Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (106)
Öyleyse, bunlar, sırf Antikemalist oldukları için “İrticâî” diye damgalanarak iddiâ sâhibi susturulmak, hapishânelere tıkılmak, ezîyetlere dûçâr edilmek yerine, onlara akıllı uslu, müdellel cevâblar verilmek îcâb ederdi… Fikrin üzerine zorbalıkla gitmek, bir aczin ifâdesidir ve dolaylı olarak o iddiâları têyîd mânâsına gelir…
Hâl̃buki Necip Fazıl’a, müdellel, mâkûl̃ cevâblar vermek
yerine, o, “kânûnî” kisveli zorbalıkla tutulmuş, zindana atılmıştır!
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Megiddo_Muharebesi_(1918); 16.1.2023)
Filistin Cephesinde 19 Eyl̃ûl̃ 1918 sabaha karşı başlıyan, müteâk̆ib günler devâm ederek Osmanlı Ordusunu
pek ağır bir hezîmete uğratan, netîce olarak, Osmanlı İmparatorluğunun yerine,
Anadolu’da, Kemalist Totaliter Rejimin, Filistin’de ise İsrâil Devleti’nin
têsîsine yol açan gelişmeleri başlatan İngiliz-Siyonist taarruzunun haritası…
Mustafa Kemâl̃’in kumanda
ettiği 7. Ordu, Şerîa’nın (“Jordan River”,
“Nehrü’l-Ürdün”) gar̃binde, bu
haritada Akdeniz’den Şerîa’ya kadar uzanan kalın çizgiyle gösterilmiş cephe
hattının şimâl̃inde, Nablus’un
cenûbunda, merkezde, yânî en kritik mevk̆ide mevzilenmişti…
Bizim için âşik̃âr olan bir vâkıa var: O kader
günlerinde, -bir buçuk asırdır Milletimizin gidişâtına ve istik̆bâline istikâmet veren- “La Jerusalén de
los Balcanes”, bütün hinliği, bütün sinsiliği, bütün Münâfıklığıyle iş başındaydı!
***
Cevat Rifat’ın “Görünmeyen İnkılâp” başlıklı makâle dizisi
Necip Fazıl’ın, Osmanlı Ordusunun Filistin Cephesindeki
hezîmetine dâir makâlesinin herhâl̃de
en mühim kaynağı, yukarıda da işâret ettiğimiz gibi, 4. Ordu Kumandanı Mersinli
Cemal Paşa’nın Yâveri Yüzbaşı Cevat Rifat’tır. Nitekim, mezk̃ûr makâlenin münderic
olduğu Büyük Doğu’nun 25. sayısında,
Cevat Rifat’ın –Filistin Cephesindeki hezîmet hakkında- aynı esâs iddiâyı (7.
Ordu’nun ne Yıldırım Ordular Grup Karârg̃âhına,
ne de 8. ve 4. Ordulara haber vermeden, ânîden Cepheden ric’at̃ ettiği, 8. Ordunun
kısm-ı âzamının bu sebeble kuşatılıp imhâ edildiği, müteâk̆iben, 8. Ordu bak̆iyesinin ve 4. Ordunun
bozgun hâl̃inde
ric’at̃e mecbûr
kaldıkları iddiâsını) ileri süren “Görünmeyen İnkılâp” başlıklı makâle
dizisinin neşri de başlıyordu.
Cevat Rifat’ın hâtırât mâhiyetindeki makâle dizisinin, Necip
Fazıl’ın makâlesinden farklı olarak, başlı başına bir delîl, bir vesîka
kıymetini hâiz olduğu âşik̃ârdır;
çünki o, hâdiseleri içinden yaşamış birinin şahâdetidir. Üstelik, bu şâhid,
hâdiselere, içyüzleriyle, çok yakından vâkıf olabilecek bir mevk̆i işgâl̃ ediyordu: Sûriye ve Gar̃bî Arabistan Umûm
Kumandanlığı Zât İşleri Müdürlüğü ve müteâk̆iben 4. Ordu Kumandanı Mersinli Cemâl̃ Paşa’nın Yâverliği…
Bunun da ötesinde, Mersinli Cemâl̃
Paşa ile aralarında, büyük bir dostluk ve yakınlık, âdetâ bir baba-oğul
münâsebeti vardı… Bu bakımdan, Cevat Rifat’ın hâdiselerin sâdece bir seyircisi
olarak kalmadığı, onların cereyânında da –bir dereceye kadar- müessir olduğu görülüyor…