24 Nisan 2018

Ayasofya’nın bir kopyası olan cami hangisi?

Karaköy'den Tophane'ye doğru giderken hemen sağda ihtişamlı bir cami durur. Bu cami Mimar Sinan'ın elinden çıkan diğer eserler gibi nadide bir cami olup bunun da farklı bir hikâyesi vardır. Padişah III.Murat döneminde  Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa tarafından yaptırılan bu nadide eserin en büyük iki özelliği var ki görenleri daha baştan şaşırtmaya yetiyor.  Bu caminin en büyük iki özelliği: “Denizden doldurularak yapılan ilk camii olması ve yine camiyi yaptıranın isteği üzerine “Ayasofya Camii ” model alınarak yapılan ilk camii olmasıdır.”  Camideki iki kitabeye göre, Hicri 988 (Miladi 1580) yılında yapılmıştır. Türbe, medrese ve hamamdan oluşan bir de külliyesi vardır.

NEDEN DENİZDEN DOLDURULUYOR?
Caminin denizden doldurularak yapılmasının hikâyesi ise şöyle: Dönemin Padişahı Sultan 3. Murat, Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa'ya espri yaparak şaka yollu, kendisinden camii için arsa isteyen Paşaya şu cevabı verir: “Paşa paşa, sen denizlerin adamısın. Camini denizlere yapsan ya …” Paşa, bunu önce anlayamaz ama Mimar Sinan, feraseti ile bunu çözer. Ve denizi doldurularak yapılan ilk caminin de temelleri böylece atılır. Kubbenin iki yanındaki yarım kubbeler, diğer iki yanındaki kemerler ve destek duvarlarıyla cami Ayasofya'nın küçük boyutta bir adeta maketi gibidir. Zaten camiyi gezerken bunu da görebilirsiniz. Mihrap tarafındaki çiniler İznik'in parlak döneminin ürünüdür. Ayasofya'nın model alınmasının ardındaki sebep ise Kaptan-ı Derya Piyale Paşa'nın Mimar Sinan'dan isteği, öyle bir cami yap ki yıllar boyu konuşulsun, demesi ve bunun üzerine Sinan'ın bu camiyi Ayasofya formatında yapmayı denemesi bunda da başarılı olmasıdır.

Cervantes, Kılıç Ali Paşa Camii'nde amele idi
Osmanlı leventlerine esir düşen İspanyol yazar Cervantes, İstanbul'a getirilmiş ve Tophâne'deki Kılıç Ali Paşa Cami'nin inşâsında taş taşıyarak Mimar Sinan'ın emrinde çalışmıştı. Yani meşhur eseri Don Kişot'u yazmadan önce, Osmanlı câmilerinde amelelik yapıyordu. Câmi 1580'de tamamlandı ve Cervantes, beş senelik esaret hayatından sonra nihâyet memleketine dönebildi. Hayatının kalan 36 yılını özgürce yaşadığını sanmayın. Ömrünün sonlarına doğru yazdığı ve kendi hayatıyla alay ettiği meşhur eseri Don Kişot'u yine hapishanede yazmıştı. Ahir ömrünü asâletmeaplara methiye yazmakla geçiren Cervantes, 1616 da Madrid'de öldü. Geride 2 önemli eser bıraktı: Don Kişot ve Kılıç Ali Paşa Câmiinin duvarları. 23 Nisan, Shakespeare ile aynı gün ölen Cervantes'in öldüğü gündür. Akdeniz'de 5 yıl boyunca Osmanlı leventleriyle savaşan Cervantes, Türklerden o kadar korkmuş ki, Don kişot gibi bir hikâyeyi yazmış. Hikâyedeki yel değirmenlerinin Türkleri temsil ettiği söylenir. Don Kişot da aptal bir savaşçıyı, yani Avrupalıları temsîl ediyor.

İtalya'daki Kılıç Ali Paşa
İtalyanların bile sâhip çıkıp kendilerinden saydığı ve hatta adına en büyük meydanlara heykel diktikleri bir serdârıâzam, bir kaptanıderya idi Kılıç Ali Paşa. İtalyanlar, La Castella kasabasının en büyük meydanına Kılıç Ali Paşa'nın heykeltıraş Di Dinami tarafından yapılmış bir heykelini dikerek bu büyük deniz kurduna sâhip çıkıp onunla övünmüşlerdi. Kılıç Ali Paşa, câminin tamamlanmasından sonra yedi sene daha yaşadı. Vefatına kadar vakit namazlarını hep bu câmide kıldı. Bir sabah namazını yine camide kılıp fakirlere sadaka dağıtıp evine döndüğünde hastalandı. 92 yaşında vefat etti. Türbesi câminin yanında.

2011 yılında ciddi anlamda restorasyon geçiren Cami, türbe ve hamamı ile İstanbul'un çok değerli hazinelerinden biri olan Mimar Sinan'ın bu yapıtı, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.