Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (125)
(https://www.alamy.com/stock-photo/palestine-1918.html?sortBy=relevant; 7.2.2023)
1918’de, Filistin Cephesinde, bir Osmanlı süvâri
kıt’ası… Büyük kahramanlık gösterdiler; fakat ne tâbi oldukları “yüksek” kumandanlar,
ne işbaşındaki Hük̃ûmet onlara lâyıktılar!
***
3. Süvâri Fırkası, Mezirib’den îtibâren, iki Ordunun dümdârlığını yapıyor
“7 nci ve 4 ücü Ordular birleştikleri
akşam, [3.] Süvari Tümeni, Mezirib’de geceledi. […] Tümen, buradan itibaren,
yeniden 4 üncü Ordu emrine girmişti. Ve Deraa – Mezirib hattından itibaren
Süvari Tümeni, Deraa – Şam şimendiferi boyunca çekilecek orduların sol yanını
muhafaza etmek üzere Mezirib – Şeyh Said – Neva üzerinden Kisve’ye gidecekti.
Çünkü Semah – Taberiye – Knaytra – Şam şosesi üzerinde bulunan düşman,
Taberiye’yi geçmiş, ordumuza paralel bir istikamette yürüyordu. Emniyeti
sağlamak için bu iki istikamet arasından bir öncü hareketine lüzum vardı.
Ordular, nihayet Şam'ın 10 kilometre güneyinde, Kisve’de toplanacak ve 4 üncü
Ordu karargâhı da orada bulunacaktı. (s. 69) […]
3. Süvâri Fırkası, 30 Eylûl 1918’de, tükenmiş bir hâl̃de,
İngiliz-Siyonist düşmana esîr düşüyor
“Süvari Tümeni [3. Süvâri Fırkası], 29
Eylül [1918] gecesi, Gebageb civarında birkaç saat istirahatten sonra aynı
günün sabahı Kisve’ye ulaştı. 4 üncü Ordu karargahı Kisve’de durmamış, Şam’a
kadar giderek Viktorya Otelini karargah ittihaz etmişti. (s. 80) […]
“Şam’ın güneyinde düşmanı durdurmaya
çalışan birlikler için bir tek hareket tarzı kalmıştı, o da Duma üzerinden
Nebek yoluyla Humus’a gitmekti. (s. 89) […]
“[Şam’ın İngiliz-Siyonist Kuvvetleri
tarafından zaptedildiği 30 Eylûl 1918 günü, Şam civârında Cebeli Esved
sırtlarında mevzilenmiş olan, tükenmiş hâldeki 3. Süvâri Fırkası esîr düşüyor:]
Şimdi Süvari Tümeni dört taraftan kuşatılmış, Eşrefiye Çiftliği binası içinde
ve etrafında sıkışıp kalmıştı. Mevcudu yüz kişiye kadar azalmıştı. Cephane
tükenmiş, [bütün Harb zarfında yarı aç – yarı tok savaşan askerler, açlıktan ve
yorgunluktan bîtab düşmüş,] her taraftan yüz – iki yüz adım yaklaşan düşman
gittikçe baskısını arttırarak çeşitli bakımlardan kurtuluş ümidini yok etmişti.
Nihayet, 11 gündür [21-30 Eylûl 1918 günleri] harp cephesinden başlayarak
ordunun kurtuluşu için kâh Şeria Vadilerinde muharebeler ederek, kâh Havran
çöllerinde artçılık yapıp ölüme atılarak kudret ve kabiliyeti oranında hizmete
çalışan Süvari Tümeni, Şam önünde de yine artçı olarak en geriye bırakılmıştı.
