Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (179)

Atsız, kendini haklı çıkarmak için, onun, 18 Ağustos 1970 târihli Cumhuriyet’te neşredilmiş “Viyana Kapıları” başlıklı makâlesine mürâcaat ediyor ve uzun bir ik̆tibâsta bulunuyor. Arsel, her zamanki gibi, sûiniyetli, derme çatma, sathî fikir ve iddiâlarla örülmüş bu makâlesinde, “Türk yavrusunun beynini körletici medrese eğitimi kurmak, kişileri hür irade verilerine değil de hiç değişmez ilahi emirlere göre robot misali yaşatmak, kadını çarşafa ve çuvala tıkmak ve toplumdan atmak ve buna benzer daha nice ilkel usullerle şeriat düzenini ihya edip bu güzel ülkeyi Yemen örneği Arap ülkelerine benzetmek” istiyen “Şeriatçılar”ın iddiâsinin “aksine olarak”, Osmanlıların, “Viyana kapılarına (kadar) iman sayesinde,  Şeriata bağlılık sayesinde değil, şeriata bağlı olmamak, yani akılcı olmak”, “akılcı” davranmak  sâyesinde dayandıklarını iddiâ ediyor…

Sanki Îmânından kuvvet almakla müdebbir olmak, zafer için lüzûmlu her çeşid maddî imk̃ânla mücehhez bulunmak, akıllıca tasavvur edilmiş bir askerî strateji tâk̆îb etmek birbirine zıdd şeylermiş gibi!

 

WhatsApp Image 2023-05-06 at 12.49.59.jpeg

Resimlerin kaynakları –soldan sağa-:

(https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0lhan_Arsel#:~:text=4%20Kaynak%C3%A7a-,Hayat%C4%B1,ve%20daha%20sonra%20profes%C3%B6r%20oldu.; 27.3.2023);

(https://www.kaynakyayinlari.com/seriat-devleti-nden-laik-cumhuriyete-p362192.html; 29.3.2023) (Şeriat Devleti’nden Laik Cumhuriyet’e kitabının Doğu Perinçek’in Kaynak Yl. tarafından yapılmış 6. baskısı);

(https://www.kaynakyayinlari.com/seriat-ve-kadin-p362112.html; 29.3.2023) (Şeriat ve Kadın kitabının Doğu Perinçek’in Kaynak Yl. tarafından yapılmış 25. baskısı);                                                                                                               

Nihal Atsız’ın, dâvâsını isbât sadedinde makâlesine mürâcaat ettiği garezk̃âr Sel̃ânikli müellif… Bütün kitablarına hâkim olan tavır, "Viyana Kapıları” başlıklı makâlesindeki gibidir: Fanatizmden kaynaklanan bir muhâkemesizlik ve sûiniyet yüzünden sâdece aleyhdeki çürük bilgileri toplıyarak İsl̃âma insâfsızca tecâvüz…

