Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (168)
Yalman da devrede
Nizamettin Nazif’in
gazetesi, Yalman’ın Vatan gazetesinin
matbaasında basılıyordu. Aralarında, fanatik Kemalizm ve istismârcılıktan
mâadâ, ticârî menfâat̃ iştirâk̃i de olduğu buradan
anlaşılabilir…
Tepedelenlioğlu, Gazetesinin
16 Ağustos 1941 târihli nüshasında, yine manşetten verdiği başmakâlesinde, bir
taraftan Atsız ve Orhon’a karşı tedhîşk̃âr taarruzuna devâm ederken,
dîğer taraftan, Vatan gazetesine bol
bol iltifât ediyor:
Dönmenin “cihâd”ı!
“…Adına uygun bir millî
hüviyet izhar ederek Atatürk’ün yüksek hatırasına saygı aramak cihadına iştirâk
etmiş olan ‘Vatan gazetesi’ne ise, statik ve passif bir tasvip ile iktifa
etmeyip aldığımız cepheye derhal iştirâk etmiş olmasından dolayı bu sütundan
artık bir sevgi göndermeyi bir vazife biliyoruz.
“Vatan, Çınaraltı’nın
cifeliğini deşti”
“Vatan gazetesi,
matbuatımızda beliren bu Çınaraltı çıbanına bir neşter vurmak ve Çınaraltı
müessesesinin cifeliğini deşmek suretile de cidden değerli bir hizmette
bulunmuştur. Hele [Orhan Seyfi tarafından kaleme alınan] ‘İdeal’ adlı garip
yazının, esasen tuhaf bir adam olan muharririni yani Orhan Seyfiyi konuşturmuş
olması bizi pek sevindirmiştir. Zira bu suretle Orhan Seyfi’nin, birbirinden
beğenilmez olan üç sıfatı daha iyi tebarüz etmiş bulunuyor:
“1- Tuhaf ve gülünç olması.
“2- Ahmaklığı.
(En
Son Havâdis, 16.8.1941, s. 1)
Nizamettin Nazif’in Nihal Atsız ve (O.
S. Orhan’un) Çınaraltı mecmûasına karşı tedhîşçi neşriyâtından ikinci bir
nümûne… Gazetenin ilk günki neşriyâtı üzerine, bu gazeteyi basan Vatan
Matbaasının sâhibi, ayrıca Vatan gazetesinin Sâhib ve Başmuharriri Ahmet Emin
Yalman da, derhâl kolları sıvamış, bu tedhîşçi neşriyâta kuvvetle destek
olmuştur. N. Nazif, buradaki nüshada da yine manşet yaptığı başmakâlesinde, bir
taraftan Atsız ve Orhon’a tedhîşkâr taarruzuna devâm ederken, dîğer taraftan, bu
tavrından dolayı Vatan gazetesine
iltifât ediyor…
***
“3- Başından büyük işler
başarmağa kalkışmış bulunması, bunda ısrar etmek niyetinde olduğu.
Atsız’a ve (onun
-Kemalizmin Uydurma “Târih Tezi”ni tenk̆îd eden- makâlesini neşreden) Orhon’a
karşı, N. Nazif ve A. E. Yalman öncülüğünde
duyulan “millî infiâl”: “Cifelik”, “rûhî dal̃âlet ve alçaklık”, “hıyânet”,
“iğrenç adam”, “Çınaraltı’nın sefîl,
sinsi ve dessâs müfsidi Atsız”, “sefîl herif”, “sefîl ve iğrenc ahmak”, ilh…
“Yevmî ve ciddî bir gazetenin,
millî bir infial karşısında kendisine müdafaa imkânı bahşetmiş olmasından, ruhî
dalâletine ve alçaklığına uygun bir hıyanetle
istifadeye kalkışarak şahsımıza leke sürmek ve hakaret savurmak için de
istifade etmeği düşünmüş olan bu iğenç adam, ne kadar memnunuz ki Çınaraltı’nın
sinsi ve dessas müfsidi Atsız derecesinde sefil olamamıştır. Zira o herifin
Atatürk’e karşı gösterdiği saygısızlığa ‘bilerek ve istiyerek iştirâk etmemiş
olduğunu’ söyliyebilmiştir. Bir alçaklıktan geri dönüş dahi olsa bizi memnun
eder. Zira bütün mücerrep bedâhatine ve işlemiş olduğu suçun vicdan yakıcı, yüz
kızartıcı dehşetine rağmen bir intibah duymuş olduğuna, kısmen, delâlet
edebilir.