Kendisinden gücünün üzerinde vazife talip edilmiş[ti], ediliyordu. O da, azim
ve imanı ile, vazifeye bağlı, üstünden verilen emirlere saygılı ve sadık
kalarak, bir çok fırsatlar da başgöstermiş iken, emre muhalif olarak bulunduğu
mevkii terketmekten kaçınmış ve nihayet 26 subay [zâbit], 85 neferiyle esarete
düşmüş, fakat askerliğin şanına halel getirmemişti. (ss. 90-91)” (Filistin Cephesinde 4. Orduya tâbi 3. Süvâri
Fırkası Kumandanı Erk̃ânıharb Binbaşısı Muhiddîn Vecîhî Bey, Cihân Harbine Dâir Hâtıralarımdan Filistin
Ric’at̃i, İstanbul: Matbaa-i Askeriye, 1337/1921; L̃atin har̃flerine dilini
bozarak “Filistin Ricatı” ismiyle çeviren: Murat Çulcu, İstanbul: Arba Yl.,
1993, ss. 50-51, 52, 53, 54, 56, 63, 69, 80, 89, 90-91)
Von Sanders, hezîmeti önliyecek
hayâtî bir bilgiye îtibâr etmedi
3. Süvâri Fırkası Kumandanı Binbaşı Vecîhî Bey’in,
kitabında verdiği en mühim, en ibretâmîz bilgi herhâl̃de şudur:
(Yahûdi asıllı Grup Kumandanı) Von Sanders, karşı
cepheden Osmanlı Ordusuna ilticâ eden bir askerin, İngiliz-Siyonist taarruzunun
19 Eylûl 1918 sabahı başlıyacağını ifşâ etmesine rağmen, hezîmeti önliyecek bu
hayâtî istihbârâta îtibâr etmedi:
“Taarruzdan bir gün önce 8 inci Orduya
sığınan İngiliz Ordusundan bir er, İngilizlerin Eylül’ün 19 uncu günü sabahı
taarruza başlayacaklarını ihbâr etmiş ve bu haber cephenin bütün kısımlarına
aynı günde tamim edilmişti. Mültecinin bu ihbarı gerçekten doğru çıktı.” (Vecîhî
1921 / 1993: 50)
Yüzbaşı Cevâd Rifat Bey de, Mersinli Cemâl̃ Paşa’ya,
(kendisi İngiliz-Siyonist nihâî taarruzu başlamadan evvel Arab eşrâfının
Ordumuza muâvenetini têmîn etmek için Şam’da temâslarda bulunurken) Salt’tan,
Umûr-i Arabiye Şûbesi Müdürü Kaymakam Azîz Bey’den şifreli bir telgraf
geldiğini kaydederek bunun tam metnini veriyor. Telgrafın birinci paragrafında,
“bize ilticâ eden bir İngiliz askerinin” ihbârına nazaran, İngiliz-Siyonist
nihâî taarruzunun “çok yakın olduğu” ifâde ediliyor ve devâmında da, vazıyetin
kritik olması hasebiyle, Kumandanın sür’atle Ordusunun başına avdeti istirhâm
ediliyor:
“Cezayirli Emir Sait fena haberler
getirdi. Şeyh Sultan bunu teyit etti. Miskal Paşanın yanından gelen
Trablusgarplı Binbaşı Ömer bey de aynı şeyi söyledi. Bize iltica eden bir
İngiliz askerinden de öğrendik ki İngiliz ordusunun son ve kat’î taarruzu çok
yakındır. Emir Faysal’ın tekliflerine müsbet veya menfî henüz bir cevap
verilememiş olması da Urbânın müşterek hareketini bir emrivâki yapmıştır.
“Nâsıra’da Diyarbakırlı [Diyârbekirli]
Kâzım Paşa ile yarım saat kadar görüştüm; mülâkat işini ne tekzip ve ne de
teyit etti. Sadece ‘maalesef’ demekle iktifa etti. Bundan da anlaşılıyor ki
mesmûât-ı Devletleri doğrudur. Bu kadar karışık ahval ve vaziyet karşısında
daha yakın ve kat’î emirlerinizi telâkki etmek üzere hemen karargâha avdet
buyurmalarına muntazırız, Efendim.” (Cevat Rifat Atilhan, “Görünmeyen İnkılâp”,
Büyük Doğu, 1.12.1950, sayı 37, s.
10, Tef. No 12)
Düşman Ordusundan kaçıp Osmanlı Ordusuna Allenby’nin taarruz planını ifşâ
eden asker kimdi?
Cevâd Rifat’ın verdiği bilgiye nazaran, bu telgraf, 9
Eyl̃ûl̃ 1918 günü alınmıştır. (Büyük Doğu,
aynı Tefrika)
Binbaşı Vecîhî Bey ise, “İngiliz askeri”nin ilticâ
hâdisesinin İngiliz-Siyonist nihâî taarruzundan bir gün evvel vâk̆î olduğunu ve
alınan bilginin Cephedeki bütün kumandanlara iletildiğini kaydediyor.