Galileo Galilei, “Teleskoplarla Osmanlı Türk ordusunun gelişini size önceden haber
vereceğim bunu ciddiye alın” diyerek moral verirdi.
Türkler konusunda hep
düşmanca hikâyeler ve hurafeler icat ettiler.
“Zâlim, gururlu, kaba, câhil ve
Hıristiyanları yok etmek isteyen Türk!” Kuzeyden güneye bütün Avrupa kiliseleri
Türk düşmanlığını aşılamak için Türk kelimesini işkence anlamına gelen
"Torxuere" diye vaaz veriyorlardı. İspanya’da "Türk" adı; umacı anlamına
gelen "coco" dur. İtalyanlar asırlardır korku ifadesi
taşıyan "Mama
Turchi!" (Anneciğim, Türkler demektir) diyerek Türk düşmanlığını
ideoloji hâline getirmişler. Korkuları o
derece ileri gitmişti ki Türklerle savaşmak Tanrıyla savaşmaktı.
ŞEKSPİR’İN OTHELLOSU: “BAŞI SARIKLI, ÇOK ZARARLI TÜRK”
Sözde dualarında "Bu dünya Türklerin, âhiret bizim
olacak" diyorlardı. Halklarını rûhen canlı tutmak için tiyatro, bale,
opera gibi eserlerinde, şarkı ve şiirlerinde Türk korkusu mevzuu işlenir.
İngiliz yazar Şekspir, tiyatro eserinin ve başkahramanının adı olan “Othello”
yu "başı sarıklı, çok zararlı
Türk" diye konuşturuyor. Don Kişot’un yazarı
Cervantes’i İnebahtı deniz savaşında Osmanlı’ya, yâni Türklere karşı
savaştırması, Avrupalının Türk düşmanlığının iliklerine kadar işlemiş olduğu
mânasına gelmez mi? Almanlar, “çekirge sürüsü felaketi” nin müsebbibi olarak
Türkleri ve Türk Ülkesi Osmanlıyı görürlerdi. Dahası, içinde onlarca yılan olan yumurtadan çıkan ve yılandan oluşan
saçlarıyla Medusa adlı canavarın “Türk” olduğunu ve başında Türk sarığı bulunduğunu
masallaştırmışlardı.
VOLTAİRE: “TÜRKÇE KONUŞANLARI AVRUPA’DAN SÜRMEK GEREK”
Fransız filozof Voltaire,
Osmanlı-Rus Savaşı sürerken Rus Çariçesi’ne “Yüce majesteleri, Türkleri öldürerek bize yeniden hayat veriyorsunuz.
Siz Avrupa’nın gücünü aldınız. Türk dilini ve onu konuşanları Avrupa’dan sürmek
gerek. İnsanlığın iki büyük baş belâsı var: Birincisi veba, ikincisi Türkler.”
Bakmayın bugünün “uygarlık”
maskesi takmış Avrupalıya! Hâfızanızı yoklayın; AB’nin 50. kuruluş yıldönümü
Alman Başbakanı Merkel’in, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’a, Napolyon’un Mısır’da
Osmanlı Türklerini “mağlûp edişini” anlatan kabartma bir kupa hediye etmesi
Türk düşmanlığının aynı dozda devam ettiğini gösteriyor. Sarı kâtil Amerika’nın
ve Sırpların en son Bosna’da gösterdikleri Türk düşmanlığını anlatmaya gerek
var mı?
“BÜTÜN CÂMİLERİ YIKSAK AVRUPALININ GÖZÜNDE OSMANLIYIZ,
YÂNİ İSLÂM”
Avrupa Türk düşmanlığının
yanında bütün mazlum milletlere düşman. Asırlardır dünyâyı sömüren,
köleleştiren ve “medeniyet denilen bir canavar.” Bu canavar Türklere niye
düşmandır? Âmâ üstad Cemil Meriç’ten dinleyelim: “Biz ki İslâm’ın kılıcı idik,
‘hezâr bütgedeyi mescid’ (binlerce kiliseyi mescid) eylemis, ‘nâkûs yerlerinde
ezanlar’ okutmuştuk; biz ki salibe karşı hilâl, küfre karşı hak, zulme karşı
adalettik…” (Bu Ülke, s. 165) “Avrupa, maddeciliğine rağmen hıristiyandır;
sağcısıyla, solcusuyla Hıristiyan. Hıristiyan için tek düşman biziz; Haçlı
ordularını bozgundan bozguna uğratan korkunç ve esrarlı kuvvet. Avrupa kırk
haramilerin mağarası. Olimpos dağının çocukları Hira dağının evlâtlarını asla
kabul etmeyeceklerdir. Bütün Kur'an'ları yaksak, bütün câmileri yıksak,
Avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yâni İslâm. Karanlık, tehlikeli,
düşman bir yığın!” (Umrandan Uygarlığa,
s.9)
“TÜRKLERİ ÖLDÜRMEK” AVRUPALININ EBEDÎ ARZUSUDUR
Son hâdiselerden anlaşılan şu
ki Avrupalı kavimler beş asırdır ettiği “Tanrım
bizi Türklerden koru!” duasına devam ediyorlar. Hollandalı bakanın “Türkiye Müslüman bir devlettir, İslâm
bayrağı taşıyor, böyle bir devlet Avrupa’nın parçası olamaz…” sözleri Türk
korkusu ve nefretinin devam ettiği mânasına geliyor. Sözün özü; "Türkleri yenmek ve öldürmek" Avrupalının
ebedî arzusu ve hırsıdır. “Avrupa Türk dostudur” diyen siyasetçi ve aydınların
yüzü kara olsun.(ilbeyali@hotmail.com)