İsl̃âm düşmanlığı aşılamak maksadıyle kurulmuş (karanlikayetler.wordpress.com) sitesi, Arsel’in Şeriat ve Kadın kitabının propagandasını yaparken, sayfasına, Arsel’in kitablarındaki “Hz. Muhammed” tasvîrine muvâfık bir resim de koymuş. Resmin altında da, Arsel’in Şeriat ve Kadın’ından, Resûlullâh’ın –hâşâ- seksomanyak olduğuna dâir ik̆tibâslar yer alıyor. Bu iddiâsı da, onun nasıl Hak̆îkat̃ endîşesinden tamâmen mahrûm garezk̃âr bir müellif olduğuna misâl̃dir. Zîrâ insâfla muhâkeme yürüten bir araştırmacı şu hak̆îkat̃leri farketmekte gecikmez: Şâyed Hz. Muhammed bir şehvetperest, bir seksomanyak olsaydı, 25 yaşındaki evliliğine kadar afîf bir hayât geçirir miydi, Hz. Hatîce ile 25 sene zarfında tek eşli kalır mıydı, kalabilir miydi, Îl̃â Hâdisesinde fak̆îrlikden şik̃âyet ettikleri için bütün zevcelerine küsüp onlara bir ay yaklaşmamak niyetiyle inzivâya çekilir miydi (ki ancak, bir müddet sonra, il̃âhî îkâzla inzivâsından çıkıp hanımlarına, ya dünyâ malını, ya da kendisini tercîhde muhayyer olduklarını bildirmiş, netîcede mal-mülkü değil kendisini tercîh ettikleri için onlara dönmüştür), her Ramazanın son on günü câmide îtik̃âfa çekilir miydi? Hayâtının son çağında, Sâmî milletleri arasında binlerce senedir cârî olan teaddüd-i zevcât müessesesine uyması da, devrinin ictimâî-siyâsî şartlarında, esâs îtibâriyle îzdivâc vâsıtasıyle siyâsî ittifâklar akdetmek gâyesiyledir; sâdece, Hz. Hatîce’den sonra, yaşlı Sevde bint-i Zem’a R.A. ile izdivâcından maksad, çocuklarına bakacak bir üvey anne bulmaktır. Sefîh mahl̃ûkların uydurdukları “Hadîsler”e, yânî rivâyetlere îtibâr etmemek için mümâsili daha birçok veri üzerinde düşünülebilir. Peygamber hakkındaki esâs kaynak ise, Kur’ân-ı Hakîm’dir ve onun teblîği de muhtelif têsîrler altında şüyû bulmuş bu gibi rivâyetlere îtibâr etmemek için başlıca mesneddir…

***  

 

İlhan Arsel’in Osmanlı târihi hakkındaki garezk̃âr iddiâlarına karşı birkaç tesbît

Atsız’ın, Müslümanlık aleyhindeki bâzı iddiâları için kendine mesned ettiği “Viyana Kapıları” başlıklı makâlenin (Cumhuriyet, 18 Ağustos 1970) müellifi Arsel’e uzun uzun müdellel, mevsûk cevâblar verilebilir… L̃âkin Hak̆îkat̃ endîşesiyle hareket etmiyen, vâkıaları bozuk niyetine göre tahrîf ederek yorumlıyan garezk̃âr biri (o ve bir benzeri) üzerinde bunların ne têsîri olabilir?

Binâenaleyh o ve onun gibilere değil de, sâdece, bu zehirli propagandaya mârûz kalan hüsniniyetli insanlara muhâtab olunabilir ve mesel̃â şu birkaç husûsa dikkat̃ çekilebilir:

1) Târihi araştırırken de Hak̆îkat̃ten başka tabu tanımıyarak hareket etmek l̃âzım gelir. Osmanlı târihini de, bütünüyle İsl̃âm târihini de efsâneleştirme tavrı bizden ırak olsun! Binâenaleyh târihimizi dâimâ doğrusu eğrisiyle araştırmalı ve öylece meydana koymalıyız. Ancak bu takdîrde ondan şâyân-ı istifâde netîceler istidl̃âl̃ etmek, müsbet vechelerinden ilhâm almak ve hatâların tekerrüründen kaçınmak mümkün olur.

2) Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları, Müslümanlık esâsı üzerine kurulmuşlar ve ana hatlarıyle Rivâyetci İsl̃âma uymuşlardır. Bu Devletlerin kusûrlarının mühim bir kısmı, bu tel̃âk̆k̆înin kusûrlarıdır. Kur’ânî (Dirâî) Müslümanlıktan sapmalar netîcesinde yapılmış hatâların vebâl̃i Sahîh İsl̃âma değil, kusûrlu tel̃âk̆k̆îye ve ayrıca ona tâbi olanlara âiddir. Bu meyânda, hatâların, sapmaların mühim bir kısmı, beşerî zaaflardan, nefsâniyetlerden kaynaklanmıştır. Fikrî-îtikâdî veyâ nefsânî mâhiyette her ne hatâ yapılmışsa onları ortaya koyup tenk̆îdden çekinmemek l̃âzımdır; ak̃si takdîrde bâzı hâdiseler doğru sebebleriyle îzâh edilmiş olmaz ve târihten doğru dersler çıkarılmaz